Bir televizyon hikayesi!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Televizyon, Karasu’da evimize yirmili yaşlarımda gelmişti. Büyük ablamın ve eşi, Almanya’da yaşıyordu. Alman markalarına olan güvenimizden dolayı, onlardan televizyon istemiştik. Eniştemiz de kullandığı hurda TV sini ambalajlayıp. yeni diye bize kakalamıştı. Ev halkı aylarca heyecanla Televizyonun gelmesini bekliyorduk. Ama,gel gör ki, gelen televizyondan tek kanal olan TRT yi bile doğru, düzgün izleyemiyorduk. Grundig marka TV burada düzgün çalışmıyordu. Kardeşimle sürekli çatıda dolaşıyorduk. Sıra ile çatıya çıkıp, anten ayarı yapıyorduk. Adeta kedi olmuştuk. Damdan inmiyorduk. Çatıda sürekli bir nöbetçi vardı. Aliminyum anteni sürekli çeviriyorduk. Ben alttan bağırıyordum. “Sağ yap, sol yap. Olmadı. Tamam tamammmm.” Döndürmenin bir işe yaramayacağını, geç te olsa anladık. Sonunda bozuk olduğuna karar verdiğimiz TV mizi onarıma götürmeye başladık. İki yıl boyunca servislere taşımaktan yorgun ve bitap düştük. Ama nafile, televizyonumuzu kimse yapamıyordu.
Küçük ilçemizde bir iki radyo tamircisi vardı. Onlarla işe başladık.
Ama işe yaramadı!.
Daha sonra TV yi şehirler arası tamir servislerine götürmeye başladık. TV bedava gelmişti. Ama biz yenisinden daha fazla parayı tamircilere vermiştik. Ödediğimiz tamir paraları ile araba bile alabilirdik.
Sonunda Karasu’ya emekli bir başçavuş tamirci olarak geldi. Ünü kısa zamanda ilçeye yayılmıştı. Güç bela randevu alıp televizyonu ona taşıdık. Bir iki derken, alet sürekli orada kalıyor. Biz tamir parası ödemeye devam ediyorduk. Başçavuş, bizim ödediğimiz paralarla kendine iki katlı ev yaptırmıştı. Başçavuş TV yi tamir ediyor, fakat yarım yamalak gösteriyor, sonra yine bozuluyordu. Ses geliyordu. Ama görüntü devamlı sağa sola kayıyordu. Eğri bakmaktan, hepimiz boyun fıtığı olmuştuk. Tamircilerden umudu kesince, hiç bir bilgim olmamasına rağmen, tüplü tv nin arkasını açıp, tornavida, pense ile orasını burasını kurcalamaya başladım. Bir gün beni elektrik çarpması ile, korkudan tamirden vazgeçtim. Bu arada babam da öğretmenler lokalinde herkese oğlunun televizyon tamircisi olduğunu anlatıp, hava atmaya başlamıştı. Aynı TV den Almanya’dan abisinin getirdiği öğretmen komşumuz Şaban Eray da babamdan rica edip, onların tv ‘lerini de tamir etmemi istemişti. Onunki de Grundig marka hasta TV idi. Şaşırmıştım. Tabi ki tamir etmedim.
O yıllarda başlayan GRUNDİG düşmanlığım hala sürmektedir. Nerede görsem o yılları hatırlarım.
Sonunda Arifiye de çok iyi bir tamirci olduğunu öğrendik. Ama kucakta TV yi Arifiye’ye taşırken düşürdük. Ve üst sağ köşesi kırıldı. Keşke toptan kırılsaydı. Arifiye’de büyük para ödeyerek yine yarım yamalak televizyonumuzu tamir ettirip, minibüs, otobüs ile döndük. Ama o, artık kırık bir televizyondu. Annem bu arada dantela işleyerek büyük bir örtü yaptı. Televizyonun üstüne örttü. Televizyonun yarısı artık izlenemiyordu. Danteli izleyip sesini duyuyorduk.
Bir gün rahmetli 96 yaşındaki babaannemi eve geldiğimde TV nin kırık köşesinden içine doğru bakmaya çalışırken gördüm. (Babaannem Sürmeneliydi) “ne yapıyorsun babaanne dedim”. O da ” uşağum habu içindeki insanlar nereye işer, sıçar, ona bagayirum” deyince koptum.
Bugün olay aklıma geldi paylaşmak istedim.
(Tv sonunda mobilya olarak kullanılmaya başlandı) ailece yıllar boyu ona öfke ile baktık. Eniştemizin bize yaptığı bu kötülüğü hiç unutmadık.
Bu arada DÜZCE deki babasına da aynı TV den getirmiş. Onun da perişan olduğunu daha sonra öğrendik.
(Bu durum acımızı biraz olsun hafifletmişti)
Erdal Bıçakcı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bir televizyon hikayesi!