CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ÖZKOÇ:
“BİNLERCE ESNAFA SADECE 5 MİLYAR LİRA DESTEK VERENLER,
5’Lİ ÇETEYE 2021 YILI İÇİN 31 MİLYAR 181 MİLYON LİRA AYIRDI.
BİR AVUÇ FAİZ LOBİSİNE 179 MİLYAR 542 MİLYON LİRA AYIRDI”
“BİNLERCE ESNAF AİLESİYLE BİRLİKTE GÜNDE 33 TL İLE GEÇİNECEK.
5’Lİ ÇETEYE GÜNLÜK 85 MİLYON LİRA, FAİZ LOBİSİNE BİR GÜN İÇİN
491 MİLYON LİRA AKITILACAK”
CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, açıklanan esnaf paketiyle binlerce esnaf için 5 milyar liralık destek öngörüldüğünü belirterek, “Binlerce esnafa sadece 5 milyar lira destek verenler, 5’li çeteye 2021 yılı için 31 milyar 181 milyon lira ayırdı. Bir avuç faiz lobisine 179 milyar 542 milyon lira ayırdı. Esnaf ailesiyle birlikte günde 33 lirayla geçinecek. 5’li çeteye günlük 85 milyon lira, faiz lobisine bir gün için 491 milyon lira akıtılacak” dedi.
Özkoç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, halkın ekonomik çıkmazda olduğunu belirterek, memleketi Sakarya’dan kendisini arayan bir vatandaşın çaresizliğini aktardı.
Vatandaşın, Ziraat Bankası borcu nedeniyle evini elden çıkarmak zorunda kaldığını, yarı fiyatına giden evini de Banka avukatının satın aldığını anlatan Özkoç, “Vatandaşımız ağlıyordu, çaresizdi, intihar etmekten başka yolu olmadığını söyledi. Çaresizlik içinde insanlarımız ne yapacaklarını bilemiyor artık. Çiftçi, esnaf, işçi, öğrenci herkes mağdur” dedi.
Özkoç, sözlerini özetle şöyle sürdürdü:
“İnsanların en çok ağrına giden de; birileri saltanat içerisinde, kendilerinin yoksulluk içinde kıvranmaları. Daha da kötüsü kendileriyle dalga geçildiğini düşünüyorlar. AKP’li vekil diyor ki boğazından kuru ekmek geçtiyse toksun. Cumhurbaşkanı diyor ki dişinizi sıkın. Oysa peygamberimizin hadisidir; komşun açken, tok yatan bizden değildir. Dinimizin gerçeklerini de, her türlü değeri de işlerine geldiği zaman kullanıyor, işlerine gelmediği zaman sömürüyorlar. Halkımız da bu gerçekleri biliyor, görüyor.
Bugün Meclis’e yeni bir kanun teklifi getiriliyor. Cumhur Mafya ittifakı, her gün milletin kazanımlarını yok ediyor. Gece saat 3,3’a kadar dün Meclis’te çalıştık. Meclis’te çıkan her yasa, milletimizin aleyhine onun elini kolunu bağlayacak yasalar. Derneklere kayyum atama yetkisi çıkartıyorlar. Belediyelere kayyum atanıyor oralar tek tek milletin oyuyla gelen yerler boşaltılıyor. Şimdi sıra derneklerde mesele şu; hiçbir sivil toplum örgütü özgürce hareket etmesin. Hiçbir dernek özgürce bir eleştiride bulunmasın.
Aynı zamanda avukatları da müvekkillerine karşı muhbir konumuna getiriyorlar. Müvekkiliyle ilgili bir bilgi sözkonusuyla o bilgiyi MASAK’a bildir diyor. Avukat ve müvekkil arasındaki sır, mahremiyet ne olacak. Müvekkil avukatına nasıl güvenecek.
Güven ortamını tamamen ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Güven ortamı ortadan kalkınca kaos olacak, kaos olunca orada insanlar birbirlerine karşı güven duymayacak, birlik olamayacaklar. Tam da öyle zamanlarda ülkeyi istediğin gibi diktatörce yönetebilme kabiliyetini elde edebilirsin.”
Özkoç, getirilen yasa teklifinin sözde amacının, karapara aklama, terörün finansmanı, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanıyla etkin mücadele için OECD bünyesinde kurulan Mali Eylem Görev Gücü’nün tavsiye kararlarını uygulamak olduğunu belirterek, Türkiye’nin 40 tavsiye kararına büyük ölçüde uyumsuz kaldığını, gri listeye alınmak üzere olduğunu söyledi.
