Komisyon sorgulayıcıları kısır, Diyanet sorgulananı acizdi…
Hollanda Temsilciler Meclisi, üç hafta boyunca Hollanda’da İslami kuruluşları sorguluyor. Hollanda, uzun zamandır, Kuveyt, Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan’dan Hollanda’ya gelen yardımlardan rahatsızlık duymaktaydı. Hollanda’nın endişesi, yardım yapan bu ülkelerin Hollanda’da İslam’ın yorumlanmasına olası etkileri ve Hollanda’da aşırılıǧın körüklenmesi ve terörizme zemin hazırlanmasıydı. İktidardaki hükümet bu olası tehlikenin önüne geçilmesi için ‘özgür olmayan ülkeler’den gelen para akışını kesmek ve istenmeyen etkilerden korunmak istiyordu.
Bu doǧrultuda Temsilciler Meclisinde kurulan Araştırma Komisyonu, yabancı ülkelerden gelen para yardımlarının Müslümanlar üzerinde etkisinin olup olmadıǧını araştırıyor. Geçen yıl bu doǧrultuda NRC Gazetesi’nin bir araştırması, dış ülkelerden yardım alan bazı camilerde aşırılık dilinin kullanıldıǧını gösteriyordu. Buna somut örnek ise, Den Haag’daki As Soenna Camisi’nde yapılan konuşmalarda, kadınların da sünnet olmasının önerilmesiydi.
Üç hafta süren sorgulamada, Den Haag’daki As Soenne Camii, Utrecht’deki Fıtrat Camii ve ve ne yazık ki bizim Hollanda Diyanet Vakfı yer alıyor. Sorgulama sürecinde, hangi kriterlere göre tespit edildikleri belli olmayan uzmanlar ve cami kuruluşları yöneticileri dinleniyor.
Görünürde, Diyanet’in soruşturma sürecine dahil edilmesi, imamların maaşlarının Türkiye tarafından ödenmesi ve Türkiye’nin de merkezi Amerika’da olan düşünce kuruluşu Freedom House tarafından ‘özgür olmayan ülkeler’ listesinde yer almasından kaynaklanıyor.
Kaldı ki, Diyanet’in Hollanda’daki imamların maaşlarını ödemesi yeni bir gelişme deǧil, yıllardır uygulanan ve bilinen bir sistem. Hem de Hollanda’nın severek kabul ettiǧi, bir zamanlar teşvik ettiǧi bir uygulamaydı. Şimdi neler deǧişti de, bu konu Hollanda hükümeti tarafından mercek altına alınıyor, anlaşılması zor bir konu.
Bizim için anlaşılması zor bir konu ama, Hollanda Diyanet Başkanı’nın aynı Zamanda Lahey Din İşleri Müşaviri olması da soru işaretleri yaratıyor.
ARAPLAR BOCALADI VE HAKARET ETTİ
Hollanda Araştırma Komisyonu’nun dinlediği Arap asıllı cami ve dernek temsilcileri, verdikleri ifadelerde bocalarken, Al Fitrah Camii İmamı Suhayb Salam, yemin etmediği gibi, sorulara doğru dürüst cevap vermedi ve Araştırma Komisyonu üyelerine, ‘Siz bütün Müslümanları şeytan yerine koyuyorsunuz’ diyerek hakaretler savurdu.
Den Haag’daki Sonnah Camii yetkilisi, Kuveyt’den 2,5 milyon euro yardım aldıklarını, ancak Kuveyt’in her hangi bir şart belirtmedini söyledi. Aynı yetkili, kadınların sünneti konusundaki açıklamalarının yanlış olduǧunu, imamlarla tartışıldıǧını ve hata yaptıklarını ifade etti.
SIRA DİYANET’TE
Soruşturmanın son günü Hollanda Diyanet Vakfı dinlendi.
Diyanet’e, dış ülkelerden yardım alıp almadıkları değil, Türkiye’ye bağımlı olup olmadıkları soruldu.
