Tanrının başka bir işi yoktu ve hafta sonunu Dereliye ayırdı öyle mi ?
Yani bu doğanın, kapitalizme kendini kurban eden insanlar ile bir hesaplaşması değil!
Hani bu HES denen ucubeler tüm suyu kontrol altına alacak vep bir daha sel felaketi olmayacaktı.
Hani binaların dış cephelerini aynı renge boyayınca tüm kirli yüzler gizlenecekti.
Hani Dereli yolu bitince, Dereli kalkınacak ve ekonomik patlama yapacaktı.
Ah bir yol bitseydi de mi hacı emmi!
Doğanın anasını ağlattınız; şimdi karşısına geçmiş timsah göz yaşı döküyorsunuz.
Öyle yok !
Küçük Aksu deresinin üstüne onlarca HES yapılırken karşı durabilseydiniz.
HES lere karşı duranlara bozguncu demeseydiniz bu büyük bozgun yaşanmazdı.
Doğa evet hep acımasızdır. Ama kendisine karşı gelene.
Yani kimseye özel bir garezi yoktur.
Ben çocukken elime bir çalı süpürgesi alır, şimdi çamur altında kalan evimizin önündeki o küçük sokağı temizlemeye çalışırdım. Çocuksu bir yanılsama. Sonra mahalle teyzeleri akıl verirdi.
“Sen tüm sokağı tek başına temizleyemezsin.”
Evet haklılardı. Ben o sokağı hiç temizleyemedim. Çünkü yalnızdım.
Paylaştığım fotoğrafın altında,bir çalı süpürgesi duruyor. Tesadüf belki de. Tam o temizlemeye çalıştığım sokağın karşısında.
Diyecegim o ki alın temizleyin tüm pislikleri ama önce kendi evinizin önünden başlayın ve o teyzelere kulak verin. Tek başına hiç-bir pislik temizlenmiyor.
Demem o ki
Keşke insanların içlerindeki o pervasızlığı, kabullenmişliği de silebilecek bir cadı süpürgesi icat edebilseydik.
Belki o zaman daha başka olurdu her şey.Çünkü Doğa hata affetmiyor. Hasta ettikten sonra geçmiş olsun demekte fayda etmez.
Süpürgeler sahiplerini bekliyor.
Ulaş Karakaya yazıyor