AKŞAM AKŞAM TELEFONUM ÇALDI. Şener Eşkin Karasu’da yaşayan; Küçük birahanesini işleterek yıllardan beri evini geçindirmeye çalışan iyi bir insandır. Bir yıldır işyeri; resmi makamlarca kapatılmıştır. Ülkede iktidar partileri kongrelerini kapalı salonlarda yaparken; 4-5 masalı küçük dükkanı virüsü yayma tehlikesi sebebi ile kapatılmıştır. Aslında alkol virüsün yayılmasına engel teşkil etmektedir. Fakat işin içinde alkol vardır, işyeri açılamaz. Otel restaurantları, tatil köyleri, kayak merkezleri açıktır. Ama gariban küçük Şener’e ve benzer durumda olan esnafa kimse izin vermez. Şener ve onun gibilere hiç kimse nasıl geçiriyorsun diye de sormaz. Kirası, vergisi, elektrik ve su faturaları gelmeye devam eder. Gelişmiş ülkelerde devlet esnafına yardım ederken, Şener’in cep telefonuna sadece bağış yapması için iban numarası yollanır. Oraya da bir on lira yollamıştır Şener. Çok iyi kalplidir. İlçede hiç kimse ile arası kötü değildir. Tanıyan herkes onu sever. Sessiz sakin kendi halinde biridir. Sonunda hükümetin kira yardımı yapacağını duyunca; Şener koşarak Halkbank’a gider. Ama istenen evrakları öğrenince omuzları çökmüş vaziyette evine geri döner. Çünkü istenen evrakları temin etmek imkansızdır. Çocuğunun ondan istediklerini yine alamamıştır oysa akşam haberleri dinleyince çok sevinmiştir. Günler sıkıntı içinde geçmekte; Şener’in kulağı sürekli haberlerdedir. Askerliğini yapmış, yıllarca vergilerini ödemiştir. Alkole sürekli gelen zamlar; zaten son yıllarda işlerini sekteye uğratmıştır. Çok zorladım ve çıkış yolu aramaktadır. Şener çocuklarını alıp hiç bir yere tatile gitmemiştir. Hayatı cefa çekerek geçmiştir. Sonunda iyi haber gelir. Devlet küçük esnafa 25 bin lira yardım pardon kredi verileceğini açıklar. “Kredi olsun, salgın geçer, günü gelene kadar dükkanı açar öderiz” der. Evrakları hazırlar Halkbanka gider 25 bin lirayı üç yılda 28 500 lira ödemek üzere alır. Biriken borçlarını öder. Rahat bir nefes alır. Cumhurbaşkanına muhalif olmasına rağmen dua eder. Sayılı günler çabuk geçer, ödeme günü gelir. Şener paradan tedbir için ayırdığı 2500 lira ile bankanın yolunu tutmuştur. Çünkü namuslu adamdır Şener; asla borçlu yaşamayı sevmez, ailesinin yüzünü kara çıkarmayı istemez. O da nesi? Borç devlet tarafından üç ay ertelenmiştir. Çok sevinirim. Üç ay da çabuk geçer. Yine bankaya gider. Ama borç yine ertelenir, alınmaz. Derken geçen ayın ayın 29’unda ödenmesi gereken taksit parası cebinde yoktur. Çünkü bir kısmını yemiştir. Ayın 30’u olur. Sağdan soldan borç alıp, parayı tamamlar, bankaya gider, ama onu bir .sürpriz beklemektedir. Banka bir günlük gecikme için üç aylık faiz talep etmektedir. “Niçin” diye sorduğunda; “sistemin böyle çalıştığı” açıklaması yapılır. Ne dediyse fayda etmez. Tekrar dışarı çıkar. Yakın dostlarından 538 lira daha borç bularak taksidini öder. Sessiz sakin Şener; bankada delirir, bağırıp çağırır. Ama hepsi boşunadır. Otomatik tüm ertelemeler yeniden yapılandırılır. Ek faizler biner, Şener evine döner. Akşam evde otururken telefonum çaldı. Kim olduğu yazmıyordu. Telefona “kimsiniz” diye mesaj attım. Çünkü sürekli gelen reklam aramalarından usanmıştım. Bir süre sonra; “Abi ben şener birahane bendemi sildin” mesajı geldi. Telefon açıp “Şener bendeki numaran farklı, yeni numara mı aldın?” diye sordum. O da “abi o da var. Onu alacaklılar, banka, belediye vs için dükkanda bırakıp, arada kullanıyorum, bunu da arkadaşlar için kullanıyorum” dedi. Bu konuşma bile mali durumunu anlamama yemişti. Ses tonundan üzüntülü olduğu belli oluyordu. Bana banka ile ilgili yaşadıklarını üzgün bir şekilde anlattı. Basını aradığını, beni de etkili bir olduğum için aradığını söyledi. İşte arkadaşlar ülkemizden bir insan profili. Birileri otobüslerde dans ederek parti kongrelerine giderken gariban Şener de yaşam ile zor şartlar altında amansız mücadele veriyor. Şener böyle ölecek. Hayat ona hiç gülmeyecek. Çünkü o bir devlet müteahhidi değil ki; borçları silinsin. Çelişkiler ve mutsuz insanlar ülkesi Türkiye!
Erdal Bıçakcı yazıyor