CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:
-“Türkiye artık dünyayla yarışmak zorundadır. Türkiye artık bölgesinin lideri olmak zorundadır. Türkiye dünyayla yarıştığı zaman büyüyen bir Türkiye olacaktır. Güçlü bir Türkiye olacaktır.”
-“Sevgili gençler, düzeni ben değil siz değiştireceksiniz. 5.5 milyon genç ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. Ve gençler dünya siyaset tarihine çok güzel bir armağan bırakacaklar. ‘Biz otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirdik’ diyeceksiniz.”
-“İktidarımızda; kırsalda çalışan bütün gençler ve bütün kadınların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Çiftçi ve esnafın borçlarının faizlerini sileceğiz.”
-“İlk yapacağımız iş, israfı önlemek. Bütün savurganlıkları sıfırlayacak, bitirecek bir kararname çıkaracağız, israf olmayacak.”
-“Aile Destekleri Sigortası çıkaracağız. Hiçbir ayrım yapmayacağız. Her aile sosyal devletin güvencesi altında olacak. Her ailenin asgari bir geliri olacak ve gelir ailede kadının banka hesabına yatacak. Hiçbir kadını, bir erkeğe muhtaç ettirmeyeceğiz.”
-“Gençler şunun da sözünü veriyorum sizlere; mülakat kalkacak, torpili bitireceğim!”
-“Hiçbir anne sabahleyin çocuğunu, evladını okula gönderirken acaba beslenme çantasına ne koyayım diye düşünmeyecek. Her çocuk okulda sağlıklı bir şekilde beslenecek. Bizim evlatlarımız, okulda arkadaşlarıyla beraber karınlarını doyuracaklar. Hiçbir aileye yük olmayacaklar, zengin fakir ayrımı olmayacak, herkes aynı yemeği yiyecek”
-“Türkiye’yi yenilemek için, Türkiye’ye baharı getirmek için yola çıktık. Birleşe birleşe kazanacağız. Birleşe birleşe Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz.”
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Konya’da Ereğli Atatürk Spor Salonu’nda düzenlenen Millet Buluşması’na katıldı.
CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, buluşmada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Teşekkür ederim. Beraber çalışırsak, birlikte çalışırsak, güzel ülkemize huzuru getireceğiz. Emin olun. Bahar geldi, ama baharı her yıl getireceğiz, her yıl her mevsim getireceğiz.
Ereğli’deyiz, kadim bir kasabadayız. Görkemli bir tarihi var buranın. Ereğli Müzesini biliyorum ama gezme şansım olmadı. İnşallah orayı da gezeceğim. Etiler’den kalan çok sayıda tarihi eser var bunu da gayet iyi biliyorum. Ulu Camiinizi biliyorum. Rüstem Paşa Kervansarayı’nı biliyorum. Dolayısıyla bu bölgenin en kadim şehirlerinden, kentlerinden, ilçelerinden birisi Ereğli’deyim ve mutluyum ve sizinle beraberim.
Türkiye’nin ve dünyanın en lezzetli beyaz kirazının da başkentindeyim, bunu da gayet iyi biliyorum.
Buğday üretiminde Türkiye’de birinci sırada bir ilçe, buğday üretiminde birinci sırada. Dolama mantarını ve onun güvecini de gayet iyi anlattılar arkadaşlar bana. Dolayısıyla Ereğli’de olmak, sizlerle beraber olmak, sizlerle birlikte Türkiye’nin sorunlarını en azından konuşmak ve sizlere aktarmak benim de görevlerimden birisidir.
Değerli dostlarım, Konya’nın kadim bir ilçesi, Konya da tarihi bir kentimiz Mevlana’nın bulunduğu. Mevlana’yı ve onun felsefesini öğrenmek ve halka anlatmak ve adaleti sadece kendi ülkemize değil, Mevlana’nın felsefesi içinde dünyaya anlatmak hepimizin görevidir. Yüce Mevlana şöyle söyler: “Adalet bir kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur ama bütün kâinat onun etrafında döner.” Benim size sözüm var, bu ülkeye adaleti getireceğim.
Adalet sadece mahkeme salonlarında tecelli etmez. Mademki kâinat adalet üzerine inşa edildi, adaleti hayatımızın her yerinde ve her alanında gerçekleştirmek zorundayız.
Konya, Hollanda’dan büyük bir il, toprak olarak Hollanda’dan büyük bir il. Bakıyoruz, Konya eğer Hollanda’dan büyükse tarım üretiminde çok daha iyi bir yerde olması lazım Türkiye’nin.