Sabahki oturumda, Türk Dilleri ve Kültürü Yüksek Öğrenim Üyesi Hollandalı Erik-Jan Zürcher dinlendi. Zürcher, ‘Hollanda’da yaşayan Türkler’in yüzde 70’i, Batı’nın kendilerine düşman olduğuna inanıyorlar.’ dedi.
Zürcher, Türkler’in bu fikre kapılmasına, Diyanet’e bağlı camiler ve imamların değil, sosyal medya ile radyo-televizyonların etki yaptığını belirtti.
Zürcher, Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadesinde, Hollanda Diyanet Vakfı’nın, Almanya Avusturya ve Fransa’da olduğu gibi, Hollanda’da yasaklanmasına karşı olduğunu belirtirken, ‘Böyle bir karar, imam eğitiminin başlatılamadığı Hollanda’da başıbozukluğa neden olur’ dedi.
Zürcher, ifadesinin büyük bir bölümünde Türkiye aleyhine iddialarda bulundu.
ACİZ SEKRETER
Öğleden sonraki oturumda, Hollanda Diyanet Vakfı Sekreteri ve Amsterdam Eyüp Sultan Camii Başkanı Murat Türkmen dinlendi.
Bir saat 15 dakika süren oturumda, sorulara sürekli olarak ‘Bilmiyorum’, ‘Benim zamanımdan önceydi’, ‘hatırlamıyorum’ şeklinde yanıtlar veren Türkmen izleyenleri çileden çıkardı.
Komisyon üyelerinin, ‘Hollanda Diyanet Vakfı Türkiye’ye bağımlı olmayan bir Hollanda vakfı mıdır?’ anlamındaki soruların yanıtını doyurucu bir şekilde veremeyen Murat Türkmen, ‘Evet, Türkiye’den bağımsız, tamamen bir Hollanda kuruluşudur’ derken, imamların maaşlarının Ankara’dan gelişi ile Vakıf Başkanı’nın, aynı zamanda Lahey Din İşleri Müşaviri oluşunun nedenine de doyurucu cevaplar veremedi.
İmamların cami yönetimlerine değil, Din Ataşelerine bağlı olduklarını ve ataşeliklere karşı sorumlu olduklarını belirten Türkmen, ‘Peki bu nasıl bir Hollanda vakfıdır?’ sorusuna cevap verirken de bocaladı.
SİYASİ DUYURU
Komisyon üyelerinin, ‘Vakfın sadece dini hizmet yaptığını ve siyasete karışmadığını belirtiyorsunuz ama, 2006 yılında yapılan Hollanda genel seçimlerinde, Ermeni soykırımı iddiasını desteklemeyen Fatma Koşer Kaya’ya oy verilmesini tavsiye den bir bildiri yayınlandı’ şeklindeki sorusuna da cevap vermekte zorlanan Türkmen, ‘Bunu Diyanet değil, bir Hollanda-Türk lobi grubu Amerika üzerinden yaptı’ gibi bir açıklamada bulundu.
ERMENİ MESELESİ
Hollanda Diyanet Vakfı’nın, diğer Arap kuruluşları gibi dış ülkelerden para yardımı almadıklarını bilen Hollandalı Komisyon Üyeleri, kısır konular ile Türkmen’i sıkıştırmaya çalıştılar ve sıkıştırdılar da…
Diyanet Vakfı’nın tek amacının dini hizmet olduğunu ve siyasete karışmadığını belirten Türkmen, 2014 yılında Almelo’da açılan bir Ermeni Anıtı’nı protesto etmek için yapılan büyük mitingde, Diyanet’in rolünün ne olduğu sorusuna da doğru dürüst cevap veremedi. Türkmen, ‘O gün orada bir Osmanlı müziği (Mehter Marşı) çalındı. Kendinizi bir Ermeni yerine koyarsanız üzülmez miydiniz?’ sorusuna ‘Ama ben Ermeni değilim’ yanıtını verdi. Komisyon üyesinin bastırması üzerine, ‘Olmamalıydı, yapılmamalıydı’ diyen Türkmen, nedense Ermeni soykırımının sözde olduğuna ve karşılıklı ölümler olduğuna, soykırımın abartı olduğuna değinemedi.
