“Quranta” italyanca kırk demektir.
Karantina bu kelimeden türetilmiştir.
Karantina kırk gün demektir.
İtalya’yı çok iyi bilen biri olarak size bu konuda biraz bilgi vermek istiyorum.
Venedik İtalya’nın kuzey doğusunda önemli bir liman ve turizm kentidir.
Orjinal ismi Venice’dir.
Venedik 670 yıllarında kurulmuş bağımsız bir devletti. 1760 yılında İtalya birliğine katılarak fiilen bitirilmiştir. Önemli bir liman kenti olduğunu yazmıştım.
Özellikle 15.yy da ülke dışından gelen gemiler limana sokulmaz, açıkta kırk gün bekletilirdi. Kırkıncı günün dolması ile, şayet bir hastalık çıkmazsa gemi limana girebilirdi. İşte karantina kelimesi bu işlemden dolayı kullanılmaya başlanmıştır. O yıllarda dünyada veba salgını çok yaygındı. Ve toplu ölümlere sebep olmaktaydı. Tedavisi de yoktu. 21. yy da ülkemizde sağlık durumuna baktığımızda Venedik’lilerden bile geri durumda olduğumuzu görmekteyiz. Onlardan biraz olsun, ders almamışız.
Başta Suriye, Irak, Afrika, iran, Afganistan’dan milyonlarca mülteci elini, kolunu sallayarak ve hiç bir sağlık kontrolünden geçmeden ülkemize girmektedir. Sağlık bakanlığımız hiç olmazsa, Venedikliler gibi kırk gün karantina uygulasa, kendimizi biraz olsun güvende hissedebileceğiz.
Ama nerede!
Peki bu göçlerin sonunda ne oldu?
Ülkemizde artık görülmeyen bir çok hastalık ne yazık ki, insanlarımıza bulaşmaya başladı. Ortadan kaybolan hastalıklar tekrardan hortlamıştır.
Âdeta Afrika’nın gelişmemiş devletlerine benzedik. Sağlık kuruluşlarımız tekrardan bu hastalıklarla mücadele ediyor.
Nedir bu hastalıklar?
Sayalım; Suçiçeği, Sıtma, Çocuk felci, kızamık, Tifo, Tüberküloz, Buruselloz.
Bu saydığım hastalıklar ya ortadan silinmiş, ya da kontrol altına alınmıştı.
Mart ayında Kenya’ya safariye gitmeden önce mecburi olarak tüm tropikal hastalıklarla ilgili aşılarımı yaptırmış ve sarı karne almıştım.
Şimdi yurt dışına her gidişimde, karnemi yanımda taşımak zorunda kalıyorum.
Çünkü; pasaportumdaki Kenya, Tanzanya, Suudi Arabistan damgalarını gören ülke polisleri aşı kartımı mutlaka görmek istemektedir.
Tüm dünya bu konuda bir sürü tedbir alırken, biz işimizi Allah’a bırakmışız.
“Kadere iman. Varsa alın yazında hasta olursun. Allah yazmamışsa olmazsın”.
Bu nasıl bir sağlık anlayışıdır?
Gazeteleri, Televizyonları takip ediyorum. Her akşam fasa fiso konular tartışılıyor.
Hayati önem taşıyan toplum sağlığı konusunu dile getiren yok.
Mecliste de durum aynı.
İktidarı boş verdim.
Muhalefette de tepki yok.
Kısacası arkadaşlar şansa yaşıyoruz.
Ülke sahipsiz.
Türk Tabipler Odası ne yapıyor bilmiyorum.
Ya üniversitelerimiz?
Onlar bu konuda uyarıcı oluyorlar mı?
Bence olmuyorlar.
Belki ben atlamışımdır.
Ama göremiyorum.
Ülke gündemi siyasi tartışmalarla boşa geçiriliyor.
Gerçekten işimiz Allaha kalmış vaziyette.
Lütfen herkes bu konuyu gündemine alarak, toplum sağlığı açısından az da olsa vatanına ve milletine sahip çıksın.
Milliyetçi ve vatanseverlik lafla olunmaz.
Erdal Bıçakçı yazıyor