Özkoç, özetle şunları kaydetti:
“40 tavsiye kararı var. İktidar neden 12. tavsiye kararını dikkate almıyor. Nedir 12. Tavsiye kararı? Siyasi nüfuz sahibi kişilerin yani; üst düzeyde kamu görevi bulunan devlet ya da hükümet başkanı, üst düzey siyasiler, hükümet görevlileri, önemli mevkideki siyasi parti temsilcilerinin gerçekleştirdiği mali işlemlerin, fonların ve malvarlığının, mali kurumlarca yakından takip edilerek, kaynağının tespiti için tedbir alınması.
Bu konu iktidar tarafından Meclis’e getirilmiyor.
Sıradan vatandaşı MASAK denetleyebilir. İş adamını, esnafı, öğrenciyi denetleyebilir. Peki siyasetin içerisinde kara para aklayanları, milleti sömürenleri, bu kara paraları ayakkabı kutularında saklayanları, Man Adası gibi başka ülkelerle ilişki ağı içerisinde siyasilerin kendilerine menfaat sağlamaları önüne engel oluşturacak 12. Maddeyi neden getirmiyorsun?
Herkes yargılanabilir, siyasetçi yargılanamaz mı. Siyasetçi incelenemez mi!
Eğer bu derneklerle ilgili madde geçerse, avukatlarla ilgili madde geçerse Türkiye özgürlük ve demokrasi açısından çok büyük yara almış olacak. Türkiye için çok tehlikeli olacak. Bunu bir iki gün içinde Cumhur Mafya ittifakı ellerini kaldırıp oylayıp geçirecekler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak muhalefet ediyoruz ve halkımıza duyuruyoruz, bundan etkilenecek olan STK’lar ve dernekler de halkımızı bilgilendirmeli. İnsanlar toplumsal refleks göstermezlerse, o zaman siyasetçi benim yaptığım herşey kar kalır anlayışıyla hareket eder, bu da hiç doğru bir şey değil.”
Özkoç, dün Genel Kurul’da, İstiklal Marşımızın kabulünün 100. Yılı nedeniyle 2021’i İstiklal Marşı yılı kabul etmek için 4 siyasi parti ortak bir karar aldıklarını belirterek, “Cumhuriyeti ve istiklalimizi çok zor şartlar altında ele geçirdik ve hala çok zor şartlar altında bunu korumaya çalışıyoruz. İstiklal Marşı bizim bu ruhumuzu, verdiğimiz bu mücadeleyi en iyi anlatan marştır” dedi.
“DSÖ SORUMLULUK ALMALI; HERKESİN AŞIYA ULAŞMASI SAĞLANMALI”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem DSÖ’ye hem de sosyal demokrat partilere yaptığı dayanışma davetine işaret eden Engin Özkoç, “Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, tüm insanların eşit şekilde aşıya ulaşmasını talep etti. Sosyal demokrat liderlere bu konuda kendilerine destek vermeleri ve böyle bir kamuoyunun yaratılması için birlikte hareket etmeleri gereğinin altını çizdi. Türkiye dahil tüm dünyada yoksul ve aşıya ulaşmakta zorluk çeken insanlara aşının bedava, sağlıklı bir şekilde ulaşılabilir hale getirilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor. CHP lideri ve biz bu konuda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz” dedi.
“YANDAŞLARA BALLI KAYMAK, ESNAF, İŞÇİ KURU EKMEĞE DEVAM”
Özkoç, açıklanan esnaf paketini de değerlendirirken, rakamın yetersizliğine vurgu yaparak şunları söyledi:
“Binlerce esnafa sadece 5 milyar lira destek verenler, 5’li çeteye 2021 yılı için 31 milyar 181 milyon lira ayırdı. Bir avuç faiz lobisine 179 milyar 542 milyon lira ayırdılar. Binlerce esnaf ailesi ile birlikte günde 33 TL ile geçinecek. Aynı gün 5’li çetenin cebine tam 85 milyon lira girecek. Siz 33 lira ile geçinin dedikleri gün, 5li çetenin cebine 85 milyon lira girecek. Bir avuç faiz lobicisinin cebine, 491 milyon lira girecek. Bunlar faiz haramdır diyorlar ya millete 33 liraya faiz lobisine 491 milyon lirayı hak görünüyorlar.
10 milyon asgari ücretli var. Aileleriyle birlikte ülkenin yarısı ediyor. TÜİK, 2 bin 792 lira teklif etti. Açlık sınırının altında, insan onurunu yok sayan, alın terine karşı akp’nin önerdiği tek bir şey var; kuru ekmek. Diyorlar ki kuru ekmek boğazınızdan geçiyorsa sizin için yeterlidir.”