Miting’e gidebilmek için yapılan afişleri gösteren bir komisyon üyesi, ‘Bu afişte neler yazılı’ dedikten sonra, afiştekileri zor da olsa tek tek tercüme ettirdi. Kaldı ki Türkmen, ‘Bu benim görevim değil’ diyebilirdi. Afişin bir köşesinde, miting yeri olan Almelo’ya otobüs kaldırılacağı yazılıydı. ‘Web sayfamızda, otobüslerin hangi Diyanet camisinden kalkacağını görebilirsiniz’ yazıyordu. Türkmen, Diyanet’in böyle bir şey yapmayacağını söyledi ama, web sayfasını işaret eden kuruluşun adını verseydi daha inandırıcı olurdu.
ASKERLİK KONUSU
Bedelli askerlik konusunu soran komisyon üyesini, ‘Bu bugünün konusu değil’ diyen Türkmen, ‘Evet evet, tam da günümüzün konusu, siz bu işe ne diyorsunuz?’ sorusu üzerine yine kaçamak cevaplar vermeye çalıştı ve sonunda da, ‘Mademki Türk devletine bağlılar, o zaman da görevlerini yapsınlar’ demeyi tecih etti.
GÜLENCİLER KONUSU
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, Gülenciler’in camilere sokulmadığını ve hatta Gülenci olanların isimlerinin Diyanet Vakfı Başkanı Yusuf Acar tarafından bir liste halinde Ankara’ya bildirilmiş olduğunu belirten bir komisyon üyesine, ‘Camilere girişte hiç kimseye yasak getirilmedi. Gülencilerin isimlerini veren Yusuf Acar, bu işlemi Diyanet Vakfı Başkanı olarak değil, Lahey Büyükelçiliği Din İşleri Müşaviri olarak yaptı. (Aslında bu ifade çok iyi anlaşılmadı. Zira Türkmen Müşavir sözcüğünü tercüme edemedi)
Sorular üzerine çok sıkışan Türkmen, Yusuf Acar’ın yaptığının doğru olmadığını hatta casusluk sayılacağını ifade etti.
Hoorn’daki bir cami imamının, aşırı bir şekilde şeriat fetvası verdiğini, Harderwijk’te iki imamın ‘Gülencileri ihbar edin’ dediklerini hatırlatan komisyon üyelerine, ‘Bunlar bireysel hatalardı. Hoorn’daki cami imamı derhal geri gönderildi. Zira fetvalar Diyanet tarafından yazılıyor’ yanıtını verdi.
SORULAR ÖNCEDEN VERİLDİ
İşin ilginç tarafı nedir biliyor musunuz?
Parlamento Araştırma Komisyonu, dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğimiz bir sistem uyguladı.İfadesini alacağı kişilere soruları önceden bildirdi. Aldığım habere göre, Murat Türkmen’e, özellikle Ermeni mitingi ve Gülenciler konusundaki sorular önceden verildi. Buna rağmen dersine iyi çalışamayan Türkmen, canlı yayınlanan oturum sırasındaki bocalamalarıyla Türkleri çileden çıkarttı.
**********************************************************************
SIKILMAYACAKLAR İÇİN YUSUF ACAR OLAYI
HOLLANDA SINIR DIŞI ETMEDEN ÖNCE, TÜRKİYE UYANIKLIK YAPTI VE ANKARA’YA ÇAĞIRDI.
Hollanda parlamentosunda gündemde tartışılırken, Din İşleri Ataşemiz Yusuf Acar’ın pazartesi akşam Ankara’ya uçtuğu öğrenildi.
Türk İslam Federasyonu kurucusu ve eski başkanı İbrahim Görmez, ”Hollanda’da öksüz kaldık” dedi
Fırtınayı De Telegraaf gazetesi başlatmıştı.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Hollanda’da Türkiye ve Türkler aleyhine yaptığı yayınları ile başımıza bela olan De Telegraaf Gazetesi, birnci sayfada yayınladığı ve iç sayfalarda sürdürdüğü haberlerinde, Diyanet teşkilatının tamamına dinamit koyarcasına asılsız iddialarda bulundu.
