Sevgili okurlar.
İnsan hayatında, “haberin”, çok önemli yeri vardır..
İlk çağlardan itibaren, “merak edilenler konusunda insanlığın bilgilendirilmesi ve haberdar edilmesi konusunda, büyük adımlar” atıldı..
“Yazının bulunması, kağıdın icadı, kalemin mürekkebe bandarılması ile insan hayatında, önemli değişiklikler” oldu..
İnsanoğlu, “geleceğe mesajları mağaralara, taşlara, ağaçlara, tabletlerde, ceylan derilerine” yazmaya başladı..
Birbirini takip eden, tamamlayan keşiflerin ardından, büyük kitlelerin bilgilendirilmesi, haberdar edilmesi yolunda, “matbaanın yeri ve rolü” yadsınamaz bir gerçektir..
“Matbaanın icadı ve Osmanlı imparatorluğu döneminde ülkeye gelmesi” geçikti…
ÇAĞIN BULUŞLARI?
Bu geçikmenin en büyük nedeni ise, “dini argümanlar yanında, İstanbul’da hakim, hattat ve yazıcıların işlerinden, mesleklerinden olacağı” endişeleriydi..
Hala bu yönde, zaman, zaman ortaya çıkan görüş ve düşünceleri ile “yeniliklere kapalı olan ve bu yenilikleri dini değerlere aykırı görenlerin itirazları” sürüp gitmektedir..
Bu kesim içinde, “son model mercedes marka otomobillere binenler, çakarlı araç kullananlar, en modern cep telefonları ile günü, gün edenleri, en lüks markalara rağbet edenleri, velhasıl dini yaşama alet edenleri” hepimiz biliyoruz!..
Sayıları küçümsenemez elbette!..
HALKIN REFAHI, MUTLULUĞU?
Bu zihniyetin, “özellikle Müslüman ülkelerde hakim şekilde varlıklarını sürdürmesi, iktidara gelmesi de”, yaşaman bir başka yanı elbette!
Cumhuriyet’in ilanı ile Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, “zamanın siyasilerinin, önderlerinin yeniliklere açık olması, modern dünya ile yarışa girmesi, halkın mutlu ve refahı için harekete geçmesi, her alanda büyük çalışmaların başlatılması ile” bugünlere geldik..
Ama, “Osmanlı dönemindeki ıslahat ve yenilik hareketlerini” ıskalayamayız!
Okumadan, incelemeden bilgi sahibi olamayız..
“Bir gecede cahil kaldık” martavallarına inanmayınız!
Bakınız Osmanlı Sultanlarından Abdühamid vefat ettiğinde, 12 eşinden 17 Evladı vardı..
Basına yansıyan “miras davaları” için bu paylaşımı yaptım..
Ve “Lozan Antlaşması hikayeleri” unutuldu mu?
“Yaslı gittik, şen geldik” şarkıları eşliğinde, ” Yurtta ve dünyada barış” sloganı, “Türk, öğün, güven çalış” anlayışları yanında, “Türk Milleti zekidir, çalışkandır” haykırışları ile geldiğimiz bugünlerin kıymetini, çok iyi, ama çok iyi bilmeliyiz!..
HABERCİ, GAZETE VE GAZETECİ?
Bu yazımda, “aslında, haberci anlayışın temsil edildiği gazetecilik mesleği ile ilgili dünden, bugüne olup bitenlere” bir göz atmaktır..
Haberci, haber veren..
Gazeteci, bir bilgiyi,bir kaynaktan alıp, bir kaynağa ileten..
Gazete, çeşitli konularda bilgiler içeren yazılı, resimli kağıtlar bütünü..
Artık sektörel olarak, büyük gelişme gösteren, “medya sektöründe yaşanan sıkıntılar”, günümüzde devam etmektetir..
“Türkiye gibi gelişmekte olan ve demokratik temayüllerin hazmedilemediği ülkelerde, gazetecilik mesleği de, siyasete alet” edilmiştir..
“İktidardan yana olanlar, muhalif olanlar ve tarafsızlar” diye üçe ayrılan bu kesimin, “insanımızı doğru, bilinçli bir şekilde herşeyden haberdar etmesi, bilgilendirmesi” beklenir mi?
BAŞKAN İMAMOĞLU KUMPASI?
Şu,” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, tutuklanması ve ekibinin dağıtılması, hedefe konması” nasıl anlatılabilinir ki?
Bu bağlamda, bizim mesleğin erbaplarının düştüğü çukuru, durumu, çıkmazları, artık yayladaki çoban bile biliyor..
