Değişim kaçınılmazdır.
Son yıllarda şeriatla yönetilen Arap ülkelerin de dahi ileriye dönük adımlar atılırken; ne yazık ki; ülkemiz sosyal demokrat anamuhalefet partisi laiklikten uzak sünni bir din anlayışının peşine takılmıştır.
Lafa gelince “Atatürk’ün partisiyiz diyenler; onun koyduğu hedef ve ilkerin yok oluşunu destekleyerek izlemişlerdir. Tüm Atatürkçü kadrolar tasfiye edilmiş, parti devşirme şeriatçılarla doldurulmuştur. Parti içi demokrasi lider değişikliğinden sonra ortadan kalkmıştır. Demokrasi, hak, hukuk, adalet getirme iddiasında bulunan lider ve yönetim kadrosu; partiyi oligarşi ile yönetmeye başlamıştır.
Tüm uygulamalar dini referanslarla yapılmaktadır.
Ülkede laiklik zaten bitmişti.
Partide de bitirildi.
Oy alma uğruna demokrasi karşıtı partilerin artıkları partiye doldurulmuştur.
Bu kadar çelişki olur mu?
Ülkeyi ileriye taşımakla yükümlü bir parti; geriye doğru bir değişim yaşamaktadır. Osmanlı’nın son döneminde yaşanan ıslahat hareketleri dahi anamuhalef partisi düşüncelerinin çok ilerisinde idi. Ülke ekonomik ve siyasal büyük bir çöküntü yaşarken; karşı politikalar üretemeyen belki de bilinçli olarak üretmeyen bu parti diğer sağcı partileri taklit edip; onlara benzeyerek oy avcılığı yapmaktadır.
Buna rağmen oy oranları yüzde yirmilerdedir.
Kısacası emperyalizmin ülkemizde uyguladığı sistemin bir parçası olmuşlardır.
İktidara göre muhalefet hain, muhalefete göre ise; partiyi eleştirip, istifa edenler haindir.
Söylemler farksızdır.
Düşünceler aynıdır.
Lider ve sözcülerin TV kanallarında iktidar aleyhine bağırmalarına bakmayın. Onların amacı sadece halkın gazını alma amaçlıdır.
Ülke el birliği ile geriye götürülmüştür.
Rotamız ortadoğu olmuştur.
Batı ve bilimle ilişkimiz kesilmiştir.
İmamların yönettiği ülke konumuna geldik. Sosyal demokrat seçmen de aynı değişime uğramış, partiden ayrılan Atatürkçü kişileri hain, bölücü olmakla suçlamaya başlamıştır. Partiye doldurulan Atatürk düşmanlarına ses çıkarmadıkları gibi, bu hareketlerden memnunluk duynaktadırlar.
Sol söylemleri savunan küçük partiler ise seçmenden oy almamaktadır.
Ezilen halk ezeni tercih etmektedir.
Tüm olanların bilincinde içindeki gerçek vatanseverler ortada kalmıştır.
Halkın büyük bölümü kararsızdır.
Ülke henüz dibe vurmamıştır. Bizi çok daha kara günler beklemektedir. İnce hareketinin detayları henüz ortaya çıkmamıştır.
Onların durumu netleşince şahsi kararım da netleşecektir.
Fakat şurası kesin ki; düzen partileri ile bu ülke düzelmeyecek, dağınık ortamdan gerçek halk iktidarı çıkmayacaktır.
Halk çok geriye götürülmüştür.
Cahilin çok olduğu ülkelerde demokrasi uygulanamaz.
Demokrasi elitler rejimidir.
Bize Atatürk gibi zorla uygulamalar getirecek bir lidere gereksinimimiz vardır.
Erdal Bıçakcı yazıyor