Haberlerde, Lahey Büyükelçiliğimiz nezdinde Din İşleri Müşavirliğini yürütmekte olan ve aynı zamanda Hollanda’da Diyanet Vakfı Başkanı olan Yusuf Acar’ın, uluslararası casusluk nedeniyle köşeye sıkıştırıldığı iddia ediliyor.
Gazetenin iddialarında, Diyanet Vakfı Başkanı’nın, Ankara adına, Hollanda’daki Gülen hareketi hakkında istihbari faaliyette bulunduğu belirtiliyor.
Haberde Gülen cemaati mensuplarının Türkiye’de terörist olarak takibata uğradıklarına da yer verilmiş.
Aynı haberde, Türkiye’deki fişleme listesinde, Hollanda’daki Gülen Cemaati mensuplarından çok sayıda kişinin yer aldığına dikkat çekiliyor.
Hıristiyan Demokrat Partisi CDA’nın, Türkler tarafından, Gülencilerin Hollanda’daki Kalesi olarak nitelendirilmesi sonrasında, CDA Grup Başkanı Buma, Büyükelçimiz’in Dışişlerine çağrılmasını ve Yusuf Acar’ın da sınır dışı edilmesini istedi.
De Telegraaf gazetesi, “CAMİLERİN ŞEMSİYE KURULUŞU BAŞKANI, ANKARA’NIN UZANTISI OLARAK ÇALIŞIYOR” ve ‘BÜYÜKELÇİLİK ATEŞ ALTINDA’ başlıkları ile yayınladığı haberlerde şöyle denildi:
(Deventer eski Başkonsolosumuz Orhan Ertuğruloğlu’nun çevirisi ile.)
Türkiye Büyükelçiliği çalışanının istihbari faaliyette bulunması Hollanda ile Türkiye arasında yeni bir diplomatik krizle sonuçlandı. Hıristiyan Demokrat Parti CDA, Gülenciler’in Kalesi imiş. Partinin Meclis Grup Başkanı Buma son derecede tepkili: ‘Bu iddia şaşırtıcı ve kabul edilemez.’
Diyanet ve Türkiye Büyükelçiliği casusluk suçlamasını sert bir dille tekzip etmişti. “Ankarayı hedef alan ihbar raporları kesinlikle yanlıştır” denilmişti.
Fakat bugün artık inkarın anlamı kalmadı. Hollanda’daki Gülen hareketi sempatizanlarının adlarını Ankara’ya sızdıranın, Diyanet Vakfı Başkanı’ndan başkası olmadığı ortaya çıktı.
De Telegraaf gazetesinin araştırmasından bu ayan beyan belli oldu. Sorumuza cevaben Hollanda’da görevli olduğu Türkiye Büyükelçiliği Makamında Yusuf Acar, bunu kendi ağzından ikrar ediyor. Vakıf Sözcüsü Ayhan Tonca, “Şahıs Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı olduğundan, yönetimle arasında “ciddi bir sorun var” diyor. Tabii Türkiye Büyükelçiliği de zor durumda kalıyor. Bir diplomatik kaynak Acar’ın “Faaliyetlerini büyükelçinin bilgisi dışında sürdürdüğüne”işaret ediyor.
Buma, iftiraya tepkili
Buna rağmen CDA lideri Sybrand Buma çok tepkili. Partisi, raporda Gülen Hareketi’nin Kalesi olarak itham ediliyor.
“Sözkonusu iftiralar gülünç ve gerçek dışı. Ankara’nın propaganda konusunda ne kadar aşırı gittiğini gösteriyor. Türkiye hükümetinin, Hollanda’nın iç işlerine karıştığının yeni bir kanıtı. Bu müdahale şaşırtıcı ve kabul edilemez. Kabine, büyükelçinin dikkatini çekmeli” diyor Buma.
Bununla birlikte, listede sadece CDA’nın adı geçmiyor. Acar, Türkiye’de terör örgütü olarak nitelendirilen İslami ruhani Fethullah Gülen’in denetimindeki birçok şirketi,yardım kuruluşlarını, okulları ve diğer örgütleri de tadat etmiş.
