GÜLE GÜLE SANA “EFSANE BAŞKAN…”
Hazan ve hüznün başlangıcı olan
Sonbahar mevsiminin Eylül ayında,
üstelik, Ülke üzerindeki kara bulutların, ikinci dünya Savaşı tam tamları ile çökmeye başladığı, 1937 yılında doğmuştu, Kuvayi Milliyeci Ekşioğlu Murat’ın üçüncü oğlu olarak…
*
Yokluk ve kıtlıkların, ülkeyi kaosa
sürüklediği, o savaş yılları, kendisini
geliştirmesine büyük engel idi..
*
İşte bu zorluklar içerisinde, yakaladığı
“Akıl ve Bilim Işığı” Atatürk yolu ile,
yaşam basamaklarını, ağır ağır
çıkmaya başladığında, çevresinde,
farkındalığı ve önderlik yapısıyla
hep dikkati çekmişti…
*
Askerlik sonrası evliliğini bile,
ailesi ve kendisinin fakir ve gariban
olmasına rağmen, yöredeki eşraf
bir ailenin kızı olan Ali Ağan’nın
torunu Nebahat ile yaparak, mutlu bir
yuva kurma adımını da atıyordu
bu arada…
*
Sıralı, 4 kız çocuğundan sonra, doğan
oğlu Murat ile, muradına eriyordu…
Hayat kavgası, acımasız ve tüm ağır
şartlarıyla devam ederken, halkının
sorunlarına da kulak kabartıyor ve
hiçbir soruna “Olmaz” ya da
“Bana ne” demiyordu…
*
Bu sebeple, siyaset, aynı zamanda
ilgi duyduğu bir alan olmuş, ağabeyinin kurduğu marka değeri, bugün bile her zaman Karasuluların hatıralarını sempatiyle andıkları Şirin Sakarya Otobüs İşletmeleri firmasıyla da, hem Sakarya’da, hem de Karasu’da, çok önemli bir kişilik oluyordu…
*
Halkının tam göbeğinde “Siyaset,”
hizmete yönelik “Ticaret,”
evinde gözüne bakan beş
çocuklu bir “Aile”, haylaz küçük kardeşi ve diğer üç ağabey ile iki kız kardeşinin, tüm angarya işleri gibi, mesuliyetli ve o kadar da ağır yükü, sabah güneşi daha üzerine doğmadan çıktığı evine, gece yarıları dönme fedakarlığı ile, ancak kaldırabiliyor, ekonomik durumunu bu şekilde düzeltiyordu…
*
Ve, çevresinden gelen baskılarla,
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet
Halk Partisi’nde, İlçe Başkanlığına
getiriliyor ve bu görevini on sene
sürdürdükten sonra, dillere destan
olan, Sakarya İl Genel Meclis
Üyeliğini de, on sene sürdürüyordu…
*
Ve, Özallı Anavatan partisinin
en kuvvetli olduğu 1984 yılında,
üstelik Karasu’dan, Anavatanlı
milletvekili olmasına rağmen,
Belediye Başkanlığı seçimlerine
katılıp, müthiş performansı ile
kazanıyor, halkı ile kucaklaşıyordu…
*
Belediye Başkanlığında bulunduğu
5 yılda, halkının gönüllerine
taht kuruyordu…
*
Karasu’nun sahip olduğu, tabii
güzelliklerini öne çıkararak,
Hilton ve Tarabya gibi, İstanbul’un
en önemli otellerinde, düzenlediği
gecelerle, ilçesinin, Ülke çapında
tanımasına giden yolu açıyordu,
görev yaptığı yıllarda…
*
Kendini kaptırdığı “(Deli-Dolu)
Halkçılık” anlayışı, evini ve
çocuklarını ihmal etmeye
kadar götürüyordu kendisini …
*
Ne, akrabalarına, ne de, kendi
çoluk çocuğuna, bir iş imkanı
hazırlamıyor, ekonomik
güvencelerini de, kardeşlerine ve
çevresine yaptığı fedakarlıklar
sebebiyle garanti altına alamıyordu…
*
Hatta sahip olduğu iki otobüsü,
bu yolda heba oluyor ve emekli
maaşıyla baş başa kalıyordu…
*
Büyük sevgi beslediği Ali Ağanın
torunu eşini kaybettiği, 20 seneyi
geçmesine rağmen bir daha evlenmiyordu…
*
Biricik oğlu Murat ve gelini
kendisine el bebek gül bebek
bakıyordu, bel fıtığından evden
çıkamadığı 10 yıl boyunca…
*
Yan, hiçbir geliri olmaması sebebiyle,
son günlerini, maddi sıkıntılar içerisinde geçiriyordu, bir zamanlar, elinin altındaki fırsatlara, “Ben, Kuvayi Milliyeci bir adamın oğluyum, en ufak bir leke, beni ve şerefli ailemi, mahveder” diye düşündüğü için…
*
Son zamanlarda, o kadar zor
durumdaydı ki, içtiği markalı sigarayı
alamayıp, tütün satın alarak, ucuza
getiriyordu sigara masraflarını…
*
Ekonomik zorluklarına, Belediye’de
ağır vasıta şoförü olarak çalışan,
biricik oğlu Murat’ın da, emekliliğine
15 ay kalmasına rağmen, AKAPE
belediyesinin kazandığı seçimler
sonrası işten çıkarılması derdi
binince, kahroldu..!
*
Sıkıntı ile, sigaraya biraz daha dalarak,
günde iki pakete, üstelik tütün içerek,
devam etmesiyle, beyne giden
damara, pıhtı atması sebebiyle girdiği
komada 10 gün direnebildi…
*
Ve, doğum tarihi 26 Eylül 1937 gibi,
ölüm tarihi de, yine, bir hazan mevsimi olan, Sonbahar mevsiminin eylül ayının 28 nci gününde, 83 yaşında bu dünyaya veda ediyordu Halkının “Efsane Başkan”
Belediye işçilerinin ise “Baba”diye
çağırdıkları, benimse sürüdeki
“Kara Koyun” olarak, her zaman
ayrıcalıklı özellikleriyle hayran
olduğum ve yaşamımda idol olarak
gördüğüm sevgili “Amcam…”
” Cennet mekanında rahat uyu, halkının”Baba”sı, benimse, hayranlık duyduğum Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujika gibi, sade ve mütevazi bir hayat yaşamış “Sürüdeki Kara Koyun” olarak gördüğüm, sevgili Amcam, isim babam
SELAHATTİN TATLI…
Muzaffer Tatlı yazyor..