Doğumunun 122’nci yılı anılacak olan şair-yazarımız için, 3 Şubat’ta özel bir etkinlik düzenlendi.
Etkinliği, Moskova Nâzim Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi, Moskova Yunus Emre Enstitüsü, Rusya Federasyonu Sinematograflar Birliği, Kültür Bakanlığı-Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi organize ediyor.
Etkinliğe, Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç
Oyuncu-Yönetmen Türkan Soray, Oyuncu-Koreograf Alla Sigalova ve Yunus Emre Enstitüsü Denetleme Kurulu Üyesi Ali Özgündüz katılacak.
Etkinliğe ücretsiz katılmak isteyenler, Moskova Nâzim Hikmet Vakfi’nın internet sitesindeki linke başvurabilirler.
(Haberin Hollandacası en altta)
(Nederlandse versie van het bericht is onderaan)
İlhan KARAÇAY’ın yorum-haberi:
Hey gidi günler hey!
Ne hoş değil mi? Bir zamanlar Nazım Hikmet’i ağızlarına alanlara ‘Haydi Moskova’ya’ tepkisi verilirken, şimdi aynı Nazı Hikmet için yapılacak olan anma törenine devlet temsilcileri ve sanatçılarımız katılıyor.
Nazım Hikmet, Türk edebiyatının önemli şairlerinden biriydi. Ancak hayatı boyunca politik görüşleri ve aktivizmi nedeniyle de tartışmalara konu olmuştu. Nazım Hikmet, sol görüşlü bir şair olarak hayatının büyük bir kısmını komünist ideallerle uyumlu bir şekilde geçirmişti. Ne var ki, bu durum onun ‘vatan haini’ olarak suçlanmasına neden olmuştu.
Nazım Hikmet’in vatan haini olarak suçlanmasının temelinde, politik görüşleri ve öne çıkan eserlerindeki eleştiriler bulunmaktaydı. Ancak, zaman içinde bu tür etiketlemelerin birçoğu, eleştiri ve sansür olarak değerlendirilmeye başlanmıştı. Nazım Hikmet’in asıl amacının, insan hakları, eşitlik ve özgürlük gibi evrensel değerleri savunmak olduğu da savunulmaktaydı.
Nazım Hikmet’in mezarının Türkiye’ye getirilmesi de, uzun bir süre tartışmalara neden olmuştu. Nazım Hikmet, 1963 yılında Sovyetler Birliği’nde ölmüştü. Ancak, vasiyeti doğrultusunda cenazesi Türkiye’ye getirilmediği için, Türkiye’de defnedilmemişti.
1991 yılında, Türkiye’de siyasi atmosferdeki değişiklikler ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Nazım Hikmet’in naaşının Türkiye’ye getirilme olasılığı gündeme gelmişti.
1992 yılında, Türkiye’de birçok sanatçı, yazar ve aydın tarafından desteklenen kampanyalar sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Nazım Hikmet’in naaşının ülkeye getirilmesine izin vermişti. Böylece, 1991 yılında, 28 yıl süren bir sürgünden sonra Nazım Hikmet’in naaşı Türkiye’ye getirilmiş ve ona İstanbul’da bir anıt mezar yapılmıştı.
“Beni Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün, Tepemde bir çınar ağacı olsun…” diyen Nazım Hikmet, özlem duyduğu memleketine gömülemedi ama, şiirinde vasiyet ettiği temsili bir mezarı yapıldı. Eskişehir’in Doğançayır beldesindeki o mezarda Nazım Hikmet anılıyor, hatırlanıyor.
Bu olay, Nazım Hikmet’in ölümünden sonraki yıllarda ona yönelik algının değişmesine ve sanatsal mirasının daha geniş bir kitle tarafından takdir edilmesine katkıda bulunmuştu. Türkiye’de, Nazım Hikmet’in mezarı, onun anısını yaşatan ve sevenleri tarafından ziyaret edilen bir anıt olarak önemini koruyor.
Nazım Hikmet’in şiirleri, insanlık, aşk, özgürlük gibi evrensel temalara odaklanması nedeniyle geniş bir kitle tarafından değer görmüştür.
Nazım Hikmet için İstanbul’da da bir anıt yapılmıştı. Saha sonra bu anıttaki çok ağır taş çalınmıştı. Nazım Hikmet için yurdun çeşitli bölgelerinde anıt yapma isteği baş göstermişti.
Edebiyat ve sanat, farklı görüşlere sahip insanları bir araya getirme ve farklı perspektifleri anlama fırsatı sunduğu için, Nazım Hikmet için düzenlenen anma törenlerine katılan sanatçılar ve delet temsilcileri, sadece onun politik duruşunu değil, aynı zamanda sanatsal mirasını ve kültürel katkılarını da onurlandırmış oluyorlar.
Onun için anma törenlerine katılmanın veya eserlerini takdir etmenin, sadece politik görüşleriyle değil, aynı zamanda sanatsal katkıları ve edebi değeri ile ilgili olduğuna inanıyorum.
122’NCİ YIL
Onun için anma törenlerine katılmanın veya eserlerini takdir etmenin, sadece politik görüşleriyle değil, aynı zamanda sanatsal katkıları ve edebi değeri ile ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Bovenkant formulier
Evet, öncesini ve sonrasını sizlere sunduğum bu değerli insan için şimdi bir anma töreni daha yapılacak.
Töreni, Moskova Nâzim Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi, Moskova Yunus
Eme Enstitüsü, Rusya Federasyonu Sinematograflar Birliği, Moskova Kültür
Bakanlığı, Kuzey Bölgesi Kültür İdaresi organize ediyor.
Törene, Türkiye Cumhuriyeti Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç
Oyuncu, Yönetmen Türkan Soray, Oyuncu-Koreograf Alla Sigalova ve
Yunus Emre Enstitüsü Denetleme Kurulu Üyesi Ali Özgündüz katılacak.
Etkinliğe ücretsiz katılmak isteyenler, Moskova Nâzim Hikmet Vakfi’nın internet sitesindeki linke başvurabilirler.
Rusya Federasyonu Sinematograflar Birligi Dom Kino Sineması Büyük Salonu’nda saat 19.00’da başlayacak olan anma töreninin adresi:
Vasilyevskaya Caddesi 13 Moskova
Rus İş İnsanları Birliği tarafından şahsıma gönderilen program şöyle:
-Açılış ve selamlama konusmaları
-Film Gösterimi – Bir Ask Masali – Ferhat ile Sirin
“Bir Ask Masalı-Ferhat ile Sirin” yönetmenligini Ejder İbrahimov’un
yaptigi, senaryosunun Nâzim Hikmet’in Ferhad ile Sirin a doyunundan
esinlenildigi basrollerinde ise Türkan Soray, Alla Sigalova veFaruk Peker’in oynadig 1978 Türk, Sovyet
ortak yapimi sinema filmidir. Film yillar sonra Mosfilm stüdyolarindan
temin edilerek Rusça dil ve Türkçe altyazili olarak izleyiciyle bulusturulacaktır.
Ücretsiz Katılım için;
Etkinliğe katılmak isteyenler,
Moskova Nâzım Hikmet Vakfı internet sitesinden ya da paylasilan basvuru linkinden ulaçacaklari form
ile bilet talebinde bulunabileceklerdir.
Basvuru linki; https://nazimhikmet.com/bilet-talep-sayfasi-2024/
******************