Diyanet, Hollanda dışında da tartışma konusu. Türkiye’deki Cumhuriyet Gazetesi’nde ve Alman Die Welt’de yer alan haberler vesilesiyle diyanete bağlı 38 ülkedeki camilerde görevli imamların “casus” oldukları açığa vurulmuştu.
Temmuz ayındaki başarısız darbeden sonra kurulan Parlamento Araştırma Komisyonu’na sunulan elli kadar rapor, fotoğrafları, isimleri ve örgüt yapılarını içeriyordu.
(Bu raporların Diyanet Müşaviri tarafından mı, yoksa Cumhuriyet ve Die Welt gazetesinde yer alan haberlerden hareketle mi hazırlandığı Telegraaf’ın inceleme yazısında açıkça belirtilmiyor)
Ankara, Fethullah Gülen’i habis bir zeka olarak görüyor ve taraftarı olduğundan şüphelendiği kişilere karşı ülkesinde cadı avı başlatmış durumda. Darbeden sonra 125.000 kişi ya işten atıldı veya hapsedildi. Bunların arasında askerler, hakimler, gazeteciler ve bilim adamları var.
Başarısız darbenin Hollanda’da da etkileri oldu. Geçen yaz yüzlerce Erdoğan taraftarı sokaklara döküldü. Hollanda’daki Gülen taraftarları tehdit edildi. Boykot edilecek şirketlerin listeleri dağıtıldı. Hollanda parlamentosu burada “Ankara’nın uzun kolu” olduğundan şüpheleniyor.
Sefaret çalışanı ve Diyanet Vakfı Başkanı Yusuf Acar’ın raporu, bu yangını körüklüyor. Ancak, Acar işin içinde “casusluk” olduğu iddiasına şaşkınlıkla bakıyor. ”Listeyi internetteki verilere göre yaptım Türkiye’den Hollanda’daki camilerde görevlendirilmek üzere gönderilen 145 imam da istihbari faaliyette bulunmuyor” diyor.
Acar “Bu konuda İmamlar’a herhangi bir çağrı yapılmadı” diye ekliyor.
Türkiye Büyükelçiliği’nden bu konuda bir açıklama yapılmadı Gülen hareketi sözcüsü ise, duruma çok şaşırmış: “Fişleme listesi haberleri doğruysa bu çok yanlış ve kabul edilmez” diyor”.
De Telegraaf’ın yayınları ertesi günlerde de devam ederken, konu Hollanda parlamentosunda ele alındı. Konu bugün (çarşamba) mecşiste tartışılırken, Yusuf Acar’ın geçtüğimiz pazartesi akşamı Türkiye’ye uçtuğu öğrenildi.
Hollanda sınır dışı etmeden önce, daha uyanık davranan Türkiye, Yusuf Acar’ı Ankara’ya çağırdı. Böylece de Lahey parlamentosundaki tartışmanın ateşi düşmüş oldu.
Diyanet görevlisi Yusuf Acar’ın Ankara’ya geri çağrılması, 145 caminin yöneticileri ve müdavimleri arasında üzüntü yarattı.
Konuyla ilgili olarak görüşlerini belirten, Türk İslam Dernekleri Federasyonu’nun kurucusu ve eski Başkanı İbrahim Görmez, ”Nedir bu başımıza gelenler. Hollanda’da tamamen öksüz kaldık. Aylardır Büyükelçimiz yok. Aylardır Din İşleri Müşavirimiz yok. Büyükelçimizin yerine maslahatgüzar, Din İşleri Müşavirimizin yerine Din Ataşesi bakıyor. Burada derdimizi anlatacağımız kimse kalmadı. Bizi dinleyecek olan Ankara’ya da ulaşmak zor.
Dilerim, Ankara bizim buradaki zorluklarımızı çabuk anlar ve sorunlarımıza bir çözüm getirir.” dedi.
