Belçikalı Türklerin gür sesini, cesur kararlarını, bu köşelerden sizlere duyuran İnter-Media Bruxlelles Yayınlarına gelen görüş ve düşünceleri, zaman, zaman “misafir kalemler” olarak sizlere tanıtıyor, arkadaşlarımızın görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşıyoruz.
FC Marmaraspor’un her kademesinde çalışan ve bugün önemli bir sektörün yöneticisi konumunda olan İsmail Balkaya’nın, son gelişmeler ışığındaki görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşıyoruz..
“Hocam!
Emir, Ahmed veya Mehmet için !
Durumlar farklı elbette, kimler için mi?
Başkan ve Federal milletvekili Emir Kır linç ediliyor, kim verdi müsaadeyi?
Neden basın üzerine, üzerine gidiyor?
Bence PS(Parti Sosyalist) kabuk değiştirdi!..
Kırmızı renk, mavi oldu..
Kimse kusura bakmasın, görüntü bu, duruş bu gidişat bu!..
Hatta, bunu “aşırı sarıya” dönüştü diye de tanımlayabilirim..
Elbette bunu sorgulamak gerek…
Bir kere geri dönersek, CDH Partisi’nde İslamcı kızımız Mahinur Özdemir linç edildi, partisinden dışlandı, tek başına kaldı..
Kimin sesi çıktı ki?
Herkes, köşesine sindi kaldı?
Şimdi “sıra kimde” diye düşünmeye gerek var mı?
Gelin aynaya değil, camdan bakalım, bakalım neler göreceğiz?
Sesimizi duyuracak, sivil örgütlerimiz var mı?
Yani,” lobyy faaliyetlerinde” Belçika Türklerinin kurumu olacak, bir yapı var mı?
Bir tek Yusuf Cinal ve İnter-Media Bruxelles Yayınları, Belçika Türk Toplumu’nun yanında, dertlerine sahip çıkıyor, bizleri haberdar ediyor..
Doğrusu bu!..
Ama yeterli mi?
Uluslararası platformda sesimiz neden gür çıkmasın?
Haklarımız,hukukumuz neden savunulmasın?
Brüksel’de böyle kuruluşumuz var mı?
Bugün halkın, siyasi iradesiyle seçilmiş olan bizden birini, yani temsilcimizi koruyamıyorsak, ona sahip çıkamıyorsak, neyi konuşacağız, neyi tartışacağız?
Geç beyim!
Hani hep deriz ya, “ufak at civcivler yesin” diye!
Aynen öyle bir durum var, ortada!..
Şu gazetelerde çarşaf, çarşaf çıkan yazılara bakıyorum da; üzülmemek elde mi?
Bunlara cevap verecek bir kurumumuz yok..
Üzüldüğüm o, hep!..
Hani bir zamanlar bir “Türk Evi” kurma çabalarımız vardı..
Türkiye’deki siyasi partilerin arka bahçesi olmak değil, buradaki Türklerin haklı sesi, gururu olacak Türk Evi’nden söz ediyorum..
Gazetelere gerekli cevabı verecek, televizyonlarda konuşacak, radyolarda bangır, bangır sesimiz olacak..Birikimli ,donanımlı insanlarımızın içinde olduğu Türk Evi..
Aynı zamanda kültür geleneklerimizin yaşatılmasına, Türkçe’ye, Türkçe gazetelere, Türklere, kendi yaşam kesitlerimize, dini ibadetlerimize sahip çıkacak bir kurum, bir yapılanma..
İşte, adı meydanda olanların sessizliği, her şeyi anlatıyor..
Onların, adını bile çekmek istemiyorum..
Onun için aynaya değil, camdan, kapıdan, bacadan, bakalım diyorum..
Dün Mahinur Özdemir’e, Sait Köse’ye, Ali Çağlar’a, Resul Tapmaz’a, Ahmet Koç’a ve diğerlerine reva görülen, bugün Emin Özkara ve Emir Kır’a reva görülüyorsa, ortada ciddi bir sorun vardır demek?
Ciddi sorun?
Bu durum, yarın diğer kurum ve kuruluşların da başına gelir!..
Başkan Emir Kır’a yapılanlar, bunların gerçek yüzlerini, niyetlerini, düşüncelerini gösteriyor..
Çok geç kaldık ama, bir yerden başlamak lazım!..
Belçika’da, Belçika Türk Toplumu’nun sesi olacak, hakkını, hukukunu koruyacak, kurum, sivil örgüt maalesef yok!..
Olsa,bunlar zaten yaşanmaz!..
Sadece cenazelerde ve düğünlerde birlik ve beraberlik yapmak yetmiyor!..
Oralarda da sıkıntılar başladı ya..
Yılların içinden, hep ne yapabiliriz ile uyuduk, uyutulduk, bugünlere geldik!..
Nerede kalkıştık Hocam?
Sahi nerede?
Nerede?
Saygılar..
İsmail Balkaya yazıyor..