Meral Akşener,” Katillerden hesap soracak cesaretiniz yok..”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Meral Akşener’den, Erdoğan’a sert sözler: ‘Mafyaların kuklası oldun’

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan’a sert sözlerle yüklenen Akşener, “Mafyaların kuklası oldun, nereden nereye Recep bey” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuştu.

Akşener, TBMM KİT Komisyon Başkanlığı ile Tarım Orman ve Köy İşleri ve Maliye Bakanlığı görevinde bulunan Lütfullah Kayalar’a İYİ Parti rozeti taktı. Kayalar’ın ardından konuşan Akşener, “Ucube bir dönemin nihayet sonuna geliyoruz” diyerek sözlerine başladı.

ERDOĞAN’A SERT SÖZLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert sözlerle yüklenen Akşener, “Mafyaların kuklası oldun, nereden nereye Recep bey” dedi. Erdoğan için “Kuzey Kore lideri” benzetmesi yapan Akşener, “Sevgili gençler şunu asla unutmayın ki 14 Mayıs’ta oy kullanmaya gittiğinizde çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong’un, uzun boylu ruh ikizi ile Millet İttifakı’nın adayı arasında bir tercih yapacaksınız” diye belirtti.

Erdoğan’a yanıt vermeye devam eden Akşener, “Bana ‘utan, utan’ diyorsun evet utanıyorum, bu ülkenin cumhurbaşkanı olma şerefinin zerresini dahi üzerinde taşıyamamandan ben utanıyorum” diye konuştu. İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’nın kurşunlanması üzerine “korkmuyoruz” mesajı veren Akşener, kürsüden kurşun fırlattı.

Akşener’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

“Kadim kültürümüzle harmanlanan, cennet vatanımızda hakkımız olan tüm değerlerden, fırsatlardan mahrum bırakıldığımız ucube bir dönemin sonuna geliyoruz. Adaletten mahrumuz çünkü adaleti gölgeleyen bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Zalime boyun eğen Başkent’in göbeğindeki alçak saldırının faillerini bulmaktan aciz bir iktidar.

Samimiyetten mahrumuz çünkü kalbini karartmış bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. uzun zamandır ciddiyetten mahrumuz çünkü görev bilincini kaybetmiş bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Mafyaları, simsarları, uyuşturucu kaçakçıları kollayan sorumsuz, korkak bir iktidar, son kullanma tarihi geçmiş bir iktidar. Neydin ne oldun Recep Bey. Cesaretin sembolüyüm diye geldin, esaretin sembolü oldun. Milletin adamıyım dedin, mafyaların kuklası oldun. Nereden nereye değil mi Recep Bey. Görüyorum ki sen de Ayşe Ateş’e verilen sözü tutacak yüz yok. Katillerden hesap soracak cesaret ise hiç yok.

Babasız kalan Banuçiçek’in, Bengisu’nun karşısına çıkacak, yüz yok! Elindeki sınırsız yetkiye rağmen katillerden hesap soracak, cesaret ise, hiç yok! Hiç merak etmeyin! Recep Bey’in yapamadığını, biz yapacağız! Onun tutamadığı sözü, biz tutacağız! Ne olursa olsun; Sinan Ateş’in kanını, yerde bırakmayacağız! Katiller, cezasını çekecek! Azmettirenler, cezasını çekecek! Yataklık edenler, cezasını çekecek! Bu işin üstünü örtmeye kalkışanlar da, cezasını çekecek!”

“HAPİSHANE DÜZENİNE BİR PRANGA DAHA EKLENECEK”

“Seçimlere 39 gün kala BTK, yeni bir sosyal medya düzenlemesini, yürürlüğe aldı. Bu düzenlemeye göre, artık Sosyal medya platformları, kişisel bilgileri adli makamlara, iletmekle yükümlü olacak. Peki nasıl iletecek? Herhangi bir yargı kararı olmadan iletecek. Bir soruşturma bahanesi bulmak, yeterli olacak. Yani bir İçişleri Bakanlığı yetkilisi, ‘Şu kişi hakkında soruşturma var. Bana bilgilerini verin.’ Dediğinde o bilgiler, derhâl iletilecek. Bu şekilde yargı önünde, suçu ispatlanmamış kişilerin tüm şahsi bilgileri, talep edilebilecek. Düzenlemenin ilgili kısmı, aynen şöyle diyor: ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Devletin sırlarına karşı suçlar ve bu kapsamda içerik oluşturan ve yayan faillere ulaşmak için, gerekli olan bilgiler…’

Yani mesela gerçek enflasyon verilerini inceleyen ENAG ‘yanıltıcı bilgi yaymaktan’ susturulacak. Üstelik sadece ENAG değil ENAG verilerini, paylaşan hesaplar da susturulacak. Mesela ‘Kızılay’ın çadır satışını’ haber yapanlar ve yayanlar ‘devlet sırrını açığa çıkardı’ diye susturulacak. Mesela; ‘Dört gün oldu, bir tane arama kurtarma ekibi gelmedi’ diyenler, ‘Devletin birliğini bozuyor’ diye susturulacak. Yani böylece tek adam rejiminin, diktatörlüğe doğru uzanan yoluna, bir taş daha döşenecek. Türk demokrasinin önüne, ördükleri duvarlara, bir tuğla daha konulacak. Türk gençlerine layık gördükleri hapishane düzenine bir pranga daha eklenecek. İşte size Recep Bey ve arkadaşlarının Türkiye’ye layık gördüğü yüksek demokrasi standardı. Gerçekten ibretlik.

