Sayıgı duymanın anlamını bilmeyenlere!?..

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Saygı; büyüklere, yaşlılara, değeri yüksek olanlara, kutsal bilinen kimselere, karşı duyulan, sevgi ve çekinmeyle karışık bağlılık duygusudur.
Aynı zamanda; başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu, inceliğidir.
Buna göre Türk Dil Kurumunun “saygı” sözcüğüne verdiği tanımlar şöyledir: Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusudur. Saygı bir kültürdür ve iki insan arasındaki “empathy “ yi işaret ettiği gibi bir aile içi yaşamını bir toplum yaşamının en önemli unsurudur.
Saygı Nedir?
Saygılı olmak neden önemlidir?
Kısaca saygı, karşıdaki insana hürmet etmek demektir. Karşıdaki insana çeşitli nedenlerden dolayı yanlış yapmama kusur işlememe davranış biçimidir.
Cumhuriyetle birlikte yerleştirilmeye çalışılan saygının kökleri aslında Türk toplumunun geleneklerinde de zaten vardır.
Bugün ise yaşadığımız sıkıntıların ana kaynağını saygısızlık oluşturmaktadır. Toplum ve aile içinde yaşamın ana hareket noktası saygı olmalıdır. Bunun için de empati yapma duygumuzun gelişmiş olması gereklidir. Bunun da kaynağı eğitim yani bilgidir.
Aslında, “atasözlerimizde” saygının kaynağını gösteren bir çok söz de vardır; “kendine yapılmasını istemediğini, başkalarına yapma” gibi.
Saygının içinde merhamet de vardır.
Bindiğiniz bir toplu taşımada ayakta durmakta zorlanan; yaşlı, hamile veya hasta birine yer vermek bir saygı göstergesidir.
Diğer ülke insanlarına, değerlerine, bayraklarına; aramızda geçenleri unutup saygı göstermek erdemli bir insan davranışıdır.
Ne güzel bir “ANDIMIZ” vardı.
“Büyüklerimizi saymak, küçüklerimizi sevmek” gibi sözler içerirdi!.
Ama toplumu “saygısız yapmak” isteyenler tarafından kaldırıldı!.
Aslında andımızın içine “küçükleri saymak” ta eklenmeliydi.
Tüm toplum; yaşlısı ve genci ile birbirine sevgiden kaynaklanan bir duygu ile saymalı. Bunu başardığımız zaman bir çok sorunun üstesinden kolaylıkla gelebileceğimize inanmalıyız.
Birbirimizi anlayabilmenin tek yolu; “saygı ile konuşma ve dinlemeden” geçer.
Tabi insani ilişkiler yanında; doğa ve diğer canlılara saygı en önemlisidir.
Dünya hepimizin ortak değeridir.
Doğaya saygı duymayıp; onun dengesini bozduğumuz taktirde; toplumsal dengemizin bozulduğu gibi; yaşam kalitemizin de bozulacağı kesindir.
Ruh sağlığı bozuk bir toplumda; hastalıklar da yaygınlaşır.
Hastalıkların en büyük kaynağı mutsuzluktur.
Mutluluğun kaynağı ise saygıdır.
Sosyal medya da paylaşım yaparken çok dikkat etmeliyiz. Fikirlerimizi karşı tarafa kabul ettirmenin yolu; saygılı bir ifadeden geçer.
Küfür ederek; sadece toplumsal bölünmeyi ve nefreti artırırız.
Makamlar gelip geçicidir.
Son yıllarda makamlara saygı kalmadığından hakaret davalarında büyük artışlar yaşanmaktadır.
Politikacılar, bürokratlar, üst rütbeli asker ve polislerimiz halkı korku ve baskı ile kendilerine saygıya zorlamaktadır.
Oysa; saygıyı kişi ve kurumlar davranışları ve uygulamaları ile kendileri yaratırlar. Koltuk kişiyi saygın kılmaz!.
Kişi koltuğu saygın hale getirir.
Son dönem yetkili ve etkili kişileri; giydikleri pahalı takım elbiseler, lüks makam odaları ve arabalarla saygınlık kazanacaklarına inanmaktadırlar.
Ama ne yazık ki olayın farkında değildirler.
Emekli olmuş bir asker veya üst rütbeli bir polisin durumuna bir bakın. Kişi hâlâ saygı görüyorsa; çalışma hayatında örnek davranış sergilemiş biridir.
Ama bir çoğu; emekli olduktan sonra toplum içinde gerçek değerlerine geri dönerler. Nefretle izlenirler.
Görevdeyken astığı astık, kestiği kestik olanlar, emekli olunca kuzuya dönmektedir.
Ama ne yazık ki toplumda değerleri bitmiştir.
Tamiri de mümkün değildir.
“Ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu. Ne insanlar gördüm, üstünde elbise yoktu” sözü; her şeyi çok güzel anlatıyor, değil mi?
Toplumumuz hastadır.
Magandalık, saygısızlık, ahlaksızlık zirve yapmıştır.
Geleceğimiz karanlıktır.
Tek üzüldüğüm nokta; bilinçli ailelerin yetiştirdiği düzgün çocuklardır.
Edepli, saygılı çocuklar bu toplumda ezilmeye, sinir sistemi bozukluğundan ölmeye, ya da yok olmaya mahkumdur.
Onlara yapılacak en kötü şey; iyi yetiştirilmeleridir.
Saygılarımla..
Erdal Bıçakcı yazıyor
Aa

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Sayıgı duymanın anlamını bilmeyenlere!?..