SORU CEVAPLAR
Açıklamasının ardından soruları yanıtlayan Engin Özkoç, AİHM Büyük Dairesi’nin HDP eski Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karara ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
“Su yavaş yavaş ısınırken kimse farkına varmıyor, su kaynadığı zaman suyun ne kadar tehlikeli hale geldiğini herkes görüyor, tedbirini ondan sonra alıyor.
Türkiye’de referandum yapıyoruz diye milletin huzuruna gidip yalanla, baskıyla aldıkları oylarla adalet ortadan kalktı. Yasalar doğru işlemiyor ve bir kişiye bağımlı. AYM kararlarını tanımayan bir iktidar, ülke konumuna geldik.
AİHM’e başvuranlardan biri de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Recep Tayyip Erdoğan, kendisi mağdur olduğu zaman AİHM’e başvurmuştu. AİHM kararı sadece Selahattin Demirtaş kararı olmaktan çıkmıştır. Bu mağduriyeti yaşayan herkes için bir gerekçeli karar açıklamıştır ve AİHM demiştir ki; Siz suçsuz yere insanları yargılayarak cezaevinde tutuyorsunuz. İnsanlar beraat ediyorlar fakat dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz. Suçun unsurları oluşmadan, kişiyi hürriyetinden mahrum ediyorsunuz. Doğru değil, gereğini bir an önce yapılsın diyor. Ancak Cumhur Mafya ittifakının başındaki kişi AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bunlar hiç bağlamıyor. Tüm ülkelerle ilişkiler kopuk. Dünyayla ilişkimiz kopmuş, ekonomimiz batıyor. Artık dünyada saygınlığımız kalmamış, onun için hiç önemi yok. Onun için varsa yoksa; iktidarda kalmak, Saray’da olmak. Bunu İçişleri Bakanı yoluyla öyle bir hale getiriyor ki; kendisinin Saray’daki varlığını, Türkiye’nin ve devletin gücünü elinde tutan İçişleri Bakanıyla milleti korkutarak ve ürküterek, tehdit ederek, bir devlet adabı içinde değil kabadayı adabı içinde, insanlara saldırtırarak, oradaki mevcudiyetini koruma altında tutmaya çalışıyor. O yüzden Recep Tayyip Erdoğan’ın kesinlikle yasalara uymak gibi bir derdi yoktur.”
“DEVLET MAKAMININ SÖZÜYLE KANIT”
Özkoç, “çıplak arama” tartışmalarıyla ilgili soruya özetle şu karşılığı verdi:
“Yalanı 40 kere söylersen karşındaki insan şöyle düşünmeye başlıyor, galiba doğru. İçişleri Bakanı hiç yüzü kızarmadan yalan söyleyebilen birisi. Kırk kere söyler mi söyler, hiç yüzü kızarmaz. Milletin gözünün içine baka baka gerçekten bunu yapar mı, yapar.
Bakın TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu hükümlü ve tutuklu alt komisyonunda 31 Ekim 2019 tarihinde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Namık Varol, komisyon üyemiz Ali Haydar Hakverdi’nin sorusu üzerine, ‘çıplak arama vardır’ demiştir. Ne zaman, ne yapıldığını komisyon üyelerine de anlatmıştır. Üç gün önce de çıplak arama yapıldığına dair kamuoyuna yazılı açıklama yapıldı. Genel Müdür Yardımcısı komisyonda çıplak aramanın bazen üst giyinip alt çıplakken, bazen alt giyinik üst çıplakken, bazen de rutin şekilde bütün cezaevlerinde yapıldığını söylüyor. Bunu kim söylüyor? Ceza ve tevkif evleri genel müdür yardımcısı söylüyor.
Devletin bir görevlisi söylüyor. Şimdi Elazığ Cezaevleri inceleme raporu deniliyor ki burada çıplak arama yapıldı, onuruma dokundu, haysiyetime dokundu diyor. Diyarbakır cezaevleri inceleme raporunda deniliyor ki Diyarbakır’da mahkumlar çıplak bir şekilde arandılar. Bakırköy kadın kapalı cezaevi inceleme raporunda, aynı şekilde “kuruma ilk geldiğimizde çıplak arama yapıldı ve taciz edildik” deniliyor.
Yani bu çıplak arama artık bir tacize dönüşüyorsa, çıplak arama artık bir kontrolün ötesinde mahkumun haysiyeti ve onurunu zedeleyecek bir noktaya getiriliyorsa buna karşı hepimizin durması gerekir. Bunu söyleyenler kanıtlayamazlarsa namussuzdur, şerefsizdir diyor İçişleri Bakanı. Devlet makamının otoritesinin sözüyle kanıtlıyorum. Şimdi namussuz ve şerefsiz sözünü sana iade ediyorum.