BELGESEL İZLETME ÇABASI?

Her konuda olduğu gibi bu konuda da beceriksizliklerini kabullenmek yerine yasaklar koyarak esas meseleyi görmezden gelmeyi seçtiler. Türkiye internete sansür getiren demokrasi öncüsü ülkeler arasında yer aldı. Bu düzenleme, Twitter’dan bir A Haber oluşturma gayretidir. Facebook’ta bitmeyen penguen belgeseli izletme çabasıdır. Onca kanala rağmen milletimizi yalanlarına inandıramadılar. Bu hükümetin depremdeki acizliğini sosyal medya ortaya çıkardı. Saray medyası sahte başarı hikayesi yazarken, Kızılay’ın çadır sattığı haberi sosyal medyadan yayıldı. Rezilliklerini meydana döken her şeye düşmanlar. Sosyal medyaya, gençlere, teknoloji araçlarına düşmanlar.”

ERDOĞAN’A “KUZEY KORE LİDERİ” BENZETMESİ

“Sevgili gençler şunu asla unutmayın ki 14 Mayıs’ta oy kullanmaya gittiğinizde çok kritik bir seçim yapacaksınız. Kim Jong’un, uzun boylu ruh ikizi ile Millet İttifakı’nın adayı arasında bir tercih yapacaksınız. Kuzey Kore’ye özenen bir Türkiye ile Avrupa standartlarında bir demokrasiyi doyasıya yaşayan bir Türkiye arasında bir tercih yapacaksınız. Kim Jong’un izinden gidenlerle Atatürk’ün gösterdiği istikamete yürüyenler arasında bir tercih yapacaksınız. Sizlere öğrenilmiş çaresizlik prangaları takanlar ile ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet’ diye haykıranlar arasında bir tercih yapacaksınız. Ben size inanıyorum. Ben size güveniyorum. Çünkü; güç sizde. Çünkü; söz sizde. Çünkü; gelecek sizin ellerinizde. Adım gibi eminim ki 14 Mayıs’ta sandığa gideceksiniz ve kaderinizin dizginlerini elinize alacaksınız! Sandığa gideceksiniz ve Recep Bey’i o koltuktan indireceksiniz! Sandığa gideceksiniz ve Atamızdan aldığınız emanetin hakkını verip  yepyeni bir tarih yazacaksınız! Hiç şüphem yok: O sene, bu sene!”

“UTANIYORUM”

“Seçimi kaybedeceğini anlayan Bay Recep huysuz, aksi, gergin. Recep Bey ‘Gergin’ deyince bana ve arkadaşlarıma hakaret etmek sandıktaki sonucu değiştirmeyecek. Bu acınası durumunda tek sorumlusu sensin. 21 yıl oldu devlet insanı olamadın. Çıkmış bana ‘Utan, utan’ diyorsun. Utanıyorum, bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmanın zerresini üzerinde taşıyamamandan ben utanıyorum. Küfür bulaşmış dilinden, fitne saçan sözlerinden, söylediğin yalanlardan biz utanıyoruz. Milyonlarca vatandaşına düşman gözüyle bakmandan biz utanıyoruz. Arkadaş bizi, Cudi’ye, Gabar’a gömecekmiş. Rize bizim için ne kadar vatan toprağıyla Cudi de Gabar da bizim için o kadar vatan toprağıdır. Biz şehit olup Gabar ve Cudi’ye gömülmeye hazırız. Al bayrağın gölgesinin düştüğü her yer bizim cennettir.”

Türkiye böyle ucube yönetimi hak etmiyor. İYİ Parti olarak Türkiye’ye yepyeni yönetim anlayışı getirmeye talibiz. Milletimizin iradesine hak ettiği değeri göstermeye talibiz.”

