Öyle bir yerde yaşıyoruz ki, seçilmişlerin başları otları biçercesine biçiyorlar. İlle de HDP belediyelerine kayyum atanacak diye bir düzenleme yoktur. Sırası gelen; Boğaziçi Üniversitesine AKP+MHP işbirliğiyle Melih Bulu getirildi.
İşi anla anlama, diploma olsun olmasın dönemi başladı. Yeter ki bize itaat etsin. Anlayışı öne çıkıyor.
Burası bir üniversitedir. Demokratik, bilimsel yapısıyla, özerk olmalıdır. Söz hakkı eğitmenlerinden tutun, öğrencilerin olmalıdır. Dışarıdan atanan ile olmaz. AKP+MHP’nin keyfi çıkarlarıylada bu işler olmaz.
Polis gücü her yıl var olmuştur. 2021 yılında Boğaziçi Üniversitesine atanan kişiyi rektör olarak istememelerinden dolayı seslerini duyurmak için demokratik haklarını kullanmışlardır. Protesto eylemi başlatmışlardır.
İktidar tarafından polis gücü öğrencilerin üzerine gönderilmiştir. Basına yansıyanlardan gördüklerimiz; evlerinden gözaltına alınan öğrencilerin kapı duvarı yıkılmış, etrafa gözdağı verilerek bunlar teröristtir damgası vurulmuştur. İşkenceye uğrayanlar olmuştur. Eylem esnasında polisin saldırısı, gazlaması ile en ilginci olan kapıya kelepçe takılmasıdır. Bütününü ele alırsak devletin anlayışıyla özdeşleşmiştir.
Öğrencilerden korkuyorlar. 68 ve 78 kuşağının öğrencileri NATO’ya, 6. Filoya, hayat pahalılığına, faşist uygulamalara ve diğer haksızlıklara karşı çıkmıştır. Halkın ve halkların, ezilenlerin, emeği çalınanların yanında olmuşlardı.
Bugünde öğrencilerden korkuyorlar. Bilimsel, demokratik bir işleyişin olmamasını istiyorlar. Saltanatlarını sürdürebilmeleri için. Polis, askeri ve yargılama gücünü kullanıyorlar.
Bir yerde haksızlık varsa, eşitsizlik varsa öğrencilerde sessiz kalmayacaktır. Bugüne kadar devletin tüm aygıtları öğrencilere yönelmiştir. Yok edebildiniz mi? Edemezsiniz. Öğrenciler düşünen, sorgulayan, sosyal bir varlıktır. Suyun yolunu ne kadar keserseniz kesin su akar yatağını bulur.
Hüseyin Habip Taşkın yazıyor/09.01.2021