Sevgili okurlar,
“Tatil, ya da, yaz mevsimi münasebetiyle, özellikle Karadeniz sahil şeridindeki ilçelerimiz ile ilgili haberlere”, sık rastlanır olduk..
Haberlerin dili, “büyük bir ihmali”, gözler önüne seriyor!?
Bir kere, “mevsim itibarı ile sahil şeridinde, boğulmalara karşı, can kurtarma timlerinin göreve getirilmesi fevkalade yerinde bir uygulamadır”, devam etmesi elzemdir..
Bu konuda, mevsim öncesi ve sonrası gelişmeleri yakından takip ediyoruz..
Mevsim itibari ile, “can kurtarma timlerinin müdahale ettiği, olay sayısı da, bu projenin gerekliliğini”, ortaya koyuyor..
Zaten, önceki yıllardan edinen bir tecrübe de var..
Artık, “bu işi mevsimlik olarak değerlendiren elemanların, mevsim itibari ile sahillerde ve diğer alanlarda istihdam edilmesi” düşünülmelidir..
Hangi alanda, nasıl değerlendirilecekleri kararı elbette yetkililerimize aittir..
YILBOYU İSTİHDAMLARI?
Bir ipucu verecek olursak, “bu tecrübeli elemanların, deprem bölgesi Sakarya’da, olası bir depremde görev ifa etmeleri için, hazır kıta bekletilmeleri, bu zaman dilimi içinde okullarda, resmi alanlarda görevlendirilmesi” düşünüle bilinir..
1999 Büyük depremini yaşamış Sakarya ile yine ülkemizin Güneydoğusunu vuran o asrın depremi ,dikkate alınarak, “bu can kurtarma timlerinin, bu manada görevlendirilmesi hem kolay olur, hem de halkımız, bu zaruri istihdamı memnuniyetle” karşılar..
Bizden uyarması ve öneri sunulmasının ötesinde, ne art düşüncemiz olur ki?
Bu elemanlar arasında, ne yakınım, ne akrabam, ne de bir başka dostumun evladı var..
Bu çocuklar, bu ülkenin evlatları..
Böylece yıl boyu istihdamları sağlanmış olur..
Ülkede, “birçok alanda, çift, hatta üç maaş alanları düşündükçe, bu genç elemanlarının istihdamına”, daha olumlu bakıyorum..
Geçelim!
Geçelim ama, yine bu sahillerde kalalım?
Neden mi?
İSTANBUL’UN DİBİNDE?
Bakınız, “bütün teknolojik gelişmelere, yeniliklere, hizmetlere rağmen, Kaynarca, Karasu, Kocaali sahillerinde, o eski samimi güzelliği, hareketi, bereketi, canlılığı” sağlayamıyoruz?
Ancak, İstanbul’un dibinde bir sahil şeridi, yapılanmadan ötürü büyük göç aldı..
Ucuz yapı stoku inşallah, depremde bizi üzmez?
Karasu’da depremi yaşamış bir Sakaryalı olarak, “o koca binaların nasıl devrildiğini, tuz-buz olduğunu, kuma gömüldüğünü, enkaza dönüştüğünü”, bizzat gördük!
Temennimiz odur ki, “aynı dramı”, bir daha yaşamayız?
“Yaşamayız” diyorum, bunun için,” sıkı denetim de” gerekiyor..
Kim yapacak, bu denetimi?
Başta sahil şeridi belediyeleri ile birlikte, Sakarya Büyük Şehir Belediyesi ve ilgili bakanlıklar..
Yarın, olası bir depremde,” benim haberim yok, yetkim yok, bilmem, etmem..” türünden mazeretler, kabul edilemez!..
BİNALARIN ÇETELESİ TUTULMALI?
Şimdiden tezi yok, “binaların çetelesi tutulmalı, bu binaları kimin yaptığı, ne zaman yapıldığı, inşaat, mühendislik, yapı izinleri”, tek, tek tutulmalıdır..
Ayrı, ama önemli bir konudur..
Deprem, şu zaman geliyorum demez?
“Depreme hazırlıklı olmak”, bölgemiz, bu topraklar için vazgeçilmez önceliğimizdir..
Yetkililerimizin de hazırlıklı olması, en büyük beklentidir..
Ya halkımız?
Maalesef, bu konuda, en hazırlıksız kesim?
Vatandaşlarımız için de,” mutlaka, bir deprem eylem planı hazırlanmalı ve hayata” geçirilmelidir..
Fazla söze ,ne gerek var?
Yapılacaklar bellidir, vakit geçirilmeden harekete geçilmelidir..
Diğer bir konuda, sahil şeridinde “mavi bayrak” meselesidir..
Ne oldu da, “bu temiz, tertemiz sahillerde eksik olmayan mavi bayrağımız” bugünlerde dalgalanmaz?
İlgili üç belediye,” Kaynarca, Karasu, Kocaali başkanları, yetkilileri neden, tatil öncesi gerekli tedbirleri ” almadılar ki?
GÖREV KİMİN?
Bir mücavir alan olarak, bu sahil şeridi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi uhdesinde midir?
Yani, bugüne kadar, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar mı, beklendi?
Bu beklenti bağlamında mı, çalışmalar başladı ve sahilde gerekli düzenlemelere start mı, verildi?
İnanılır gibi, değil?
Başta Karasu ve Kocaali’deki basın mensubu arkadaşlarımız, aylardır, sahil şeridindeki olumsuzlukları paylaşıyorlar..
Bu bağlamda “mavi bayrak” konusu da gündeme geldi..
Burada,” ihmalin günah keçisi olarak, sadece belediye başkanlarını göstermek”, yakışık almaz?
Nerede bizim anlı, şanlı milletvekillerimiz?
Bu konular, onları hiç mi ilgilendirmiyor mu?
Yöre milletvekillerinden birine yapılan sitemleri hatırlatmama gerek var mı?
YASAKLI DENİZ?
Evet, “sahilde mavi bayrak yok, dalgalar sahili dövüyor, dalga kıranlar yetersiz, kıyı erozyonu almış başını gidiyor, kıyı bandında, dalgaları durduracak kum tepeleri de yok edildi, sahilin temizliği de”, çok önemli..
“Halkın rahat edebileceği, denize huzur ve güven içinde girebileceği, sahilde insanımızın güneşlenebileceği alanlar oluşturmak, insanımızın yine güven içinde alış-veriş yapacağı, yemeğini yiyebileceği, kaz gibi soyulmayacağı bir denetim ağının varlığından haberdar olması, belde turizmine” katkı yapar..
Böyle olunca da, bu sahillerde mavi bayrak dalgalanır azizim..
Son olarak, “bu denize girişlerin yasaklanması da”, iyice ele alınmalı..
Korkarım, bu sahillerin adı, “yasaklı sahillere” çıkacak?
Bol güneşli, sağlıklı tatiller dilerim!
Yusuf Cinal yazıyor, 29 Haziran 2024