Dünyayı tanıyan biri olarak şunu iddia edebilirim ki; dünyanın en iyi doktorları bizim ülkemizdedir. Buna rağmen en cahil halk ta bu topraklarda. Özellikle ikinci dünya savaşından sonra kurulan İstanbul Çapa ve Cerrahpaşa tıp fakülteleri, Ankara Hacettepe Tıp fakültesi gibi okullarda dünyanın en iyi doktorları yetiştirilmiştir. Bu üniversiteler de örnek eğitim verilmekteydi. Sağlık sistemi tamamen devletin elinde olması bu okulların kalitesini hep üst seviyede tutmuştur. Fakat sağlık sistemi ve eğitim sisteminin özelleştirilmesi ile hastane ve üniversiteler özelleştirilmiş, devlet bilinçli olarak rekabete girişmemiş, bunların sonucu olarak iyi profesör ve öğretim üyeleri fazla olanağı bulunca bu kurumlara transfer olmuştur. Bunun yanında ülkenin hemen hemen her yerine politik tıp fakülteleri kurulmuştur. Bu okulların çoğunda kaliteli öğretim üyesi de yoktur. Özellikle Çapa ve Cerrahpaşa Tıp fakülteleri yerleşkeleri İstanbul un en gözde yerinde olduğu için bir takım çevrelerin buralara göz koymalarina neden olmuştur. Bilinçli olarak fakülte binaları çürütülmüş, zamanında yenilenmemiştir. İstanbula 30 bin kişilik camiler yapıldığı halde bu üniversiteler âdeta imha edilmeye çalışılmıştır. Doktora kontrole gittiğimde hemen onun duvarda asılı diplomasına bakarım. 1950-60 doğumlu ve saydığım okullardan mezunsa, huzurla muayene olurum. Diğer okul mezunlarına muayene asla olmam. Tüm bunlara rağmen ülkemizdeki hastane ve doktorlar bir çok ülkenin ilerisindedir. Sorun siyasetçilerdedir. Koruyucu sağlık sistemi devreye sokulmadan ülke düzelmez. Önemli olan halkın hasta olmamasını sağlamaktır. Bunun da yolu; halkın iyi beslenmesi ve mutlu edilmesidir. Bu ekonomi ve siyasi yapı ile sağlam kalmak mümkün değildir. Hastaneler yaşlı kesim tarafından işgal altındadır. Sabahın erken saatlerinde ilaç yazdırmaya gelenler doktorlarımızın sağlıklı çalışmasını engellemektedir. Her türlü; tatlıyı, hamuru, yağı, zararlı maddeyi yiyen özellikle yaşlı kadınlar hastalanıp, hastaneleri işgal etmekte, doktorlarımızı meşgul etmektedir. Halk eğitimsiz ve bilinçsizdir. Böyle bir ülkede doktor ve sağlıkçı olmak çok zordur. Ülkede virüs salgını var. Halk olarak yapmamız gereken verilen öğütleri dinlemek ve evden çıkmamaktır. Ama hiç bir şey olmamış gibi özellikle yaşlı kesim olmak üzere herkes sokaktadır. Bu salgından nasıl kurtulacağız? Bu insanlarla bizi çok daha beter günler bekliyor. Doktorlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza yardımcı olunuz. Doğru beslenin. Hasta olmayın. Hastaneleri meşgul etmeyin. Yoksa ülkeyi yok edeceksiniz.
Erdal Bıçakcı yazıyor