Yeni Türk Yüzyılı ya, “bizim meslek” kabuk değiştiriyor!
Savaş muhabirlerini geçen, muhteremler?
ÇÜRÜMÜŞLÜK VE RESMİ KURUMLAR?
Lise yıllarından itibaren bu mesleğin içinde olan biri olarak, “gazetecilik mesleğinin, yaşadığımız bu yıllarda, bu kadar horlandığını, çürütüldüğünü, siyasete, kişisel çıkarlara alet edildiğine” tanıklık etmedim!..
Yaz baba, yaz?
Sakarya’da, bu cürümüşlükten nasibini almış ya?
Hele, hele bu aziz ve yüce milletin en büyük ve “resmi haber kanalları olan TRT( Türkiye Radyo Televizyon Kurumu), AA’nın(Anadolu Ajansı) kuruluş amaçlarından uzaklaşması, bir siyasi kesime hizmeti”, kabul edilemezdir!
TİPO BASKIDAN, DİJİTAL DÜNYAYA?
“Kurşunun bir potada eritilmesi, harlfere dönüştürülmesi, tipo baskılar, merdaneler ile gazetelerin hazırlanması, sonra klişe resimlerin bu sayfalara eklenmesini takiben, ofset gazetecilik tekniğinden, dijital gazetecilik tekniğine geçiş, mesleğin, çalışma koşullarının da kolaylaşmasına” vesile olmuştur..
Hele de, cep telefonu icat oldu,mertlik bozuldu..
Ulan ne kanalmış be?
Yaz, yaz, evir, çevir yaz, mürekkebin kurumaz!
Tüm, bu süreçlerin içinde olan ve teknik buluşları özümseyen, “bunları insanların bilgilendirilmesi ve haberdar edilmesi hususunda kullananan bir gazeteci olarak, mesleğimizi zirvede icra” ediyoruz..
Akyazı’da, “Akyazı’nın Sesi, Ada Olay, Yeni Sakarya, Sakarya” yerel gazetelerinden sonra, profesyonel olarak, Son Havadis, Tercüman, Hürriyet, AA ve TRT gibi kurumlardaki çalışma dönemimizin hatıraları” taptaze duruyor..
AKYAZI, SAKARYA, BELÇİKA
“Akyazı, Sakarya ve nihayet Belçika” çalışmalarımızı damga vuran, Avrupa’nın ilk yerel gazeteleri,” Gurbet, Çark Europa, BelTürk, YeniHaber, Belhaber, BelgoTürk” çalışmalarımız, “Avrupalı Türklerin yaşam kesitlerine” yer verdi..
Ah yıllar, haberler, insanımız?
Bilgi için, başkonsolosluk, büyükelçilik kapılarında,bir gazete parçası bekleyen vatandaşlarımız nerede şimdi?
Gazete okuma, idinme kültürümüzü de kaybettik, geçmiş olsun!
Şimdilerde ise, “BelHaber, BrükselTürk ve Bizim Sakarya Gazetesi çalışmalarımız ile bu bilgilendirme ve haberdar etme misyonumuzu” sürdürüyoruz..
Nereye kadar değil mi?
“1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı”, geride kalırken, “insanımıza hizmet noktasında, yaptığımız çalışmaları, verdiğimiz hizmetleri, bizden öncekiler gibi, bizlerde yarınların temsilcilerine”, miras olarak bırakacağız..
ONLARI UNUTMAK OLMAZ!
Bu vesile ile “Sakarya’da çalışma arkadaşlarımız Semih Köprülü, Nejdet Güngörsün, Hüseyin Komite, Necdet Çardak, Hasan Uyar, Abdullah Çelik, İsmail Aydın, Hamit Aydın ile diğer arkadaşlarımızı” berzah alamine uğurladık..
Yine Belçika’da birlikte çalışma ve tanışma imkanı bulduğum,” sevgili merhum Şerif Sayın, Sıtkı Uluç, Mehmet Ali Birand, Ahmet Sever, Dr. Tunay Akoğlu” aramızdan ayrıldı.
Allah rahmet, cennet mekan eylesin!
Onları, hizmetlerini ve çabalarını unutmak olmaz!..
Ne mutlu, toplumlarının güzelliklerini yazanlara, haberdar edenlere, paylaşanlara, mesleğinin hakkını verenlere?
Kalemini satmayanlara, bu yolda kıranlara?!
“Tipo baskının çarklarından, ofset tekniğinin rüzgarını hisseden, dijital dünyanın kolaylığını yaşayanlara” selamlar olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 3 Mayıs 2025