Sevgili okurlar,
Bir ülke insanı için “eğitim-öğretim” olmazların, ilk sırasında yer alır..
Eğer bir ülke, “insanını iyi eğitmiş, öğretmişse, gelecek kaygısından” uzak kalır..
Bu vesile ile Cumhuriyet’in ilk yıllarında, “eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmış insanımız için, büyük bir seferberlik” başlatılmıştır..
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, daha savaş ve mücadele yıllarında bile, “eğitimi ihmal etmediği”, hatta, mücadele sonrası ,” asıl savaşımız şimdi başlıyor” diyerek, “cehaleti” hedef gösterdiğini unuttuk mu?
Ne yazıktır ki, şu 21.Yüzyılda bile, ülkemizin en önde gelen sorunlarından biri “cehalet” ve buna pirim verenlerin bitmek, tükenmek bitmeyen “cahil kal” savaşıdır!..
Onun için Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları hedeftedir..
Onlar ki,” bilgili, hür düşünce timsali insanımızdan” korkuyorlar?..
CUMHURİYET İLE TAÇLANDIRILDI!
“İnsanımız Cumhuriyet ile taçlanmış, her alanda olduğu gibi eğitim seferberliğine destek vermiş, okullar açılmış, okuma-yazma kursları düzenlenmiş, insanımızın, şuursuz bir sınıfın elinden kurtulması için”, ayağına imkanlar getirilmiştir..
İşte, bu imkanlardan biri okuldur..
Bakınız, “Sakarya’da okullaşma süreci “ ne zaman başlamış?
Mesela benim köyüm, “Akyazı Alaağaç Köyü’ne” 1946 Yılında ilkokul gelmiştir..
Yani köyümüz, bu eğitim imkanı sayesinde, “öğretmen” ile tanışmıştır..
O dönemde köyün koca, koca delikanlıları okullu olmuş, diplomalı kılınmıştır..
Yeni harfler öğrenilmiş, yine bilgilere ulaşılmış, modern yaşamın gerekleri bağlamında, geleceğe yürünmüştür..
Şimdi duruma bakın, “köyden öğretmen” uzaklaştırılıyor?
Neden, ne diye?
Elbette “rant” adına?
Başka “projeler” adına?
“Ayak sesleri” duyumuyor mu?
Farkında değilmiyiz?
Artık, hizmet,” rant” ile paydaş oldu?
Bunun,” insanımızı din adamlarının eline teslim etmek adına yapıldığını söyleyenler, haksız değiller” hani?
Bir köyde, olmazsa, olmazlardan bir üçlü vardı:
“Muhtar, imam, öğretmen..”
Bunların arkasında ise “Köy İhtiyar Heyeti” ve tüm bu yapının arkasında, insanımız vardı..
Ne oldu?
“Taşımalı Sistem” adına, köy ilkokulları kapandı!
“Eğitim-Öğretim” adına, okulların yanına “dershaneler kuruldu”, cemaat ve tarikatlara ulufe dağıtıldı!
Daha da beteri?
Köyler, mahalle yapıldı!
Cemaat dershanelereni niye kapattık?
Oralara dönmeyelim değil mi?
DEVLETİNE ELİ?
Velhasıl, insanımız “vıcık, vıcık bir siyasetin içine atılarak” kutuplaştırıldı!
Bu yeni sistemde, “her yere bir okul, dershane, bir yurt dikilerek, devletin eli eğitim ve öğretim alanından” uzaklaştırıldı..
Bakınız, “eğitim-öğretimdeki bu yaz-boz icraatı”, sadece köy okullarını kapsamadı?
İlçe ve il merkezlerindeki genel liseler, “Atatürk, Cumhuriyet liseleri yıkıldı, yerlerine patır, patır imam hatip liseleri” dikildi!
Geçtiğimiz gün, bu konuya değindiğimde, Akyazı’nın bazı yerleşim birimlerinden de bilgiler geldi..
“Hocam bizim ilköğretim okulumuzda yıkıldı” denilerek, bu anlayışa, bu sisteme itirazlar yükseldi..
Maalesef, “bu süreçte bilgisiz, dünya gerçeklerinden haberi olmayan, siyasallaşmış mankurt kafalılar Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’in kazanımlarına dil uzatmakta” bir beis görmediler, görmüyorlar!..
Bakalım, “Türkiye bu yıkımın faturasını nasıl ve ne zaman” öder?
Elbette temennimiz, “her alanda ileri gitmiş, insanını yetiştirmiş, eğitim olanaklarını insanımızın hizmetine vermiş”, bir Türkiye’dir..
ARİFİYE KÖY ENSTİTÜSÜ?
Mesela, “bugün ülkemize ve Sakarya’ya büyük hizmetler veren Bir Arifiye Köy Enstitün” var mı?
Bu vefalı ocaktan mezun olup, ülkemize, insanımıza büyük hizmetler vermiş öğretmenlerimizin kaygıları, endişelerini bir dinleseniz, o zaman acı gerçeği, daha iyi ve net anlarsınız?
Bir örnek verecek olursak?
Sakaryalı’nın Sapanca Gölü’nün nimetlerinden bir haberi yokken, bu vefalı kurumun müdürü, ta Ankara’dan bir sandal getiriyor..
Sapanca Gölü’nde balıklar tutuluyor..
