1970 Yıllarda Taşucu’nda balıkçılar bir kooperatif kurarak sefaletten kurtulmuşlardı.
Taşucu Balıkçılık Kooperatifi, İçko Birlik, Köy Koop… üreticinin yanında birlikleri imece ruhu ile üretim deva ediyordu. Nohut, üzüm, balık , narenciye ürünleri Pazar buluyor. Üretim her geçen gün artıyordu.
12 Eylül ile birlikte ilk darbeyi kooperatifler yedi, mallarına el kondu. Taşucu Balıkçılık Kooperatifinde, rahmetli Arslan Eyce önceden sezdiği için hemen Kooperatif yönetimini toplantıya çağırdı. Bütün mal varlıklarını kurdukları Taşucu Eğitim ve Doğal Hayatı Koruma Vakfına bağışladılar.
Arslan Eyce bir şeyler yapmıştı. Balığa giden üretici balık bulamazsa amfora deniz altı kalıntılarından oltasına takılanları getirdiler , onları tek, tek satın aldı. Temizledi, bakımını yaptı. Yıllarca onları gözü gibi baktı. Gün geldi Kültür Bakanı bir yol arkadaşı İstemihan Talay olunca kafasındaki müze projesini uyguladılar. Vakfın mülkü olan binaya toplanan amfora eserlerini uzmanlar ile birlikte, tarihi taş binanın içine yerleştirdiler.
Taşucu nda artık bir amfora müzesi kurulmuştu. Kız Kalesi, Aydıncık arasında deniz içinden çıkan ürünler artık sergileniyordu. M.s. 6 y.yıldan başlayarak günümüze gelen bir aralıkların tarih akışı burada yerini aldı.
Bodrum amfora müzesinde bu kadar zengin amfora eserleri yer alalamıyordu. Ama tanıtımı iyi yapılmıştı. İki müzeyi karşılaştırdığımızda ; orada bir gemi kalıntısı dikkate çekerken, burada 2000 yıllık bir geçmiş sergileniyordu.
Açılışından bu yana bir çok kişi ziyaret etti. Dr. Fazlı Küçük, Rauf Denktaş, Derviş Eroğlu ve bakanlar, belediye başkanları ve her şeyden öteye öğrenciler ve halk ziyaret etti. Arslan Eyce bir yapıt bıraktı. Şimdiler de oğlu Mustafa Devrim Eyce babasının mirasını , hayallerini gerçekleştirmeye devam ediyor.
Müze içinde bir piyano yer alıyor. Akustiği çok uygun bir müze dinleti salonu doğal olarak yer alıyor.
Geçtiğimiz günlerde müzeyi ziyaret eden İbrahim Can, bu salon akustik yapısını görünce müze yönetimi be yakın dostlarına bir dinleti sundu. Doğal koro yerini aldı. Saz çaldıkça, türküler dile geldi. Karadeniz den, Akdeniz ‘e bozlaklar, Taşeli yöresi türküleri dile geldi.
İbrahim Can komşu Gülnar ın bir sahil köyüne yerleşti. Eski bir evi alıp, eşi ile birlikte hayallerine uygun bir yaşam alanına dönüştürmeye çalışıyorlar. Vakit buldukça Taşucu, Kızı Kalesi , Uzuncaburç tarihi yerleri geziyorlar. Cennet, Cehennem onları büyülemiş. Ama Taşucu Arslan Eyce Amfora Müzesi onları başka bir dünyaya götürmüş. Artık müzenin bir parçası olarak kendilerini görüyorlar.
Vakıf yönetim kurulu üyesi olarak Pazar günleri gönüllü nöbetçi oldum. Müzenin içinde yapıtları gördükçe Arslan Eyce ağabey ile söyleşilerimiz bir film şeridi gibi gözümüm önünden geçiyor.
Bir zamanlar vakfın açtığı kurslar ile öğrenciler yetiştiriliyordu. Yerel yönetimlerin desteği , özellikle tahsis edilen binaların geri alınması ile bu eğitim faaliyetleri durdu. Şimdilerde olanakları içinde öğrencilere burs vermeye devam ediyor.
O gün müze salonunda akustik ortamda dinlerken aklıma bir etkinlik geldi. Halk oyunları kursları, bir müze korosu neden kurulmasın. Yıl içinde çalışma ve sonrasında bir konser versek, hem de Uzuncaburç antik tiyatro da. 2000 yıllık tarih içinde bir dolaşsak.
koroyu çalıştıracak bir sanatçı aranıyor. gönüllü sanat dostu bulunursa, Taşucu’ nda sanatçılarımız bir araya gelir. Çalışmalara başlarız.
Celal Necati Üçyıldız