Su başlarını tutmak. Zor bir şey. Bakıyoruz ki, nerede su başı var. Cemaat kursları buralara el atmışlar. O bölgenin gelişimine olumu katkı yerine köstek oluyorlar. Sarı aydın köyünde düğün yasaklanmış, türküler oyunlar kaybolmuş . Aydıncık Pembecik, Değirmenlik te şelale yanına ala balık tesisleri yer almış. Baskı yüzünden gelişemiyor.
Bunu neden anlatıyorum. Dün Gülnar ‘ın Çavuşlar köyüne gittik. Daha önce de Poyraz Doğa Gezginleri ile doğa yürüyüşü yaparak gitmiştik. Çavuşlar köyü üstünde kayalıkların altında gürül gürü sular akıyor. Sular şelale oluyor, aşağılara doğru hızla iniyor. Şelale altında su ile çalışan değirmen varmış. Şimdiler de elektrik ile çalışıyor.
Oysa o su enerjisi ile o değirmeni çalıştıracak elektrik üretilebilir. O şelalenin altında alanlar elden geçirilerek turizme açılabilir. Ama yerleşim yeri yerine , suyun başına bir cemaatin yurt binası yapılmış. Bu tür yapılanmalara izin vermiyorlar. Yani inanç yönünden baskı yapılıyor.
Bir işletmeci ala balık havuzları yapmış, yumurtadan üretiyor, buz gibi akan sudan besleniyor, büyüyor. Taze çıkarılan balıklar; aile işletmesinde pişirilip, gelenlere sunuluyor. Çok güzel, temiz, hizmet oldukça iyi.
Alabalık ızgara da , kömür de ona ruh vererek hazırlanıyor. Her şey güzel, aşağıda doğa bütün cömertliği ile uzanıyor. Dağın ucu biraz açılsa, Akdeniz de gözükecek. Ama aşağı yeli dediğimiz meltem rüzgarları esmeye devam ediyor.
Biz aracımızdan inince önce şelaleyi izliyoruz. Kış aylarında daha fazla akan sular .Ağaç yaprakları az olduğundan daha cömert görülen şelale, sular biraz azalmış, eh biraz da ağaç yaprakları büyümüş, ama gölgelerin altında sular aşağı doğru aktıkça, insanın ruhu dinginleşiyor.
Az aşağıda büyük tarihi bir çınar ağacı var. Yerden göklere doğru tırmanıyor. Yanında bir ağaç kökü. Taşlaşmış gibi. Doğaya karşı direniyor.
” Kurusam da ayaktayım “ diyor.
Hemen yanında bir zamanlar su ile çalışan değirmen var. Şimdiler de elektrik ile çalışıyor. Eğer yukarıdaki köylerde buğday , arpa kaldırılırsa, buraya getirilecek, un olacak. Sofralarda bazlama, yufka olarak yemeğin ana unsuru olacak.
Çınar ağacının gölgesine, değirmen üstüne mini bir otopark yapılmış. Gelenler araçlarını park ediyorlar. Biraz yürüyünce balık havuzları bölüm yapılmış. Küçük yavrular, sonra orta boy ve büyümüş servise hazır balıklar.
Bir pınar akıyor. Gelenler önce bir su içiyor kana, kana…. Bir de bakır kalaylı tas koymuşlar. İsteyen avuçlarına alıyor, isteyen bakır tastan suyunu içiyor. Kademeli yapılmış kır lokantasına geçiyorsun. Masalar hazırlanmış. Corona tedbirleri alınmış, masalar ayrı , ayrı yerlerde. Aşağıda uzanan ÇAVUŞLAR VADİSİ . Aşağı yeli esmeye devam ediyor. Aracımızdan yeleklerimizi alıp öyle oturuyoruz.
Bizden sonra aileler gelmeye devam ediyor. İlk müşteri biz olunca , hemen siparişimiz alındı. Salata, soğan piyazı ve yufka ekmek geldi. Pınardan doldurulan buz gibi su sürahi ile masaya kondu. Biz aşağılara bakarken; bir de baktık, kömürde pişmiş ala balıklar geldi. bir porsiyonda ikişer balık. Eh bize de afiyet ile yemek düşüyor.
Sorduk :
“ bu balıkların yanında bir bardak ta şarap olsaydı.”
Hemen yanında duran binayı gösteriyorlar:
“ bunlar müsaade etmiyor. “
Bakıyoruz, acaba ibadet yeri mi var diye ; ama kurs binasını görüyoruz. Önüne birkaç zeytin ağacı dikmişler. O su bolluğunda çınar ağaçları, meyve ağaçları dikilebilirdi.
Fazla soru sormaya gerek kalmıyor. Sorulara yanıt verilmiş oluyor. Şarıl, şarıl akan suların altında çınar ağaçlarının altına masalar atılsa, kahvaltı çadırları kurulsa, aileler sabahtan gelse, öğleye , akşama balıklarını yeseler. Ama içinden gelen de bir bardakşarabını içebilse.
Balığımızı yedik, servis çaydanlığı ile çayımız geldi, hem aşağıları seyrettik, hem çayımızı yudumladık. Tüm bu hizmetler karşılığı alınan para 35 lira, eh biz bir de eve götürmek üzere iki kg. alabalık aldık. Onun da kğ. 30 lira…
Her şey güzel, biran önce cemaatlerin buralardan günah çıkartması ile baskılarının ortadan kalkması halinde Çavuşlu Şelalesi daha anlam bulacak. Yörenin parmak ile gösterilen bir turizm cenneti olacak.
Celal Necati Üçyıldız yazıyor
Not : Çavuşlar Şelalesi , Silifke ‘ye 45 km. Gökbelen köyüne : 15 km.