Halk, daha balığın lezettini bile bilmediği yıllar!
Önce okul öğrencilerine, sonra kışlalardaki askerlerimize balık lezetti tattırılıyor!
Nereden, nereye değil mi?
Şimdi balıkçılarımız, sadece Sapanca Gölü’nde değil, artık deniz, karasular ve nehirlerimizde avladıkları balıkları pazarlara getirerek, insanımızın hizmetine sunuyor..
Ya tarımsal çalışmalar?
Ya sanayi devrimini kaçırmış insanımıza, makineli tarım gereklerinin sunulması az şeymidir?
“Bilimde, ilim de, anlayışta çağdaş ülkeler seviyesine çıkma, yetişme, ülküsü” yerleştiriliyor.
“İstikbal Göklerde” sloganı ile “Sabiha Gökçen” gibi kızlarımıza, gençlerimize hedefler gösteriliyor..
SAKARYA’YA HAYAT VERİYORLAR?
Uzatmayalım, Sakarya’nın en büyük başarılarından birisi “Sakarya’ya üniversite” kurulmasıdır..
Benim de şahit olduğum süreçte, üniversitenin kurulması için büyük özveri ile çalışıldı, yer arandı, kurumsallaşma için Ankara’ya gidip gelmelerin ardı arkası kesilmedi..
Bu işe, bu büyük kurumun oluşmasına büyük katkı sunan “valilerimiz, belediye başkanlarımız, iş adamlarımız, sanatçı ve gazetecilerimiz” oldu..
Artık Sakarya’nın bir değil iki üniversitesi var..
“Sakarya Üniversitesi(SAÜ) ile Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi(SUBU)”, gerçekten Sakarya’ya farklı bir canlılık, heyecan ve coşku yanında, hayat veren üniversitelerdir.
Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al’ın Bizim Sakarya’da yer alan yeni yıl mesajını dikkatlice okudum..
Al, yeni bir hedef belirlemiş?..
Dünya ölçeğini bilmem ama, “ülke ölçeğinde Sakarya Üniversitesi’ni ilk 20 Üniversite içine sokmak için, büyük bir özveri ile çalışacaklarını ve bu hedefe ulaşacakları” mesajını veriyor..
Üzülerek ifade edelim ki, “Sakarya Üniversitesi hala halkla iç, içe” değildir?..
BU KENTİN ÜNİVERSİTELERİ,OKULLARI?
Halkımızın büyük bir bölümü,” üniversitenin varlığından, içeriğinden, öğretim ve öğrenci çeşitliliğinden, bu kente yarattağı katmadeğerden” bi- haberdir?
Bunun da elbette bir değil, birçok nedeni vardır?..
Sakarya’da üç ay kaldığım dönemde, Üniversitemize hayat veren, öğrencilerimize ışık olan öğretim üyeleri ve çeşitli görevliler ile birebir görüşmelerim oldu..
Sağlık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof.Dr. Sima Nart Hocam ve öğretim üyesi Zuhal Erol ile bir araya geldik..
Yeni eğitim ve öğretim yılında hedeflerini öğrendik..
Daha sonra Sakarya Diş Hekimliği Dekanı Prof. Dr. Hakan Akın ile buluştuk..
Yaptıkları ve hedefleri hakkında bilgilendik..
Ne yazık ki, Prof. Dr. Hakan Akın’ın görevinden istifası, beni ziyadesiyle üzdü..
Daha sonra isim arkadaşım, Sakarya İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’i ziyaret ettim..
Meslek aşkı ile çalışmalarını öğrendim, burada sevgili arkadaşlarım Gürkan Kılıç ile Mustafa Öztunç ile buluşmak beni düne götürdü..
Zamanın ilk ofset gazetesi “Sakarya idealindeki arkadaşlarım ile hasret gidermek” ne güzel..
Hoş buluşmalardı bunlar..
Sakarya’yı, mesleği, okulun perspektifini, hedefini konuşmak ne güzel idi..
SAKARYA KENT HAFIZASI?
Sonra, “Sakarya Üniversitesi Kütüphanesini” ziyaret etme imkanı buldum..
Daha önce “Sakarya Kent Hafızası” adlı çalışmalarından tanıdığım Kütüphane Şube Başkanı Zeliha Köksal ve Kütüphane Daire Başkanı Şenay Kesim ile bir araya geldik..
Çalışmaları beni ziyadesiyle mutlu etti..
Bu buluşmalarda sevgili meslektaşım Gürkan Kılıç’ın rehberliği her şeye değer..
Bu kent ve insanımızın, ülkemiz için yapacağımz çok şey var..
Gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında insanımız ve ülkemiz için yaptıklarımızı bilen, biliyor..
“Bu ülke ve insamız için kafa yormaya, fikir üretmeye, yeni buluşlar ortaya koymaya hep beraber” devam edeceğiz..
“Siyaset anlayışı farklı olsada, ülkemiz için birlik ve beraberlik esas” alınarak, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği “ Çağdaş Medeniyetler Seviyesine” ulaşmak için, gerekeni yapacağız..
Kararlı olmak, bir hedefe kilitlenmek bile önemlidir..
Ülkemiz ve insanımız için varız!
Bu herşeye değer!
Yusuf Cinal yazıyor, 14 Ekim 2022 Brüksel
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.