“Corona aşısını” Türkler buldu, utanç duymalıyız?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

12 Eylül Faşist askeri cuntasından Almanya’ya kaçan iki Türk bilim insanı Uğur Şahin ve Özlem Türeci dünyanın umudu oldu.
Kurdukları şirketle Corona aşısını bulan iki kardeşimizi kutluyorum.
Bu karanlık dönemde yurt dışına iltica edenlere terörist deniyordu.
Onlara terörist damgası vuranların şimdi gurur duymaya hakları yoktur.
Hatta bu aşıyı yaptırmaya da.
Yıllardan beri kendini ifade edemeyen yetişmiş Türk insanı; yurt dışına göç etmekte, ülke beyin göçünden çok büyük zarara uğramaktadır.
Şimdi ülkeye kalitesizlik hakimdir.
Ülkemizde din insanı bilim insanından üstün tutulmaktadır.
Bunu bilim ve teknolojiye ayrılan bütçe ile Diyanetin bütçesini karşılaştırırsanız; rahatlıkla görebilirsiniz.
TÜBİTAK’ın başkanlığına Hayvanat bahçesi müdürü, bir devlet hastanesinin başhekim yardımcılığına veteriner atanabilmektedir. İşe girmek için imamlık en geçerli meslek olmuştur.
Bazı profesörler reçete yerine hastalarına dua ve ayet yazabilmektedir.
Niçin mi böyle olmaktadır?
Yanıtı çok basit: eğitim kurumlarının çoğunluğu dini yapıya dönüştürüldüğü için. Ülkemizde eğitimli ve kültürlü aileler bir veya iki çocuk yapıp, onları da iyi eğitmektedir.
Fakat eğitimsiz cahil kesim; politikacıların tavsiyesi ve destekleri ile en az beş çocuk yapmakta; bunları da genelde dini okullara ve kurslara göndermektir.
Tavsiye edenlerin çocukları ise yurt dışında eğitim almaktadır. Bu okullardan mezun olan cahil çocuklarının ülke kalkınmasına katkıları hiç yoktur.
Demokrasi elitler rejimidir.
Yoksul, din ağırlıklı ülkelerde uygulanamaz. Bizim ülkemizde uygulanan sistemin demokrasi ile hiç bir ilgisi yoktur.
Seçimlerde çok çocuklu cahil kesimin seçtikleri bizi yönetmektedir.
Çünkü onlar çoğunluktadır.
Bir nevi Aslan kediye boğdurulmaktadır.
Küçük yaştan itibaren yoksul yer ve evlerde dini ve muhafazakar baskılarla eğitilen genelde asosyal kişiler büyüyünce; eğitimli, çağdaş, aydın çevrelerin çocuklarından adeta intikam almaktadır.
Burada suçlu kişiler değil, sistemdir.
Yıllardır bu ülke insanının aptal, tembel vs olduğu fikri işlenmiştir.
Oysa yurt dışındaki olanaklarla yetişen ve çalışan insanımız inanılmaz başarılara imza atabilmektedir.
Demek ki genlerimiz çok sağlamdır.
Sporda da aynı değil mi?
Avrupa’da doğup büyüyen çocuklarımız dünyanın en ünlü takımlarında futbol oynamaktadır.
Burada yetişenler ise belli bir seviyeye kadar yükselebilmektedir.
Kısacası ülkede hukuk ve eğitim sistemi çökmüştür.
Bakanlar bile kendilerinin 18 yıldır bu ülkeyi idare ettiklerini unutup, hukuk ve adaletten şikayetçi olmaktadır.
Ülkenin kalkınması için; eğitim sistemi değiştirilmeli; çağı yakalayıp, hatta geçmelidir.
Acilen doğum kontrolü için düğmeye basılmalıdır.
Ülke nüfusu orantısız hızla artmakta rejime zarar vermektedir.
Bu nüfus artışı ve eğitim sistemi ile tipik bir Arap ülkesi olacağımız kesindir. Satırlarıma Atatürk’ün ünlü deyişi ile nokta koymak istiyorum: “Türk milleti zekidir. Türk milleti çalışkandır”.
Erdal Bıçakcı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Corona aşısını” Türkler buldu, utanç duymalıyız?