Terzi Namık dükkânın kapısından etrafına uyuşuk uyuşuk bakıyordu. Tanımayanlar görse yaşamdan bıkmış biri olarak tanımlayabilirlerdi.
Doğduğu zamanlar etrafında birkaç hanelik yerleşim birimi vardı. Adına köy denilse de haritada yeri bile yoktu. Gençlik dönemlerinde köy imara açılmış, tarım alanları tarihe karışmıştı. Köylü, müteahhitler, çıkarı olan avantacılar mutlu olanlardandı. Toprağı çok olanlar daha çok ev sahibi oldu. Aralarından sonradan görmeler çıkıverdi. Kimileri servetleri bitmeyecekmişçesine kendilerine düşen evleri sattı. Sonunda muhtaç duruma düşenler de oldu. Son dönemde dışarıdan gelenler çoğunluktaydı, bunlardan ana caddede, sokak aralarında dükkân açanlar oldu. Köylü kısmından dükkân açanların sayısı azdı.
Gelelim Terzi Namık’a, o çalışkan bir öğrenciydi. Liseyi bitirince babasının desteğiyle terzi dükkânı açtı. Küçücük yeri olsa da o günlerde en iyi terzi diye el ile gösteriliyordu. İşlerin çok iyi olduğu dönemlerdi. Hazır giyim yıllar sonra insanların yaşamına girince terzilik işi can çekişmeye başladı.
Evliliğini halakızıyla yaptı. Severek mi evlendiler? Yoksa aile kararı mıydı, orası belli değildi. İki çocukları oldu. Çocukları büyürken kendisi de dükkânında günlerini geçiriyordu.
Terzi Namık içeriye girip dikiş makinasının arkasındaki sandalyeye oturdu. Gözleri anında kapandı. Postacı Metin dükkân kapısını açıp içeriye baktı. Karşısında kendisinden geçmiş uyuyan arkadaşını görünce birkaç saniye izledi:
“Uyan uyan… Seni alıp gitseler ruhun duymayacak,” dedi.
Gözlerini açıp etrafına baktı. Uyku sersemiydi.
“Sana koskoca maliyeden mektup getirdim.”
“Ulan sanki iş yapıyoruz. Vergi borcunu yatıramamıştım. Yatır borcunu yoksa seni oyarız yazısıdır.”
Postacı Metin zarfı dikişmakinasının üzerine bıraktı. Terzi Namık zarfa bakınmakla yetindi:
“Maliyenin gücü bize yeter. En ağır vergi bizden alınır. Ensesi kalınlardan vergi alınmaz. Devlet cart diye üzerini siler. Ben kimim ki? Adı üstünde küçük esnaf.”
“Sen niye politikacı olmadın? Ağzın laf yapıyor? Lafları biraz esnetir, her yöne oynatırdın.”
Tezi Namık güldü:
“Belediye Başkanlığına Ne Yapacaz Partisinden aday olan ve belediyede imar müdürlüğünde plan projede çalışan Çokbilmiş Bey emekli olduktan sonra iki dönem partisinden aday olmuştu.”
“Hatırlamaz olur muyum? En renkli geçen iki seçimdi. Hakkında broşürler dağıtılmış, kuşlamalar yapılmış, sokaklara asılan dev pankartlar üzerine Belediyemize Aha Bu Yakışır sloganı yazılmıştı Yemekli davetler verildiği zaman beleşçi takımı sıraya girince adayımız kesin gözüyle kazandım demiştir. Fakir fukara adı altında herkese büyük küçük hediyeler el altından dağıtılmıştı.”
Terzi Namık güldü:
“İlk seçimde bir evini, ikinci seçimde villasını kaybetmişti. Seçimden birkaç ay sonra hastaneye kaldırılmıştı. Yoğun bakımda son nefesini vatan millet için vermişti. Cenazesinde dağıtılacak bir şey olmadığından sönük geçmişti.”
Postacı Metin’in yüzü gerildi:
“Yanındaki yiyiciler verdiler gazı. Gaz kalbine ağır geldi.”
“Memur maaşıyla bu işler olmaz.”
Postacı Metin önüne baktığında:
“Seçim zamanı paraları ortalığa saçanlar yanında çalışanlarına verdikleri aylıklarda cömert oluyorlar mı? Avantalı işlerde keselerinin ağzını sonuna kadar açıyorlar.”
Terzi Namık son konuşmayı duymadı ama kendisi konuşmaya başladı:
“Çokbilmiş Bey yıllar önce belediyenin imarında çalışmaya başladığında pantolonuna az yama atmadım. Ya ceketi? Bir şeyler uydurup dikerdim. O da giyerdi. İmar Müdürü Çokgülümseyen Bey emekliye ayrılınca, ortalık Çokbilmiş Beye kaldı. Anında Anadol arabasına bindi. O günlerde bu arabayı almak parasal güce bakıyordu. Ev kira, çoluk çocuk okuyor…”
“Sen şimdi politikacı olmayacan mı? Yaptığın işten daha kazançlıdır.”
“Bak postacı ayağımın altına alır, tüm hıncımı senden çıkarırım.”
“Sende şakadan anlamıyorsun. Seninle bugün konuşulmaz. Ben gidiyorum… Dediklerimi bir düşün.”
Postacı Metin kapıdan çıkar çıkmaz gözden kayboldu. Arkasından donuk gözle baktı Terzi Namık. Gözlerini mektuba çevirdi. Alır almaz zarfı parçalara ayırıp yanındaki çöp tenekesine attı. Dışarıya baktı fakat yoldan geçenlerin farkında değildi.
Hüseyin Habip Taşkın/14.07.2021