Sevgili okurlar,
Haftasonuna damga vuran gelişmeleri, yakından takip ettiğinizi biliyorum..
Avrupa Birliği’nin(AB) ve NATO’nun (Kuzey Atlantik Asamblesi) ile diğer Uluslar arası kuruluşulranı merkezi, diplomatik kentte Türkiye ile ilgili açıklamalarda bulunan on ülke büyükelçisinin, halen hapishanede tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala ile ilgili istemleri, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşı çıkışı ile yeni bir boyut kazandı.
Habere dönersek,”AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısında bulunan büyükelçiler için sarf ettiği ; “Bu 10 tane büyükelçinin bir an önce istenmeyen adam ilan edilmelerini hemen halledeceksiniz” ifadeleri dünya basınında ve Brüksel’de de geniş yer buldu.
Uluslararası ajanslar Erdoğan’ın açıklamasını son dakika koduyla geçerken, açıklamayı haberleştiren siteler de potansiyel bir diplomatik krize dikkat çektiler. «
BURAYA NASIL GELİNDİ?
Efendim, şöyle geri dönersek, “buraya nereden gelindiğini, Türkiye’ye karşı bu hasmane tutumun nedenleri nedir” diye kafa yorarsak, en azından altı çizilecek önemli hususlar var..
Hemen belirtelim iş, ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail çıkışı ile başlıyor..
İŞTE GEREKÇELER!
-Hala Türkiye, ne çekiyorsa, bu “ Van munit” açıklamasının ceremesini çekiyor destek yanlış olmaz..
-Daha sonra Erdoğan’ın “Müslüman kardeşler” örgütü ile yakınlaşması, açıklamaları, onları himaye etmesi, Mısır’daki gelişmeler bağlamında Sisi’yi, Amerika’yı hedefe oturtması işin rengini daha da kaçırdı..
-Türkiye’nin NATO üyesi olmasına rağmen, Rusya’ya yakınlığı, Amerika ve müttefiklerini dışlayan bir politika izlemesi de bir başka sorunu teşkil etti..
-F 35 Uçakları projesi içinde olan Türkiye’nin parasını ödediği halde, uçakları alamaması ve projeden Türkiye’nin çıkartılması Türkiye’nin yönünün hepten Rusya’ya çevrilmesine neden oldu..
-Türkiye’nin yüksek savunma sistemi silahı olan S 400’leri Rusyadan satın alarak ülkeye getirmesi, bazı ülkelerin ve özellikle Amerika’nın tepeseni attırdı..
-Amerikan başkanları Trump ve Biden arasındaki diplomatik fark hesaplanamadı!
–”Arap Baharı” koalisyonu harakatlarında Türkiye’ye karşı verilen sözlerin tutulması ve Amerika’nın özellikle, bu Arap baharı rüzgarının estirildiği ülkelerde, “keseri hep kendine yontması”, Türkiye’nin tepkilerini getirdi.
-Bilhassa,” PKK-YPG’nin Amerika’nın kara gücü” olarak açıklanması ve bu güce tırlar dolusu silah yardımı yapılması Türkiye’de büyük tepki çekti.
-Kıbrıs’ta ve Yunanistan ile ilgili sorunlarda Amerika’nın ve Avrupa Birliği ülkelerinin taraf olması, Türkiye’nin bir bakıma kuşatılması, Türkiye’nin uykularını kaçırdı.
-Türkiye’nin Libya çıkartması, Afrika ülkelerinde diplomatik elçilikler, konsolosluklar açması, Balkanlarda ve Kafkaslar’da varlığını ilan etmesi de bir başka temel nedeni oluşturdu.
-Ayrıca son Karabağ savaşında Azerbaycan’ın, Ermenistan’a karşı giriştiği operasyonda, Azerbaycan’ın yanında yer alması da Batı devletleri için bir ürküntü yarattı.
-Başta insan hakları ihlalleri olmak üzere, Avrupa Birliği ülkeleri ile yaşanan olumsuzluklarda bu işin tuzu, biberi oldu.
-Asıl olan Amerika’nın dünyaya bir başka model olarak hazırladığı FETÖ projesinin, Türkiye’deki başarısızlığı ve tasfiyesi de ilişkilerin gerilmesinde önemli rol oynadı..
TÜRKİYE İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR MU?
Sayabileceğimiz, daha birçok neden ile birlikte Türkiye, şu an “itibarsızlaştırılarak, bir başka yalnızlığa” itilmek isteniyor..
Cumhurbaşkanlığı Sistemi içinde Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tasfiyesi için düğmeye basılmış bir durumda..
Türkiye’de siyaseten bir kan değişikliği istendiği kesin..
“Uzlaşmaz, bildiğini okuyan, çıkışları ile şoklar yaratan bir Recep Tayyip Erdoğan yerine, uzlaşmacı, istişareye açık, konuşulabilenecek bir siyasi oluşumun tercih edildiği” apaçık ortada..
Fakat, tüm bunlara rağmen, ülkede “Tek Adam” sistemi içinde her dediğini hayata geçirmekte kararlı olan bir Recep Tayyip Erdoğan,’ın son Osman Kavala, hatta HADEP’li Selahattin Demirtaş hakkında on ülke büyükelçisinin istemine karşı tavır sergilemesi ve “ Dışişleri Bakanıma söyledim bunları istenmeyen adam ilan edelim” noktasındaki çıkışı da, bir başka şok açıklama oldu..