Gerçek böyle mi bakalım. 2021 yılında Birleşmiş Milletler verilerine göre Hollanda’nın 114 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı var. Konya’dan küçük Hollanda’nın 114 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı var. Nereye? Bütün dünyaya.
Gelelim Konya’ya değil, gelelim Türkiye’ye. Koskoca Türkiye, 24 milyar liralık tarım ürünü ihraç ediyor. Sadece 24 milyar lira. Konya bakıldığında tarımda bir numara ama buranın da ciddi sorunları var. Geleceğim o sorunlara. Sorunların nasıl çözülmesi gerektiğine de değineceğim. Neden Türkiye diyorum? Çünkü Türkiye’nin de sorunları çok büyük. Tarımın da sorunları çok büyük. Eğer Konya’dan küçük bir Hollanda, 114 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyorsa ve Türkiye, devasa bir ülke, sadece 24 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyorsa hepimiz şapkamızı koyup düşünmek zorundayız. Neden bu hale geldik ve neden biz daha iyi bir pozisyonda değiliz? Ben ne söyledim? Daha önce gittiğim değişik toplantılarda, İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde şunu söyledim: “Türkiye artık dünyayla yarışmak zorundadır. Türkiye artık bölgesinin lideri olmak zorundadır. Türkiye dünyayla yarıştığı zaman büyüyen bir Türkiye olacaktır. Güçlü bir Türkiye olacaktır.” Bunu düşünüyoruz.
Sevgili gençler, sizi biliyorum, heyecanınızı da biliyorum. Hiç endişe etmeyin, dünyanın neresine gitmişse bir gencimiz, güler yüzle kendi ülkesine dönecek. Bundan endişe etmeyin. Sizin özgürlük alanınızı genişleteceğim, hiç endişe etmeyin. Attığınız bir Tweet dolayısıyla babanız ve anneniz asla kuşku duymayacak çünkü bilecek ki, artık bu ülkede demokrasi var. Güvenlik görevlisi sabahın 5’inde, 6’sında gelip kapınıza dayanmayacak, bilecek ki artık bu ülkede özgürlük var.
İzin verirseniz tekrar bir Konya’ya gelelim. Bakın değerli arkadaşlarım, 18 milyon 700 bin dekar tarım arazisi var sadece Konya’da. 2004 ile 2022 yılları arasında 7.5 milyon dekar tarım alanı sistemin dışına çıktı. Yani köylü ekmiyor, ekemiyor. Çünkü zarar ediyor. Eksem ne olacak diyor, zarar edeceğim diyor. Ve sulama da yeteri kadar olmadı. Malum meşhur bir baraj var, KOP Projesi var, KOP Projesi dolayısıyla bir türlü Konya Ovası’na 20 yıldır su gelmiyor doğru dürüst. O suyu getireceğim, o çiftçiyi mutlu edeceğim.
Endişelenmeyin iktidara beraber geleceğiz. Sevgili gençler, düzeni ben değil, düzeni siz değiştireceksiniz. İktidara ben değil, iktidara siz getireceksiniz. Ve dolayısıyla bu ülkenin gençleri, 5.5 milyon genç ilk kez sandığa gidecek ve oy kullanacak. Ve gençler dünya siyaset tarihine çok güzel bir armağan bırakacaklar. “Biz otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştirdik” diyeceksiniz. Dünya siyaset tarihine çok güzel bir armağan bırakacaksınız.
Ayrıca şunu da ifade edeyim; kırsalda çalışan bütün gençler ve bütün kadınlar, iktidarımızda göreceksiniz, onların sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Yeter ki çalışsınlar, yeter ki üretsinler. Kadının sosyal güvenliği olacak, gençlerin sosyal güvenliği olacak.
Ve yine bütün çiftçi kardeşlerime, bütün üreticilere seslenmek isterim. Sizin bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredilerinizin faizlerini tamamen sileceğiz. Sadece anaparanızı taksitlerle alacağız. Siz üreteceksiniz siz. Siz kazanacaksınız. Dışarıdan buğday, dışarıdan arpa, dışarıdan fasulye, dışarıdan canlı hayvan, dışarıdan et, dışarıdan mercimek… Bunların tamamını bitireceğiz. Herkes üretecek ve herkes kazanacak.
