Yıllardır köyünde, ormanda çalıştığı içliğinde, duyduğu, derlediği türküleri, ezgileri aslını bozmadan sunan, yıllarca bu uğurda uğraş verdi. Bu çalışmaları sonucunda devlet sanatçısı unvanı ile onurlandırıldı. Halen Kültür Bakanlığı koro şefliği görevini sürdüren Musa Eroğlu ile 1978 yılında Taşucu Kooperifler şenliğinde yaptığımız söyleşiyi aynen aktarmayı düşündük.
- KISACA ÖZ GEÇMİŞİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ ?
- “ 1946 yılında Mut’un Kumaçukuru köyünde doğmuşum. Ailemde dedem den başlayarak ,babamdan bize gelen müzik aşinalığı vardı. Ben de bu kervana katıldım. Köyümüzün gelenekleri de bu doğrultu da idi. Her kes çocukluğunda bu kervana katılmak zorunluluğu duyuyordu. Neden katıyor diye bir soru akla gelebilir. Köyün geleneklerinde yansıyan kaçınılmaz simgeler vardı. İşte bu zaman içinde yoğrulduk, yoğruluyoruz. Türkiye radyolarında ve televizyonlarında çaldığım, söylediğim ezgilerde bunları yansıtmaya çalışıyorum. “
- ESKİ İÇEL , TAŞELİ YÖRESİ EZGİLERİNİ SAZINIZLAA ÇALIP, SÖYLEYEREK TANITIYORSUNUZ. BU EZGİLERİ SÖYLERKEN HANGİ KAYNAKLARDAN YARARLANDINIZ ? YAŞAYAN, YAŞAMAYAN HALK BİLİMCİLERİ ETKEN OLDU MU ? “
“ bizim gelenek ve göreneklerimize dayanarak bir miras gibi bunları yaşatmaya çalışıyoruz. Gelenekler ve görenekler, köylünün ormandan , tarladan köye dönebildiği zaman; eğlenti, cümbüş, düğün ve cemlerimizde ortaya çıkmada. Özellikle Ankara ya taşınmamız sonrasında, çok değerli halk bilimcileri, müzik adamları, ama önemlisi ozanlar ile dost sohbetlerimiz oldu. İşte onlar ile ustalık dediğimiz dönemde çok büyük kazanımlarımız oldu. Türkülere ezgilere anlam geldi. en önemlisi duygu geldi. çalarken , söylerken; duyarak içimden gelerek duygu fışkırması oldu. “
- HERR SANATÇININ KENDİNE ÖZGÜ BİR SÖYLEYİŞİ VARDIR. BUNNARI ETKİLEYEN YÖRE TÜRKÜLERİ , YÖREDEKŞİ OLAYLAR VARDIR. SİZ DE BU TÜR ETKİLENME OLDU MU ?
- “Şüphesiz oluyor. Yöredeki oyunlar, ezgiler bir birlerine iç içe sarılıdır. Bir bütün olarak şivesiyle, edasıyla varlığını ortaya koyar. Ormanda tahtacılık yaparken; bir yarmanın yuvarlanışı , katırların buna ürkmeleri, peşine koşuşmalar. Bir gelinin , bir kızın , delikanlının yanında omuz , omuza çalışması yansır.
“ kara olur kara çamın çırası
Yeni gelmiş döne kızın sırası “
dizeleri sıralanır. Bir bakarsınız bir mengiye söz olur:
“ vara , vara vardık Alma Deresi
Uzak kaldı nazlı yarın arası.
Artıyor bitmiyor gönül yarası,
Mevla dermanını verir bir zaman.
Engine salalım şahini bazı,
Sevmeyen çeker mi sendeki nazı?
Garibin elinde o kırık sazı,
Güzeller aşkına çalar bir zaman. “
- HER YÖRENİN EZGLERİ , SİZCE HANGİ ÇALGILAR İLE ÇALINMALI? TAŞELİ YÖRESİNDE GÖRÜLEN KLARNET, KEMAN , DAVUL ÜÇLÜSÜ UYUM SAĞLIYOR MU ?
- “ Her yörenin ezgisi , o yörenin otantik çalgıları ile çalınmalı. Halk ezgilerine yaraşır şekilde olmalıdır. Taşeli yöresi geleneklerini sürdürenler olarak diyebiliriz ki ; yöre ezgilerinin ana çalgısı ÇÖĞÜRDÜR. Orta Asya, Horasan dan binlerce yıllık Anadolu uygarlıklarından gelen gelenekler dizisinin içinde bu çalgı hiçbir değişime uğramadan günümüze gelebilmiştir. Bağnazlığa yer vermeyen Tahtacılar , konar – göçerken bile ezgilerini taşımışlar, yaymışlardır. Aydın , Antalya, Adana , Çanakkale, İzmir, Denizli dolaşırken her yöreye yayılmıştır. Bu ezgileri sevenler, uğraşanlar kendi çalgıları ile bu ezgileri ile çalmaya çalıştıkları görülüyor. Ama batının kemanı, klarneti , batının akort sistemleri( düzeni ) ile çalmaya kalkmaları sonucunda ; o güzelim yayla kokan, Karca oğlan, Dadaloğlu nun Bolkar Dağları eteklerinde yakaladıkları ses tınılarını, ruhlarını, heyecanlarını yok etmekte, başka, başka içerikte , yöre halkının içine sinmeyen ezgiler ortaya çıkmaktadır. Taşeli yöresinde kara düzen keman ile çalınan ( kendi deyimleri ile kemene çalan ) ezgiler birazcık ta olsa aslına yakın olmaktadır.