Yusuf Acar’ın veda mesajı
Hollanda’dan Türkiye’ye geri çağrılan Din İşleri Ataşemiz Yusuf Acar, hafta içinde çarşamba akşamı, Amsterdam Tartışmaları toplantısında yurttaşlarımız ile biraraya gelmiş ve ‘Avrupa’da Müslümanlık’ konusunu işlemişti. O toplantıda ben de vardım.
Endülüs’ten başlayan Avrupa’daki Müslümanlığı, geldiğimiz bugünlere kadar detaylı bir şekilde anlatan Acar, ne yazık ki bu anlatımı haber olarak yayınlanmadan önce, Hollanda’dan ayrılmak mecburiyetinde kaldı.
Bu duruma çok üzülen Acar, Ankara’dan alttaki mesajı gönderdi.
Muhterem Dava Arkadaşlarım, Aziz dostlarım,
Hollanda’daki görevim sona ermiş ve Türkiye’ye dönmüş bulunmaktayım. Siz aziz dostlarımdan haklarınızı helal etmenizi ve size göre bir kusurum olmuşsa affetmenizi istirham ediyorum. Ben her bir arkadaşıma, varsa şayet bütün haklarımı helal ediyorum. Allah var, keder ve gam yok.
Avrupalı Müslüman kardeşlerimin misyonunun “Hâl ve kâl ile İslam’ın kardeşlik ve paylaşım ruhunu Batıya taşımak” olduğunu ve bu görevin fevkalade onurlu ama bir o kadar da sorumluluk gerektirdiğini anlatmaya çalıştım her fırsatta. Bugün Avrupalı Müslümanlar, “ya baban ya annen” tercihine zorlanmak isteniyor. Anavatanınız Türkiye’den de, babavatanınız Hollanda’dan da asla vazgeçmeyin. Medine’ye göç eden ve Medine’de yaşamaktan şikayet eden Mekkeli göçmenlere Hz. Hz. Peygamber’in tavsiyesi şu olmuştu: “Ya Rabbi, Ana vatanımız Mekke’yi bize sevdirdiğin gibi Medine’yi de sevdir, hatta anavatanımızdan daha fazla sevdir! Bu toprakları bize sıhhatli ve bereketli eyle!”
Bütün Hollandalı Müslüman kardeşlerime hep bunu salık verdim: Sevin Hollanda’yı lütfen! Severseniz daha fazla faydanız dokunur Hollanda’ya! Zira sizin geleceğiniz Hollanda’dadır. Bütün konuşmalarımda, “Döneceğiz döneceğiz dediniz ama dönemediniz, dönemezsiniz ve inşallah da dönemezsiniz” diye dua ettiğim malumlarınızdır. Bu duayı, imanınız ve ahiretiniz için yaptım hep. Çünkü yegane rehberimiz Hz. Muhammed (sav) göçmen olarak yaşadı Medine’de ve dönmedi ana vatanı Mekke’ye, 120.000 sahabeden 80.000’nin kabri gurbet ellerdedir, Anadolu erenleri Yunus’undan Mevlana’sına varıncaya kadar hepsi anavatanları dışında vefat etmişlerdir. Dostlarım, Avrupa’nın size ihtiyacı var ve siz orada değerlisiniz! Komşuluk ilişkilerinden iş ahlakına varıncaya kadar Hz. Peygamberin kardeşlik anlayışını o topraklarda yeşertmek gerek! Müslümanların, sorun çıkartan değil, sorun çözen; etrafını rahatsız eden değil, topluma huzur veren; içinde yaşadığı ülkeye yük olan değil, değer katan “güzel insanlar” topluluğu olduğunu göstermek gerek! Buna hepimizin ihtiyacı vardır.
Hayatta en önemli görevimiz, Dinimize zarar verecek ve Aziz Milletimizin boynunu eğdirecek bir eylem-söylemde bulunmadan bu hayatı tamamlamaktır.
Bilge Kral İzzetbegoviç’in ifadesiyle “rahatsız etmek” görevimizi yerine getirdik demekki hamdolsun. Hedef adam olmak, silik adam olmaktan evladır.
Sakın Kader deme,
Kaderin üstünde bir kader vardır!
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…
İlhan Karaçay yazıyor