Avrupa’da ve Brüksel’de “Çok cesur bir açıklama” şeklinde yorumlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu çıkışı şimdilik belirsizliğini koruyor..
ÇIKIŞ YOLU NE OLMALI?
Sanırım Türkiye, yani Dışişleri Bakanlığı bir “çıkış yolu” arıyor..
Şimdi uluslar arası dışişleri terimi olarak büyükelçilerin, diplomatların “Persona non grata” (İstenmeyen adam) ilan edilmesi noktasında Türkiye’nin bir çıkışı söz konusu!
“Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın” bu tutuklu iş insanı Osman Kavala hakkındaki “serbest bırakılsın, adil yargılansın” istemi, daha çok tartışalacak gibi..
Elbette oyunu büyük fotoğrafta sizlere takdim etmeye özen gösterdim..
GÜVENSİZLİK ZİRVE YAPTI?
Türkiye’de muhalefetinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanında görüş ve düşünceler belirtmesine rağmen, işin bu boyuta gelmesi büyük bir rahatsızlık yarattığı da gözlerden kaçmıyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde öteden beri “bir Recep Tayyip Erdoğan güvensizliği ve sevimsizliği” var!
Mesela, gerek başbakan ve gerekse Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan, Belçika’ya bile geldiğinde, birçok siyasetçi Belçika’yı terkederek, Erdoğan ile karşılaşmamak, onun ile ile aynı ortamda bulunmamak için büyük özen gösteriyor..
Hatırlarsanız, son Belçika’a ziyaretinde Erdoğan’ı Kral Phillipe ve Kraliçe Mathilde karşıladı..
Ayrıca Avrupa Birliği ile ülkeleri ile yaşanan gerginlikleri de bu bağlamda hatırlamalıyız..
Neresinden bakarsanız, bakınız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “bu cesur diplomatik çıkışı Türkiye’nen başına yeni sorunlar” açacak gibi gözüküyor..
İşte burada, “diplomatik tavırların işin içine girmesi ve işi tatlıya bağlaması” gerekiyor..
“Monşerler”diyerek harcadığımız, o Dışişlerinde böyle uzlaşmacı, işi kotaracak diplomatlarımız yok mu, var..
İKNA EDİLEBİLİNİR Mİ?
Bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ikna etmek o kadar kolay mı?
Belli ki,Türkiye’di zorda olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhtemel bir erken, ya da tarihinde yapılacak seçimler öncesi, taraftarlarına, partililerine “ van munit” tarzında güçü bir çıkışla, tekrar seslendi..
Tutar mı, tutmaz mı göreceğiz?
Ama o köprünün altından ne kadar su geçtiği hesaba katılmadı..
Türkiye’de “Euro-Dolar girdabında” boğulanların feryadı, ayyuka çıkarken, altında o yükseliş sürerken, TL’nin bu eriyişi devam ederken, siz “aslanlar gibi kükreyin” fayda eder mi bilmem!?
Kaldı ki,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, açılış kurdelasını kestiği bir sırada feryadı duyulan vatandaşın canhıraş “ Evim yandı, annem öldü, açız, bittik” çağrılarına kayıtsız kalması, manidar bulundu!..
ÜLKE DİBE VURDU!?
Türkiye, maalesef her alanda dibe vurdu!
Bu çöküşü gizlemeye gerek yok!..
Hergün muhalefet ve iş insanları, sivil örgüt temsilcileri Türkiye reçetesini başka dilden okumuyorlar mı?
Yani neyimiz gizli ki?
AK Partileliren toparlanma görüntüleri vermeleri ne işe yarar ki?
Şurada, “128 Milyar Doların bile nereye gittiğininin hesabı verilememişken, göz boyama toplantılarının,açılışlarının” ne anlamı olur ki?
Sürekli değiştirilen Merkez Bankası görevlileri bile, derde deva olamadı!..
Liyakatsiz kadrolar ile yanlış plan ve projelerle,kararlarla Türkiye, resmen betona tosladı!..
Türkiye elindeki imkanları maalesef iyi kullanmadı..
Alınan krediler uygun projelere kullanılmadığı gibi satılan fabrikaların paraları, elden çıkarılan hazine arazileri, yandaşlara rant dağılımı, ihalelerde belli iş adamlarının korunması, yargıda adaletsizliğin dizboyu yükselmesi, eğitim ve sağlıkta istenilenlerin gerçekleştirilmesi Erdoğan ve ekibinin başını ağırttı ve sonunu getirdi..
Manzara bu!
YERLİ, MİLLİ ÇIKIŞLAR?
Erdoğan ve ekibinin işbaşında kalması için artık mucizeler gerekli..
Bu “ Yerli ve Milli “ çıkışlarla, arayışlarla da gerçekleştirilemez!.. Millet artık, “aldatılacak” konumda da değil..
Zira sen “aldatılmışken”, millette “ben de aldatıldım” diyorsa, işin çıkış yolu olarak, “bir erken seçim çözüm olabilir” düşüncesinde olanların sayısı az değil..
Bu sayının artık yüzde 60’ları geçtiğini herkes biliyor..
O halde, zaman kaybetmeye ne gerek var?..
Böylece bir “cesur çıkış, bir seçim açıklaması ile de çözülmüş” olur!
Yusuf Cinal yazıyor, 25 Ekim 2021 Brüksel, www.bizimsakarya.com.tr