CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partilileri ve vatandaşlar ile olduğu kadar, Cumhur İttifakı karşıtları ile birlikte eylemlerini sürdürüyor. Çarşamba günleri İstanbul’da ve hafta sonları ise bir başka kentte sürdürülen eylemlerde iktidara seslenilerek, Silivri’de tutsak edilen başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte arkadaşları ve diğer parti liderlerinin, belediye başkanlarının adil, eşit bir şekilde yargılanmasını ve serbest bırakılmasını istedi..








Silivri’deki tarihi buluşmaya katılan İmamoğlu’nun eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Silivri, son yıllarda ülkemizde yaşanan haksızlığın, hukuksuzluğun bir simgesi haline geldi. ‘Silivri soğuktur’ sözü, demokrasi mücadelesi veren herkesin üzerine kurulan baskının bir ifadesi oldu. Silivri zindanları, bu ülkenin demokrat, dürüst, haksızlık karşısında susmayan insanların adresi oldu. Silivri, gözü yaşlı annelerin, sevdikleriyle kavuşmayı bekleyen eşlerin, annelerinin, babalarının hasretini çeken çocukların ziyaret merkezi oldu. Ama bugünlerin bitmesi yakındır.
Bu ülkeyi demokrasinin ışığıyla, eşit, adil ve aydınlık yarınlara taşıyacak umut, inanıyorum ki Silivri’nin simgeleştiği demokrasi mücadelesinde olacaktır. Selam olsun haksızca, hukuksuzca tutsak edilenlere. Büyük bir demokrasi mücadelesi verenlere selam olsun. Dayanışmanın gücüyle Silivri’dekilerin gönlünü ısıtanlara selam olsun. Selam olsun haktan, hukuktan, adaletten yana olanlara. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, güzel günler çok yakında. Kalın sağlıcakla. Hepinizi çok seviyorum.”
Özgür Özel’in konuşmasından satır başları şu şekilde:
“Bu akşam Silivri’deyiz. Güzel insanlarının omuz omza yan yana olduğu adı güzel kendi güzel Silivri’deyiz. Akrabalarımı ziyarete geldim buraya. Size söz veriyoruz, Ekrem Başkan’ın Cumhurbaşkanlığında Silivri’yi ‘Özgürlükler ve Demokrasi Müzesi’ yapacağız.
2008’de 2011’de bu ülkenin şerefli askerlerine, gazetecilerine FETÖ kumpasları kurdular. Dönemin Başbakanı o zaman kendisini o davaların savcısı ilan etmişti. askerler tutsak edilmiş, tüm aydınlar susturulmaya çalışılmıştı. Dönemin Başbakanının zırhlı araç verdiği, arkasında ben varım dediği Zekeriya Öz diye bir savcı vardı. O gün o beyefendinin havasından yanına yaklaşılmıyordu. Kibirliydi, kimi isterse alıyor, en dokunulmazlara dokunuyor, onları itibarsızlaştırıyordu.
Tayyip Erdoğan’ın önünü açıyor, etrafında temizlik yapıyordu. gün geldi, 15 Temmuz darbesinde o Erdoğan’ın ne istedilerse verdiği, altlarına verdikleri tanklarla milleti ezmeye, kaldırdıkları uçakla Meclis’i bombalamaya çalıştıklarında sıçan gibi ülkeyi ilk terk edenlerden birisi o kudretli Zekeriya Öz olmuştu. Şimdi bugün de Erdoğan’ın yetki verdiği kendisi için siyasi operasyonlar yaptırdıklarına açıkça sesleniyorum, kanuna aykırı, gizlilik ve masumiyet karinesini hiçe sayan, bir takım internet sitelerine yalanlarınızı gerçek gibi verdiğiniz ve birtakım gazetelerle insanlara itibar suikasti yaptığınız süreçler unutulmaz. Eğer Zekeriya Öz’ün sonunu yaşamak istemiyorsanız akıllı olun, hukuktan ayrılmayın, iftiracı olmayın!
O gün Zekeriya Öz’ün arkasında duran Erdoğan döndü Rabbim ve milletim beni affetsin dedi. O gün kurulanlar ne kadar kumpas ise bugün Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarımıza kurulanlar da en az o kadar kumpastır. Sakın yarın karşımıza çıkıp da aldatıldım, beni affedin demesin bunun hesabını millet senden soracak. bu süreç geçtiğimiz sefer şöyle söylüyorlardı, ordunun içinde bir yapılanma var, darbe yapacak, biz demokrasiyi savunuyoruz diyorlardı. Bırakın, demokrasiyi savunmayı şimdi daha bir yıl önce Silivri belediye başkanını seçmişken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını seçmişken, bu karardan rahatsız oldular. Hem geçmiş seçimin Belediye Başkanına hem de milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanına darbe girişiminde bulundular.
Şüphesiz her darbenin bir karargâhı vardır. Bu darbenin karargâhı Beştepe’dir. Bu darbenin mühimmatı yalandır, iftiradır.
Basın,Yayın,Ajanslar,T 24 Belhaber
Ayrıntılar az sonra