6 ay sahilde yaşadık. Puslu, tozlu bir sahilden , yaylaya gelince, aşağıdan, yukarından yel esmeye başladı. Puslu hava, tozlu doğa kendini temiz, orman kokusuna bıraktı. Bahçede işler, güçler, derken fırsat buldukça yürümeye başladım. Bir adım yürüyorum, bir adım güzelliklere bakıyorum. Yeşilin bütün tonları, çiçek açan kiraz, ağaçları.. boz ardıç ağacı da çiçek açmış, ya sakızlık yeni pürç açıyor. Çamların açtığı pürç tozlanmış, yenmez olmuş.
Pıynar, meşe boy, boy, yarış ediyor. Daha keçiler fazla yoynutmamış. Armut, erik, badem yeni çiçekten meyveye geçiş yapıyor. Elma, kaysı ,cevizlerin yaprakları domur cuk olmuş. Yürüyüş yolu kenarına ektiğimiz katran ve badem tohumları toprak üstüne çıkmaya başlamış.
Derede sular coşku ile akıyor. Dereye bırakılan kanalizasyon artıkları yeşillenmiş. Dağlarda depme sular ortaya çıkmış, siyem, siyem akıyor.. ustalar inşaatlarda çalışmaya başlamış. Ara sıra iş makineleri sesi geliyor. Bahçıvanlar gelmiş, çapa motorları ile bahçeleri sürüyor, kimi bağlar kazılmış.
Hafta sonları kendini yaylaya atanlar çoğalıyor. Kimisi geliyor, evlerinin önünde otları topluyor, yeri kazıyor. Aman soğanlar ekilsin, sarımsak ekilsin. Maydanoz, tere, roka tohumları toprakla buluşuyor.
Sabahları Toroslardan gelen rüzgar, aşağıdan gelen Göksu vadisi nemi ile karışıp yüzüne serin, serin vuruyor. Öğleden sonra aşağı yeli esiyor. deniz den gelen rüzgar yüzünü yalıyor. Güneş doğaya merhaba diyor. ara sıra bulutlar kıskanıp , önüne geriniyor akşam , sabah bulutlar bir araya gelirse, yağmur yağacak. Dikilen fidanlara can suyu.
Aşağıda belirtilen tarihçeden anlaşılacağı üzere 120 yıl önce var olan yayla da konaklar yapılmış, günümüzde, Sadık Taşucu, ( Hacı Paşalar ) , Cafer Kasapoğlu (Azizliler ) , Halil Dölek konakları çocukları, torunları elden geçirmişler, oturmaya devam ediyorlar. Özalların konuk olduğu Haydar Bey konağı elden geçirecek birisini arıyor. Bağ arası artık evlerle dolmuş, Kızıl alan da bağlar konut alanına dönüşmüş.
Corona, yaşam koşulları derken, artık bir çok aile kışı Gökbelen de geçirdiler. Çoğu aileler artık 6-7 ay yaylada kalmaya başladılar.
1958 yıllarda kurulmuş olan Gökbelen Tanıtım ve Güzelleştirme derneğinden sonra bu yıl Gökbelen Mahalesi Eğitim, Kültür, Tanıtım ve Dayanışma Derneği kurulmuş. 3000 kitaplık kütüphanesi destek bekliyor.
Gökbelen ‘e bahar gelmiş. Doğa kendine gelmiş. Ülkeye de bir bahar gelse.
Tarihe doğru bir baktığımızda :
“ Rivayete göre ;Taşucu’ nda, sıtmadan ölümler başlayınca, eşyalarını hazırlayıp , Gökbelen denilen yere gelmişler. Ağaçlıklı, çukurun içinde bir yerde bakmışlar, kayalıkların üstünde gök yüzü çok güzel gözükmüş.buraya ilk gelenlere sorduklarında :
“ Sulak bir yer, hayvan güdüp, gökyüzüne baktık. Gök bir yerde hayvan otlattık, gök bir belende oturduk. Sığır yatağında bol yayılım olan bir yaylada yayladık. “ demişler
Bunu duyanlar da herhalde Gök bir yayla; olsa, olsa Gökbelen olur demişler. Buranın adını Gökbelen koymuşlar.
Önce meşe dallarından talvarlar kurmuşlar. Hayvanlarını otlatmışlar. 1934 yılında köy kurulmuş. Hacıpaşa’lar, Kasapoğulları burada söz sahibi aileler imiş. İlk muhtar Mehmet Kasapoğlu olmuş.
Burada Deli Şah adında döt eşi olan biri oturmuş. Cılbayır, Işıklı, dan ve Taşucu’ndan
Işıklı Goca, Takan Goca , Memililer , gelmişler.
Yedi Oluk, Taşpınar, Müftü Çeşmesi gibi sular Türkülere girmiş. Alatopak bir taş bir mahallenin adını almış. Zaman içinde 7 su değirmeni çalışmış. Çevre de 20 ye yakın köy burada un öğütmüşler. Değirmenlerin çoğu yıkılmış. Ayhan Uçar ın değirmeni ayakta, o da çalışmıyor. Değirmenin birini de yakmışlar. Değirmenin birisi elden geçirilip ev olarak kullanılıyor.
Kaynak Kişi :
Halil İbrahim Çolak . 1944 doğ. Gökbelen köyünde oturur.
20 temmuz 1912 … Silifke mutasarrıfı , Silifke nin sayfiye yeri olan, Taşucu nahiyesine bağlı Gökbelen yaylarında bulunan yaylacılardan vergi alınmasını talep etmiştir. Sah. 79 TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR “
Celal Necati Üçyıldız