Nasıl Emirdağlı olunur?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Müflüs esnaf, eski defterleri karıştırır” diye sözümüz var..O hesap,şu Coronalı günlerde elimiz boş,bizde bildiklerimizi,hatırladıklarımızı yazalım bakalım..
Çocukluğum, Emirdağ İlçesi İncili Mahallesi, Uyar Sokak’ta geçti..Sokağın başında,evimizin bitişiğinde mahalle fırınımız vardı..Fırın sadece  saman ve hayvan gübresi(fışkı) yakardı..Anam rahmetlik bu fırını işleterek,bizleri büyüttü..Şimdi oraya,yine bizden birisi (Songül Uyar) güzel bir ev yapmış.. Güle,güle otursunlar,ayrıca çok iyi komşularımız vardı..
Hemen bitişiğimizde Mustafa Emmiler(Uyar), hanımı Şöhret Ablam(Vahit Kızı), ağaç işleri ile uğraşırlardı..Hatırladığım kadarı ile en çok da kış günleri ağaç getirip satarlardı. Ağaçlar bahane,getirdiği kır tavşanları hala aklımda..Şöhret Ablam,onu hemen kapama yapar ve ziyafete bizleri de çağırırlardı..Tavşan etinin ne olduğunu o zaman öğrenmiştim..
Onların da bitişiğindeki komşumuz Ali Uyarlar idi.. Ali Uyar,çok temiz giyinen örnek bir insandı..Diğer yan komşumuz Kazım Uyar,muhterem eşi Fadime Ablam unutulur mu? Tekneyle hamurunu yoğurur,öyle gelirdi fırına..Onun ekmeği pişesiye fırında beklerdim. Zira ekmeğinin tadına doyum olmazdı..Mekanları cennet olsun, ne komşularımızdı..
Sonra,Cevat Uyar, hanımı İmmihan Ablam, hemen diblerinde Üzümcü kızılar, Hulisi Amcalar,hemen karşıda  Kara Mehmetler, Göğücü Ebeler ve Beytullahlar vardı..Beytullahların iki de oğlu vardı, Fevzi ve Remzi,çok iyi ata binerlerdi..
Bizim ev ile hastana önü büyük bir meydandı o dönemlerde..Her sabah ahırdaki hayvanlar, sığırtmaca teslim edilir,akşam ise yine geri alınırdı..Hayvanlar,kendi evlerini bulur, evin kızı ve gelini inekleri sağmaya giderlerdi..Hatta bu konuda Emirdağ’da söylenen bir türkü de var..”İnek sağar,dana bağlar dizine” diye..
Bu hayvanların dışkısı ile yakacak elde edilirdi..Kışın sobada yakılırdı..Bizim oralarda bu yakacağa “kemre” derlerdi.. Bir hikâyesi var, anlatmadan geçmek istemiyorum:
Köy Enstitüleri zamanı Çifteler’deki okula, kışın (Zemheri’de ) bir müfettiş geliyor. Bir sınıfa giriyor, bakıyor öğretmen ders yapıyor, ama soba yanıyor. Sınıf sıcak, sobanın dibinde de yuvarlak “kermeler “yığılı.. Müfettiş öğretmene soruyor, “Hocam bu sobada yanan nedir?”
Hoca bakıyor ,Müfettis hiç “kemre” görmemiş, söyle cevap veriyor O’na, “Kuyruklu dağın odunu derler, kalorisi yoktur, külü pek çoktur ..Onun adı boktur ” demiş!
Neyse, yaşayan efsane  Halil Erenoğlu’ndan..
Yazımızı bir dörtlük ile bitirelim..
Nasıl Emirdağlı olunur :
Aleyçik’te yatmadan,
Kutmu yorgan örtmeden,
Öküze imbal dürtmeden ..
Emirdağlı olunmaz !
Selamlar Eskişehir’den..
Rüstem Çekiç yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Nasıl Emirdağlı olunur?