“RECEP BEY UTANMASAN,
MERMİYE SALDIRDI DİYE PARTİ BİNAMIZI TUTUKLAYACAKSIN”

“Değerli dava arkadaşlarım Recep Bey’in geçen haftaki, sayısız hezeyanlarından biri vardı ki, gerçekten evlere şenlik… Neymiş? Kiminle uğraşacağımı, çok iyi bilecekmişim…  Neymiş? Kendisini benimle uğraştırmayacakmışım… Vay vay vay… Bir aslan miyav dedi, minik fare kükredi… Recep Bey! Sen hiç merak etme. Ben kiminle uğraşacağımı, çok iyi bilirim. Mesela ben kul hakkı yiyenlerle uğraşırım. Mesela ben teröristin mektubunu devletin televizyonunda okutanlarla uğraşırım. Mesela ben; Emekliden, memurdan, işçiden, çiftçiden esirgediği, milyarlarca lirayı yandaşların, rant şebekelerinin, ayaklarının seren,  yağmacılarla uğraşırım. Mesela ben Milletine yalan söyleyen, milletinin sesini duymayan, üstüne de, utanmadan, saraylarda keyif çatanlarla uğraşırım. Anaları mutfakta, babaları da evlatlarına karşı, çaresiz bırakanlarla; Emekçileri, memurları, enflasyon canavarına ezdirenlerle; Vatandaşı yokluk içindeyken,  faizcilere, 200 milyar lira aktaranlarla uğraşırım. Gençleri itip kakanlarla; Kadınlara, hayatı zindan edenlerle; Milletin helal aşına, ekmeğine, el uzatanlarla uğraşırım! Ve hiç kusura bakma; Sen sevsen de, sevmesen de, uğraşmaya devam edeceğim!
SİLAHLI SALDIRI?

Recep Bey’in bu tehdidinin, yansımasını hemen ertesi gün gördük. Biliyorsunuz, İstanbul İl Başkanlığımıza, silahlı bir saldırı yapıldı. Devlet ciddiyeti olan bir iktidar,  böyle bir durumda, sizce ne yapar? Konunun araştırılması için, hemen harekete geçer, değil mi? Peki Recep Bey ve arkadaşları ne yaptı? Bize kızdılar. Kamera önüne geçip laf attılar. Sosyal medyadan hakaret ettiler. Neymiş efendim? İnşaat bekçisi bir kardeşimiz, hırsız kovalıyormuş. Hırsızları kaçırmak için de, havaya ateş etmiş; Ne hikmetse, kurşunlar gelmiş, İYİ Parti’yi vurmuş. Bakın siz şu işe… Allah’tan il binamız Kabataş’ta değil… Bilmeyenler için söyleyeyim; İstanbul İl Başkanlığımız, sanılanın aksine, havada değil, yerdedir. Üstelik ateş edilen yer ile, binamız arasında, belediyenin reklam panoları ile, koskoca bir E5 karayolu var. Yani; Binamızın girişi, E5’in altında kaldığı için, ateş edilen yerden, bina girişinin vurulma ihtimali,  gerek fizik, gerek de, geometri kurallarına göre, imkansız. Yani; ya ifade yanlış, ya da bu bekçi kardeşimiz, bir aksiyon filmine özenmiş olacak, ‘mermiye falso vermiş’ ve olağanüstü bir nişancılık sergileyerek, ‘yanlışlıkla’ binamızı vurmuş. Ayrıca; İddiaya göre, bu bekçi kardeşimiz hırsızlığı engellemek için, defalarca ateş etmiş. Ama ne hikmetse; bu kadar ciddi bir hadiseyi, şirketteki üstlerine bildirmemiş. Tutanak tutmamış. Polise haber vermemiş. Hatta bunları yapmadığı gibi; Üstüne de;  Sanki hırsızlık hadisesi, normal bir olaymış gibi; Hırsızlara ateş etmek de, bu Teksaslı kardeşimizin, günlük rutiniymiş gibi;gitmiş evine, bir güzel yatıp uyumuş. Yaa… Hollywood prodüksiyonlarına, taş çıkartacak, bu fantastik açıklamanın, sonunda ise, Recep Bey çıkmış, benden özür bekliyormuş… Çünkü kendisi çok kırılmış. Duyguları incinmiş. Rencide olmuş. Vah vah… Yazık ki ne yazık. Recep Bey utanmasan, mermiye saldırdı diye parti binamızı tutuklayacaksın. Bir de senden, özür dileyeceğim, öyle mi? Hadi oradan be hadi oradan! Çok beklersin!

SAKIN UNUTMA?

Sakın unutma! Biz, bugünlere, öyle kolay gelmedik. Biz, buralara, çiçek bahçelerinden geçerek de gelmedik. Biz bu yola, 2015 yılında koltuk sevdası uğruna her türlü hukuki ve vicdani ilkeyi hiçe sayan sırtını ve aklını tek adama teslim eden bir anlayışa karşı mücadele etmek için çıktık. Biz bu yolda 2017 referandumu ile getirilmek istenen ucube bir tek adam sistemine en gür sesimizle ‘hayır’ diyerek yürüdük. Çiçek bahçelerinden değil, mayın tarlalarından geçtik; İYİ Partimizin kutlu güneşinin etrafında buluştuk. Cümle aleme meydan okuduk demirden dağları bile eriten kadim bir ateşin etrafında buluştuk!”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Meral Akşener,” Katillerden hesap soracak cesaretiniz yok..”