Gençler doğal olarak sorgularlar. Diyeceksiniz ki, bunun formülü ne? Nasıl olacak da herkes üretecek, herkes kazanacak? Havza bazlı planlama yapacağız. Örneğin Erzurum… Doğu, Güneydoğu’nun merkezi olacak, etrafındaki iller hep birlikte havza bazlı planlamaya dâhil edilecek. Kim neyi üretecek belli olacak. Bir yıl sonra kaçtan satacak, o da belli olacak. Formül: maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat. Bir daha söylüyorum; maliyet belli. Bir dönüm sulu arazi, susuz arazi. Ziraat odası başkanına, ziraat mühendisine, “bunun maliyeti nedir, gübresi, işçiliği vs. suyu nedir, maliyeti çıkar…” Üstüne makul bir kar koyarsınız, eşittir taban fiyat. Bu ne demektir? Şu demek… Ürettin mi? Ürettin. Maliyet belli mi? Belli. Kar belli mi? Belli. 100 liraya ürettin, 20 lira kar verdik; 120 lira. Devlet diyecek ki, “120 liranın üstünde satıyorsan istediğin yere sat ama 120’nin altına düştüğü zaman devlet olarak ben alacağım.” Hiçbir üretici zarar etmeyecek, formülümüz bu.
Çiftçilere; kırmızı mazot vereceğiz. Yani KDV’si olmayacak, ÖTV’si olmayacak. Şimdi yata veriyorsun; yata biniyor adaları geziyor, denizleri geziyor, keyfi yerinde, ÖTV’siz ve KDV’siz mazotu veriyorsun. Çiftçi traktörle sabahın köründe nereye gidecek? Tarlasına gidecek. Herhalde tatile gitmeyecek. O üretiyor, o çalışıyor, o alın teri döküyor, o bizim karnımızın doyması için çaba harcıyor. Ona diyeceğiz ki, “Kardeşim yata hangi fiyattan veriyorsan çiftçiye de aynı fiyattan vereceksin, ÖTV’siz ve KDV’siz vereceksin.”
Ayrıca hiçbir çiftçinin, hiçbir üreticinin traktörüydü, pulluğuydu, hayvanıydı asla haczedilmeyecek. Ayrıca bakınız, çok sayıda ziraat mühendisimiz, çok sayıda veterinerimiz üniversitelerden mezun ve işsizler. Kırsalda köy okullarını açtıktan sonra ve oralara öğretmen atandıktan sonra; ne dedik, bu yıl içerisinde Allah nasip eder 15 Mayıs’ta iktidarız. 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. Köyde köyün imamı olacak, öğretmeni olacak, hayvancılık yapılıyorsa veterineri olacak, tarım ürünleri üretiliyorsa ziraat mühendisi, ziraat teknisyeni olacak. Hayvanlarınıza bakacak, aşılarınızı yapacak, toprak analizlerinizi yapacak, ücretini devlet ödeyecek. Çünkü sosyal devlet halkına hizmet götüren devlettir. Halkına hizmet götürecek. Bu ne demek? Bu beşli çetelere hizmet değil, vatandaşa hizmet demek. Size hizmet edeceğiz.
Esnaf kardeşlerim… Esnaf kardeşlerim de orta direği temsil ederler. Ahi Evran geleneğinden gelirler. Komşusu siftah yapmazsa yanındaki esnaf onun da siftah yapmasını ister. Güçlü bir tarihsel birliktelikleri var, dayanışma kültürü var. Esnafın, orta direğin güçlendirilmesi lazım. Esnaf zor durumda, sattığı ürünün yerine yenisini alamıyor. Ne yapacağız? Söz verdik, 6 lider söz verdik, ilk yapacağımız iş bir Esnaf Bakanlığı kurmak olacak. Esnafın bakanı olacak, esnaf sahipsiz olmayacak.
Sicil affı çıkaracağız. Esnafın sicil affını çıkaracağız, o konuda hiç kimse endişe etmesin. Pandemi döneminde esnaf zor durumda kaldı. Kredi verdiler, faizlerini istiyorlar. Faizlerini sileceğiz esnafın da. Ne faizi? Doğru dürüst alışveriş yapamıyor, doğru dürüst ticaret yapamıyor. Pandemi döneminde uzun süre dükkânlar kapalı kaldı, o dönemde verilen kredilerin faizlerini sileceğiz. Esnafın Bağ-Kur primi var, vergi borçları var; onların da faizlerini sileceğiz, esnaftan makul anaparalarını alacağız. İşyerleri için stopaj var. İşyerleri için kiralıyorlar, stopaj ödeniyor, o stopajı da sıfırlayacağız, yok öyle bir şey.