- OTANTİK HALK KÜLTÜRÜ İÇİNDE YER ALAN : TÜRKÜLER, OYUN HAVALARI ; KÖYDEKİ, KENTEKİ ŞEKLİYLE DEĞİŞİM , YOZLAŞMA İÇİNDE MİDİR ? BU KONUDA ÖRNEK VEREBİLİR MİSİNİZ?
- “ Tabi ki bunda bir yozlaşma oldu. Bozulmamış otantik yapısını biz ancak Toroslar da, Taşeli yöresinde yaşayan Türkmenler de her zaman görmekteyiz. Halk türküleri, halk oyunları köylerde bütün canlılığı ile yaşamaktadır. Buralara giden araştırmacılar; gördüklerini, dinlediklerini derleyerek bunu kentlerde taklit etmeye çalışmaktadırlar. Bu yozlaşmaya neden olmaktadır. Köylerde oynanan oyun, Taşeli yöresinde oynandığı şekilde görmemize olanak vermemektedir. Ticari amaca yönelik derlemeler, bu türkülerimize, oyunlarımıza büyük darbeler indirmektedir. Geleneklerimizin , göreneklerimizin aldığı en büyük yaradır. Türki ye de kendilerine Folklor Grubu adı altında birçok yörenin oyunlarını değişik giysi ve çalgılarla ; oyunları tamamen yozlaştırarak ortaya bırakıvermektedirler. Yukarıda belirtildiği gibi, bu durum içimizde acı bir kangrendir. Acı bir ezinç kaynağıdır. Bu gruplar oyunları öğrenmelidir. Ama halk oyunları değil, halk dansları adı altında , kendi ölçülerinde oynamalıdırlar. Hele, hele ülkeyi temsilen yurt dışına gösterilere bu gruplar gönderilmemelidirler. “
- TRT ‘NİN HALK MÜZİĞİ ÇALIŞMALARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? GERÇEK HALK MÜZİĞİ YANSITILIYOR MU ?
- “ Buna kesinlikle, hayır veya evet denemez. TRT de her yörenin ezgileri kendi çalgıları , çok sınırlı yer verilmektedir. Bütün yörenin ezgileri bağlama ile çalınmaktadır. Bunun yanında Sarı Yayla, Türkmen Mengisi; keman, klarnet ile çalınmak istenmektedir. (Muzaffer Sarısözen dönemi hariç) Bu da esas yöresinden ayrı bir biçimde yansıma sunmaktadır. Yöre çalgılarına TRT ‘nin önem vermesini öneriyoruz. Taşeli yöresi için ; üç teli cura, bağlama düzeninde çöğür, kara düzenli çöğür. Günümüzdeki bağlama ile otantik yapısı bozulmadan çalınabilir. Hem de çalınmalıdır da. Bu yörede Yörükler kaval çalarlar. Yörük yaşamları ile ilgili ezgiler de ; kavala da yer verilmelidir. Koyun okşaması, koyun yayması, koyun sulama gibi ezgiler dillenmelidir. “
- HALK MÜZİĞİNİN GELECEĞİ KONUSUNDA DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?
- “ Halk ezgilerinin gelecek kuşaklara yozlaşmadan aktarılabilmesi için; hiçbir ticari amaç gütmeyen bir kurum tarafından derlemesi yapılır. Bilimsel olarak arşivlenmesi sağlanmalıdır. Kültür Bakanlığı Folklor Araştırmaları Dairesinin bu konuda , çok önemli katkıları olmuştur. Bu kuruluş bir kurum haline dönüştürülür, özerk bir yapıya getirilirse , ezgilerin geleceği konusunda kaygıya düşmeyiz. Burada bir olaya değinmek istiyorum. Yurt dışındaki çeşitli yarışmalara Türkiye ‘yi temsilen katılan gruplar veya bireyle bizi temsil etmemektedirler. Ezgileri, çalgıları ile tamamen yarışmalara katıldıkları ülkelerin çalgılarını taklit ederek , yozlaştırarak ; kendilerine takdim etmektedirler. Bu da başarısız sonuç almalarına neden olmaktadır.
Eğer biz Ulusal Türk Halk Müziği çağın gerektirdiği teknikle Türk Halk Müziğini ve derlemelerinden oluşan bir ezgiyle , kendi öz çalgılarımızla katıldığımızda varlığımızı , uluslar arası düzeyde kanıtlamış oluruz. Aksi halde onların taklitçileri durumundan kurtulamayıp, hep son sıralarda yerimizi alırız. “
- SON OLARAK SÖYLEMEK İSTEDİĞİNİZ BİR KONU VAR MI ?
- “ Ülke çapında üreticilerin, kooperatif birliklerin bir araya geldiği bu Taşucu Kooperatifçilik Şenliğindeki imece ruhun yeşermesi konusunda emek veren Taşucu Balıkçılık Kooperatifi, İçel Kooperatifler Birliği ve Türkiye Kooperatifler Birliğinin bir etkinliğinde olmak bana büyük mutluluk verdi. 1969 yılında ilk Taşucu Balıkçılık Şenliğine katılmıştım. Yıllar sonra tekrar katıldım. Üreticileri bölgemizde örgütleyen Arslan Eyce ye minnet duygularımı belirtiyorum. Bundan sonraki çalışmalarımda burada gördüğüm İmece ruh esas olacak. “
Celal Necati Üçyıldız/Silifke