Geçmişten, geleceğe…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1991 yılı Özal iktidardadır. ABD’nin başında da Bush vardır.
Saddam’ı devirmek ve özerk bir kürt bölgesi kurulması için İncirlik üssünde Amerika, İtalya, İngiltere, Hollanda ve Türkiye’den oluşan bir Çekic güç oluşturulmasına karar verilmişti.
36. Paralelin kuzeyinde bir Kürt bölgesi oluşturulacak, bu bölgeye kesinlikle başta Saddam olmak üzere, Türkiye de müdahil olamayacaktı.
Ne olduysa o tarihten sonra oldu.
Herkesin ruhuna yasini-i şerif okuduğu Özal bu ülkeye en büyük kötülüğü Çekiç Güç vasıtası ile yapmıştır.
Zaten o 1980 darbesinin baskıcı rejimini arkasına alarak ülkenin özelleştirme adı altında tüm değerlerini satmaya başlamıştı.
Zaten bunları uygulanmak için ABD’den tarafından görevlendirilen bir bürokrattı. Yani ABD’nin adamı. Sonuçta en büyük Kürt ayrılıkçı gruplar; Talabani ve Barzani birleştirildi. Talabani cumhurbaşkanı yapılırken Barzani de kuzey özerk Kürt bölgesini kontrolü altına aldı. Çekiç güç Kürtlere düzenli ordu ve devlet kurma yolunda yardım ederken, diğer taraftan PKK’ya da askeri eğitim ve silah yardımı yapmaya başladı.
Konuya tanık olan subaylar görevden alınıyor, Çekiç güce karşı çıkan Orgeneral Eşref Bitlis suikaste kurban veriliyordu.

Türk ordusuna asla PKK kamplarına kara operasyon izni verilmiyordu. Ve hâla daha verilmiyor. Siz içeride bizim siyasilerin atıp, tutmalarına bakmayın.
Asla Kandil’e ve diğer kamplara giremeyiz.
Sadece toplumun gazını almak için havadan bombalar atıp, döneriz.
Kuzey Irak Kürtleri kendi paralarını da basıp, devlet olma yolunda ilerliyorlar.
Suriye savaşının amacı da kuzey Suriye’de kurulacak Kürt devleti için toprak alınması idi.
Bunu da ABD’nin kurduğu YPG, PYD gibi örgütlerle başardılar.
Şimdi sırada Türkiye’nin güney doğusu ve Batı İran var.
Kuzey Irak’ta PKK bunun için korunuyor.
İran’da da PEJAK. Kısa bir zaman sonra tüm bu parçalar birleştirilip, büyük Kürt devleti kurulacaktır.
Aslında bu çatışmanın amacı; yaklaşan küresel ısınma ve kuraklık için suyu ele geçirme mücadelesidir.
Olay; Dicle ve Fırat vadisi ile Türkiye’nin en büyük barajlarının bulunduğu Güney Doğu Anadolu bölgesinde cereyan etmektedir.
Başta ABD ve koalisyon ortakları Türkiye’deki ulusalcı ve Atatürkçü kesimi zayıflatmak için Ergenokon, Balyoz sahte örgütleri yaratmışlar, suçsuz Atatürkçüler yıllarca zindanlarda atılmıştır.
Emperyalizmin en rahat kontrol edebileceği devletler din ile yönetilenlerdir. Bize uygun görülen rejim de budur.
AKP bu yüzden iş başındadır.
Başta ABD olmak üzere emperyalistlerin karşısında en büyük rakip Atatürk’tür. Bunun için de dinciler kullanılmaktadır. Ülkenin bu ekonomi ve yönetim kadrosu ile tüm olacakların önüne geçmesi imkansızdır.
Muhalefet de hiç umut vermemektedir.
Gün bölünme günü değildir.
Asgaride herkesin vatanına sahip çıkması ve bu oyunu görerek hareket etmesi çok önemlidir. Ülkenin kurtuluşu önündeki en büyük engel yabancılar değil yerlilerdir. Ne iktidar, ne de muhalefet bu oyunu bozacak bilgi ve birikime sahip değildir.
Ayrıca hepsi iktidar olmak için ABD’nin desteğine ihtiyaç olduğuna inanmaktadır.
Ne büyük çelişki değil mi?
Ülkeyi parçalayan ABD, bizim siyasilerin iktidarda kalmak veya gelmek için çare umdukları ülke yine ABD. Tüm bu açmazın içinden çıkabilmenin yolu; halkın uyanmasından ve birlik içinde hareket etmesinden geçiyor.
Tabi rehber olarak Atatürk ilkeleri alınarak.
Erdal Bıçakcı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Geçmişten, geleceğe…