Şimdi diyeceksiniz ki, ya güzel de iktidar olunca en hızlı neleri yapacaksınız? Söz verdik, 6 lider söz verdik, beraber bir araya geldik, Ortak Mutabakat Metni çıkardık. İsraf haramdır diye biliyorum, israf haramdır diye biliyoruz. ‘İsraf haramdır’ diye inancımızda var, ‘israf haramdır’ diye kültürümüzde var. İlk yapacağımız iş, israfı önlemek. Bir numaralı kararname; bütün savurganlıkları sıfırlayacak, bitirecek bir kararname çıkaracağız, israf olmayacak.
İkinci iş; Parlamento’dan süratle bir yasa çıkaracağız. Aile bizim kültürümüzde önemli. Aile toplumun temel taşıdır. Anne, baba, evlatlar bir arada huzur içinde yaşasınlar isteriz. Hiçbir aile kendisini sahipsiz hissetmesin. Her aile sosyal devletin koruması altında olsun. Aile Destekleri Sigortası çıkaracağız. Bunun yasasını çıkaracağız. 1971 yılından bu yana çıkması gereken bu kanun çıkmadı. Size yardım yapılıyor, yardımlar veriliyor oyunuzu bize verin diye. Oy vermiyorsa yardım yok diyorlar. Bizim kitabımızda bu yok. Hiçbir ayrım yapmayacağız. Kadın- erkek, başı açık- başı kapalı, engelli… Başka türlü hiçbir ayrım yapmadan her aile sosyal devletin güvencesi altında olacak. Her ailenin asgari bir geliri olacak ve gelir ailede kadının banka hesabına yatacak. Hiçbir kadını, bir erkeğe muhtaç ettirmeyeceğiz. Böylece aile güçlü olacak. Eğer Aile Destekleri Sigortasından yararlanıyorsa çocuklarının bütün eğitim masraflarını sosyal devlet karşılayacak.
Bunları anlatırken acaba kaynak var mı, acaba para var mı diye düşünmeyin. Bu kardeşiniz 27,5 yılını devlette para nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, harcamalar nasıl olur, tasarruflar nasıl yapılır… 27,5 yılını buna verdim.
İsrafı engelleyin Türkiye zengin bir ülkedir, Türkiye güçlü bir ülkedir. Ama parayı beşli çetelere yedirirseniz size para kalmaz. Alacağım alacağım, o paraları son kuruşuna kadar alacağım, son kuruşuna kadar! Öyle dolar bazlı garanti. Hem diyorlar “biz milletçiyiz…” Ya milliyetçiysen Türk parası var kardeşim. Hayır, bize gelince milliyetçi, onlara gidince başka. İhale alıyorsun dolarla, kar veriyorsun dolarla, garanti veriyorsun dolarla. Amerika’daki enflasyon, Avrupa Birliğindeki enflasyon yansıtılıyor, o da dolarla. Bütün bunların tamamını bu milliyetçi kardeşiniz, Türk lirasına çevirecek. Hiç endişe etmeyin, Türk lirası olacak.
Efendim diyorlar ki, bunu yapıyorsunuz ama evet. E mahkemeler bunu iptal eder, sizin kararınızı iptal eder. Dünyanın adalet dağıtan hiçbir mahkemesi, bir devletin soyulmasına evet dememiştir. Türkiye soyuluyor, evet demeyecektir o mahkeme.
Sevgili gençler, hiç endişe etmeyin hakkı, hukuku ve adaleti mutlaka sağlayacağız hiç endişe etmeyin. Her alanda, her yerde hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağım. Hiçbir anne sabahleyin çocuğunu, evladını okula gönderirken acaba beslenme çantasına ne koyayım diye düşünmeyecek. Her çocuk okulda sağlıklı bir şekilde beslenecek. Bizim evlatlarımız, bizim geleceğimiz, bizim çocuklarımız okulda arkadaşlarıyla beraber karınlarını doyuracaklar. Hiçbir aileye yük olmayacaklar, zengin fakir ayrımı olmayacak, herkes aynı yemeği yiyecek, herkes çantadan beslenecek. Artık devri iktidarımızda, bizim zamanımızda göreceksiniz; 2 kilo et 1 gram altın etmeyecek. Bunu herkesin bilmesini isterim. Herkesin karnı doyacak.
