Filistin’de yaşananların özeti şu:
İsrail, Amerika’nın da desteği ile Filistin topraklarında işgal ettiği yerlerde yerleşim birimleri kuruyor. Bunun anlamı, İsrail’in Filistin’i bölmeye yönelik çalışmalarına ağırlık vermesi demektir.
İsrail’in Filistin topraklarında aralıksız sürdürdüğü yasa dışı yerleşim birimi faaliyetleri, iki devletli çözüm önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor. Uzmanlar, Batı Şeri’nın bölünmesinin Bağımsız Filistin Devleti’nin önündeki en büyük engel olarak değerlendiriyor.
Gelişmelere kısaca göz atacak olursak, Batı Şeria’da yaşananların iç yüzünü ve İsrail’in yayılmacı politikalarını daha iyi analiz etmiş oluruz.
İsrail Savunma Bakanlığına bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktiviteleri Koordinasyon Birimi (COGAT) bünyesindeki Yüksek Planlama Kurulu, son günlerde işgal altındaki Batı Şeria’da 2 bin 300 yeni konut inşasını daha onayladı. Yahudi yerleşim birimlerini genişletme çalışmalarının bir gün dahi durmadığına dikkati çeken Filistinliler, bu durumun 1967 sınırlarında bir Filistin devletinin kurulması önündeki en büyük tehditlerden biri olduğunu ve Batı Şeria’yı parçalanmaya ittiğini belirtiyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Aralık 2016’da aldığı 2334 sayılı kararla, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmasını talep etmişti. Ancak, İsrail BM kararlarını da dinlemiyor ve bölgede adeta terör estirmeye devam ediyor.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Barış Şimdi Hareketi de Tel Aviv yönetiminin son kararına tepki gösterdiği raporunda, “Yerleşim planlarının onaylanması, barış olasılığını ve iki devletli çözümü engellemeyi, Batı Şeria’nın bir kısmını veya tamamını İsrail’e ilhak etmeyi amaçlayan feci hükümet politikasının bir parçasıdır” ifadelerini kullanarak yapılanların hak olduğu iddiasında bulunuyor.
İsrail, yasa dışı yerleşim birimlerini genişletme çalışmalarında en büyük desteği ABD’den alıyor. Donald Trump 2017’de Başkanlık görevine başlayıncaya kadar ABD, Yahudi yerleşim birimlerini İsrail-Filistin meselesinde siyasi çözümün yolunu tıkayan bir engel olarak kabul ediyordu. Ancak Trump’la birlikte Washington yönetimi, bu tutumundan uzaklaşıp Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerine göz yummaya başladı. Bu tutumun da İsrail’in daha rahat hareket etmesine neden oluyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı da Nisan 2018’de Doğu Kudüs ve Batı Şeria için ‘işgal altındaki topraklar’ ifadesini kullanmayı bıraktı. ABD’nin desteğiyle cesaretini artıran İsrail hükümeti ne olursa olsun yerleşim birimlerini boşaltmayacaklarını açıkladı ve daha da ileri giderek Batı Şeria’nın yüzde 60’ını İsrail’e ilhak etme tehdidinde bulundu.
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda yer alan tüm Yahudi yerleşim birimleri ‘yasa dışı’ kabul ediliyor. Uluslararası hukuku önemsemeyen İsrail ise bazı Yahudi yerleşim yerlerini yasal, bazılarını ruhsatsız sayıyor.
Assaf, Filistinlilerin Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) İsrail’in ihlallerine karşı derhal soruşturma başlatması çağrısı yaptıklarını, Filistinli yetkililerin de yerleşim yeri konusuna karşı UCM başsavcısına kapsamlı bir dosya sunduğunu hatırlattı.
Filistinliler, İsrail’in işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşim birimlerini her geçen gün genişleterek bunları meşrulaştırmaya çalıştığını söylüyor. Batı Şeria’nın kuzeyindeki Selfit kenti Belediye Başkanı Abdulkerim Zubeydi, Selfit’teki Ariel Yahudi yerleşim biriminde inşaat çalışmalarının kesintisiz devam ettiğini belirtti. Zubeydi, “Ariel Yahudi yerleşim yeri, yüz ölçümü bakımından Selfit kentinden daha büyük bir şehir haline geldi. Bu genişleme, Filistin topraklarından alınarak yapılıyor. İnşa edilen her bir konutun karşılığında Filistinliler topraklarının bir parçasını kaybediyor” dedi.
Filistin resmi verilerine göre, işgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te 150 Yahudi yerleşim birimi ve İsrail tarafından da illegal kabul edilen 116 küçük yerleşimde 653 bin 621 Yahudi yerleşimci yaşıyor. Yerleşim yerlerinin yüzde 47’si Kudüs çevresinde bulunuyor.
Yahudi yerleşim birimleri Batı Şeria topraklarının yüzde 10’unu işgal ediyor. Bunun yanı sıra İsrail, Batı Şeria topraklarının yüzde 18’ini askeri gerekçelerle işgal ederken, yüzde 12’sini Ayrım Duvarı’yla bölüyor.
Arapların kendi aralarındaki anlaşmazlıkları, Amerika’nın peşinden koşmaları da İsrail’in önünü açıyor. Kaldı ki İsrail ile işbirliği yaparak Filistin’i satanlar bile var. Bu anlayışla Arapların birlik ve bütünlük içinde olması ve İsrail’e karşı cepheleşmesi de mümkün görünmüyor.
Yazar: Necdet Buluz