“İnsan Hakları” ve “Türkiye’de Kadın olmak?”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kızların para ile satıldığı bir geçmişimiz var.
Bugün bu adet hâlâ daha sürmektedir.
Başlık parasının anlamı; kıza biçilen değerdir.
Ahırda inek yetiştirip satma ile bunun bir farkı var mı?
Kısacası; kadını mal olarak gören bir yaşam biçimi.
Yaşamımda kızını para ile satan çok insan gördüm.
Bu konuda çok film de izlemişsinizdir. Bu adet hâlâ bazı yerlerde devam etmektedir. Şimdi gel böyle bir topluma insan haklarını, kadın haklarını, demokrasiyi anlat. Anlatsan da zaten anlayamazlar. Onlar sadece maddiyata kilitlenmiş, küçük menfaatler peşindedirler. Sorsan hepsi en dindar, muhafazakar kesimdendir. Namus konusunda çok hassastırlar. Ama bunu sadece kadının bacak arasında görürler.
Bu adet Türk toplumuna Araplardan bulaşmıştır.
Dinde de bedel olayı vardır. Bir çok hadis ve ayette Mehr geçmektedir. Evlenirken erkek kızın toplumdaki konumuna göre bir bedel ödemek zorundadır. Bunun alt ve üst sınırı yoktur. Kadının para ile satıldığı bir toplumda insan hakları veya kadın hakları kavramı ne kadar gelişebilir?
Hele de bu yoksul ülkede, olanaksız. Kitap, gazete, dergi okuma oranı çok az olan ülkemizde bugün için “insan hakları” denince aval aval bakan milyonlarca insan vardır.
Son yıllarda özellikle medya kullanılarak, halkımız daha da cahilleştirilmiştir!.
Dünyanın en geri kalmış ülkeleri bizi bu konuda sollamıştır. Medya sadece siyasi konularda belli çevrelerin hizmetindedir. Eğitim, öğretim, kültür alanlarında yayın yapan kurum yoktur.
İnsan hakları denince akla “laiklik” gelir. Laiklik yoksa; özgürlük, adalet, sanat, bilim, teknolojik gelişme de yoktur. İçinde bulunduğumuz bu çağ dışı yapının temellerini geçmişimizde görebiliriz.
Çok az gelişebildik.
Türk toplumunun en büyük sorunu kimliktir.
Bize nereye aittiz?
Bu sorunun yanıtını bulmak hiç kolay değil.
Sokağa çıkın ve insanları bir gözlemleyin.
Kıyafetlerle bakınca, bunlar Türk mü, Arap mı, Afgan, mı, Avrupalı mı diye merak edersiniz. Afgan, Arap gibi giyinenler ülkede çoğunluktadır.
Sayı gün geçtikçe de artmaktadır.
Sarıklılar, şalvarlılar, kara çarşaflılar her yerde boy göstermektedir.
50 Yıl önce yaşayan biri geri gelip bunları görse; burası Türkiye demez.
Bir de Ortadoğu dan gelen göçmenler ve Arap Turistler ülkenin görüntüsünü 200 yıl geriye götürmüştür.
Atatürk bu cahil toplumu gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için hayatını ortaya koydu. Ama buna ömrü yetmedi. Ata’mızı çok az insan anlayabildi.
Bugün “Atatürkçüyüm” diyen biri bile onun hakkında doğru dürüst kitap okumamıştır.
O bizim için büyük bir şanstı.
Fakat ondan sonra gelenler onun temelini attığı modern Türkiye planını yok etti.
Ve sonunda Atatürk yenildi.
Ona karşı olanlar bugün için galip gelmiş gibi görülebilir.
Ama nehirleri geriye döndürmek imkansızdır.
Geç de olsa bu topraklarda bir gün gerçek özgürlük ve insan hakları mutlaka uygulanacaktır.
Erdal Bıçakcı yazıyor
KARİKATÜRLER:Yasin Halaç

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“İnsan Hakları” ve “Türkiye’de Kadın olmak?”