Ayrıca gençler, şunun da sözünü veriyorum sizlere. Kamuda sınav açıldı, KPSS… Bir sefer mülakat kalkacak, torpili bitireceğim torpili! Kul hakkı yemek, bizim inancımızda en ağır cezadır kul hakkı yemek. Üniversiteyi kazanmış, matematikte Türkiye yedincisi olmuş, sözlüye alıyorsunuz onu eliyorsunuz, en diplerden birisini getirip onun yerine atıyorsunuz. Bunu bitireceğiz. Kul hakkını yedirmeyeceğiz. Herkesin hakkını teslim edeceğiz.
Başka bir şey daha. Kirliliği siyasette de bitireceğiz. Altı lider karar verdik. Dedik ki, Ortak Mutabakat Metni’nde ifade ettik, siyasi ahlak kanunu çıkaracağız. Artık parlamentoda iş takibi yapan, torpil yapan, rüşvet alan, ayda 10 bin dolar rüşvet alanlar da vardı ya rüşvet alan… Bunları tarihin çöp sepetine atacağız, bitireceğiz.
Bunlar olduğunda şunu göreceksiniz. Türkiye, Akdeniz’in en güçlü ve en iyi üreten ülkesi olacak. Katma değeri yüksek ürün üreten bir Türkiye. Üniversiteleri bilgi üreten bir Türkiye. Sokaklarında, caddelerinde rahat gezen, birbirini selamlayan, insanları güler yüzle gezen bir Türkiye. Hepimizin temel hedefi, hepimizin temel amacı bu olacak.
Ve bir şey daha… 2 bin 400 yıl önce söylenmiş, “Devleti yönetenler, yönetirken zenginleşirlerse artık halkı düşünmezler kendi mal varlıklarını düşünürler.” Allah nasip eder göreceksiniz, mal varlığımı siyasete girdiğim gün açıkladım, kendi internet siteme koydum, Cumhurbaşkanlığı adaylığım kesinleştiğinde malvarlığımı bütün Türkiye’ye göstereceğim, herkes görecek.
Temiz bir siyaseti getireceğiz. Güzel bir siyaset anlayışı olacak. Vatandaşla siyasetçi arasında güven köprüsünü yeniden inşa edeceğiz. Halka doğruları söyleyen, halktan yana olan yeni bir anlayışı getireceğiz.
Güzel… O zaman 5,5 milyon gençten söz istiyorum. Evet iktidar, evet halkın iktidarı, milletin iktidarı.
Teşekkür ederim. Görmek isteyenler için her zaman çiçekler vardır. Her zaman baharlar vardır. Ben o baharları bu ülkenin çiçeklerinde, bu ülkenin renklerinde, bu ülkenin insanlarında, bu ülkenin gençlerinde görüyorum. O çiçeklerin açmaması için her türlü şart vardı ama o çiçekler yine de açtı, bütün zorluklara rağmen açtı.
Gençlerimizi gördükçe, sizleri dinledikçe, her türlü soğuk, çetin kış koşullarına rağmen etrafımızda açan erken bahar çiçeklerini gördükçe hepimizin morali yükseliyor. Hepimiz moral buluyoruz. Konya’dayız bugün, moralimiz çok yüksek. Hep yüksek olsun, hep mutlu olalım, hep geleceğe umutla bakalım.
Ve diyorum ki: Vay be! Konya’da da tüm bakmamıza rağmen burada da baharların açtığını, ağaçların açtığını, gençlerin umutla bağırdığını, haykırdığını ve umut istediğini burada da görüyorum. Ve mutluyum.
Bahar gerçekten de yenilenme zamanıdır. Bahar odur, yenilenme zamanıdır. Bütün çiçekler açar, bahar gelir ve kanımız kaynar. Doğayı görürüz, tanrının yarattığı güzel doğanın bütün zenginliklerini görürüz. Bütün canlıları görürüz. Dolayısıyla bahar ayrı bir mevsimdir. Hepimiz için, dünya için ayrı bir mevsimdir.
Türkiye’yi yenilemek için, Türkiye’ye baharı getirmek için yola çıktık. İki değerleri arkadaşım var, onlarla beraber geldim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu. Ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankara’yı Mustafa Kemal’in Ankara’sı yapan Mansur Yavaş.
Ne dedik? Birleşe birleşe kazanacağız. Birleşe birleşe Türkiye’nin bütün sorunlarını çözeceğiz.
Güzel. Şimdi sizden bir söz istiyorum. Her bir genci, arkadaşınızı ikna edeceksiniz, sandığa gidecekler ve Millet İttifakı’na oy verecekler.
Söz mü? Söz mü? Söz mü?
Benim de sözüm söz, gereğini yapacağım! Bay Kemal verdiği sözden asla dönmeyecek!