“KABADAYI AĞZIYLA KONUŞMAKLA OLMAZ…”
Kabadayı ağızıyla konuşmakla olmaz. Devlet adamı olmayı öğrenmek gerekir. Bir gün bu devlet adamı olamadığınız için gereğini size oy sandığında söyleyecek.
Biz önceden çocuklarımıza uluslararası ilişkiler, siyaset okuturken devlet adamı ve diplomasiyi öğretirdik. İçişleri Bakanı devlet adamı gibi konuşmuyor, mafya ağzıyla konuşuyor. Mafya ağızıyla konuşursan, sana mafya ağızıyla cevap verirler. Şunu açık ve net biçimde söylüyorum. CHP’ye karşı sana verilen tetikçilik görevini mafya ağzıyla sürdürmenin devlete maliyeti vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına maliyeti vardır. İçişleri Bakanlığının geleceğine maliyeti vardır. O makamlar yıpratılmaması gereken, senin gibi kişiler tarafından zedelenmemesi gereken makamlardır. Çünkü onlar 100 yılda kurulmuş makamlardır. Hak etmediğiniz makamlarda Saray’daki kişinin iki dudağı arasında oturtuluyorsunuz. Bir gün milletin bakanları geldiğinde, milletin meclisi oluştuğunda tekrar ve parlamenter sistem adalet hukuk çerçevesi, yasama çerçevesi içerisinde tekrar güçler ayrılığını tesis ettiğinde, bunların hepsinin hesabı sorulacaktır.”
“FAİZ ARTIRMAKTAN BAŞKA ÇARELERİ YOK”
Özkoç, Merkez Bankası’nın faiz artırma kararına ilişkin soruyu da özetle şöyle yanıtladı:
“Faiz artırmaktan başka çareleri yok. Borçlanmaktan başka çareleri yok. Neden mi? Nedeni çok açık. Merkez Bankası ancak dövizi böyle tutabiliyor. Bunu tutmasının başka bir yolu var; üretmek. Arkadaşlar, 2023 tarihinden 15 yıl sonrasına kadar 15 yıl içinde Cumhuriyet kurulduktan sonra 33 fabrika kurmuş devlet. 33 Fabrika. Üretmek! Ürettiğin malı sadece kendi ülkende değil, dünyaya satmak. Bunu yapmazsan evde okuttuğun çocuğun aç kalır, üniversite mezunu çocuğunu sokacak iş bulamazsın. Bunu yapmazsan ürettiğin malı satamazsan ülken zenginleşmez, fakirleşir.
Bunu yapmazsan, fabrika açmayıp sadece yol, köprü, havaalanı yaparsan. Diğer ülkelerin yaptığı mallar, senin borçlanarak yaptığın yolun üstünden geçip bu millete misliyle satılır ve ülke fakirleşir.
“DAMATTAN HABER VAR MI?”
Sen şimdi n’apıyorsun? Bunlar faiz haramdır diyordu. Faiz haramsa bizi neden faize mahkum ediyorsun? Hani insanlara karşı sorumluydun? Hani gereğini yapacaktın? Yapamazlar, çünkü Türkiye’yi yönetemiyorlar, ekonomiyi yönetemiyorlar. Hazineyi damat boşalttı. Damattan haber var mı damattan? Damattan bir haber duyan var mı? Neden kimse sesini çıkartmıyor? Bu ülkeye hazine maliye bakanı oluyorsun, peki ondan sonra? Bu çok önemlidir, çok önemlidir, refah içindeyiz diyorsun. Ondan sonra birden çekip gidiyorsun. Sonra senin yaptığın her şeyin yükü milletin omzunda kalıyor ama sen yoksun.
Peki Cumhurbaşkanı bunun siyasi sorumluluğunu alıyor mu? Hayır almıyor. Peki damat giderken ne diyordu; at izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayretsin diyor. Peki bunu CHP söyleyince neden suç oluyor. CHP, bu iş kötüye gidiyor deyince o bakanı çıkarıp konuşturanlar bugün bunun hesabını vermek zorunda değil mi? Bugün ki durumun sorumluluğunu damat kayınpeder ilişkisi sağlamadı mı? O zaman yapılması gereken bir şey var; Türkiye yalanlara inanmayacak, yalan söyleyenleri mahkum edecek, sandıkta cezalandıracak.”