Çarşamba Yazıları… 19 Haziran 2024
– Dinçer Güçyeter’e prestijli bir görev –
Halit Çelikbudak yazıyor
Sevindirici bir haber… Almanya‘da yazar, şair ve yayıncı Dinçer Güçyeter, Bergen-Enkheim kasabasının ‘konuk/misafir/şehir yazarı‘ seçilmiş. Burası yaşadığımız Frankfurt’un en doğudaki bir bölgesi/kasabası… Yaklaşık 18 bin nüfusa sahip… Orta Çağ’dan kalma hendekli bir kalesi var. Elma ağaçları olan meyve bahçeleri özellikle önemlidir. Dinçer’e verilen aslında prestijli bir ödül… Bu yıl 51. kez verildi. Almanca konuşulan ülkelerde türünün ilk örneği olarak 1974 yılında verilmişti.
* * * *
Türkiye’de böyle bir uygulama yok sanırım… Varsa da ben duymadım veya yeterince duyurulamıyor. Bir dönemler Goethe Enstitüsü aracılığıyla Türk ve Alman yazarlar arasında düşünülmüştü ama gerçekleşti mi bilmiyorum. Sanırım İstanbul’daki Tarabya Kültür Akademisi’nin benzer bir programı var… Bergen-Enkheim Kültür Derneği’nin oluşturduğu bir jüri seçiyor. Ödül, kasabada ‘An der Oberpforte 4‘ adlı evde bir yıl yaşama hakkı ile 20.000 Euroluk para ödülünü içeriyor.
* * * *
30 Ağustos’ta devir teslim töreni yapılacak. Şu anki konuk Gürcü yazar Nino Haratişvili bir veda konuşması yapacak ve sembolik olarak evin anahtarını Dinçer‘e teslim edecek, o da bir açılış konuşmasıyla kendini tanıtacak. Gürcü yazar Türkiye’de de tanınan biri… Özellikle Sekizinci Hayat romanı… Güçyeter de sıradan bir yazar değil… Genç yıl yani 2023’te Edebi eser alanındaki Leipzig Kitap Fuarı Ödülü, “Bizim Almanya Masalımız” (Unser Deutschlandmärchen) ismini taşıyan eseriyle Dinçer Güçyeter’e verilmişti.
* * * *
Onun bu otokurgusal ilk romanı göçmenlerin hikayesini, yurt arayışlarını, kimlik kalıplarının ve rol klişelerinin ötesinde kendi benliğini bulma çabalarını anlatıyor. Güçyeter’in eserinde odak noktası öncelikle ailedeki kadınların “büyük hayaller ile zorlu günlük zorluklar, iyimserlik ve hayal kırıklığı duygusu arasında, ne burada ne de evde” bakış açısı… Onu şöyle ifade ediyorlar; “İki dil, iki kültür, iki edebiyat türü arasında zahmetsizce gidip geliyor, etrafındaki olayları ve insanları bazen düşünceli bir melankoliyle, bazen teatral bir öfkeyle izliyor.”
* * * *
İlk kez Bergen-Enkheim’de başlayan bu uygulama tarihi ‘kasaba katipliği‘ geleneğine gönderme yapıyor. Yazarın belirli bir süre boyunca evden uzakta yaşamasına, edebi alanda çalışmasına imkan tanıyor. Yerine getirmesi gereken özel bir yükümlülük yok… Ama Mainz kenti örneğin bir tür günlük tutmasını talep ediyor. Avusturya’nın Graz kenti, en az sekiz ay boyunca orada yaşamasını istiyor. Dresden’de kalış süresi altı ay, Salzburg’da ise yalnızca iki ila üç ay… Sylt adasında adı ‘ada yazarı‘, Kara Ormanlarda da her yıl bir‚‘köy yazarı‘ seçiliyor… Biz ‚‘Mekan değiştirme faydalı‘ deriz ya bu da onun gibi…
* * * *
Takip edenler belki hatırlar… Dinçer Güçyeter’den daha ilk zamanlarında bahsetmiştim. O bir tiyatro yapımcısı, yazar, şair ve editör. 2012 yılında şiir odaklı “Elif Verlag” yayınevini kurmuş. 2023‘e kadar yarı zamanlı forklift sürücüsü olarak finanse de etmiş. Güçyeter, Peter Huchel Almanca Şiir Ödülü’ne ve Else Lasker Öğrenci Drama Ödülü’ne layık görüldü. 1979 yılında Nettetal’de (Kuzey Ren-Vestfalya) göçmen bir Türk ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Güçyeter, “Bizim Almanya Masalımız”da, ailesinin nesiller boyu süren hikayesini anlatıyor.
* * * *
Güçyeter, Bergen-Enkheim’ı edebiyat alanında hareketlendirmek istiyor. Burada yılını nasıl geçirmek istediğine dair kafasında ilk fikirler oluşmuş bile… İlk okuma akşamını Kasım ayında planlanıyor, etkinliklere çeşitli yazarları da davet etmek istiyor. İlk isimlere zaten davetiyeler çoktan gitmiş. Bergen-Enkheim ne iyi etmiş de Dinçer Güçyeter’i seçmiş. Bölgemizde onun etkinliklerde sizleri haberdar ederim.
Halit Çelikbudak/ Frankfurt