Türkiye Bugünkü Suçlular Ülkesi İmajından Siyasi Bir Değişimle Kurtulmalıdır.
Sedat Peker’in Organize suçlar ile ilgili yaptığı İtiraflar sürecinde, adım adım gerçek hedef belirmekte ve iddalar yukarıya doğru tırmanmaktadır.
Bugünkü Sedat Peker İtirafları 7 video’su, hepimize adım adım gösterdi ki, Binali Yıldırım’ın ‘oğlu‘nun’ adı zikredilerek burada esas hedefin Tayyip Erdoğan olduğu artık ortaya net bir biçimde çıkmıştır..
Ayrıca bugünkü itirafta belirtilen Kutlu Adalı cinayeti, Kıbrıs Rum kesimi tarafından uluslararası arenaya Türk Devleti’nin bilgisi dahilinde işlenmiş uluslararası bir cinayet olarak taşınabilir. Burada da işaret edilen şeyin devletin üst düzey yöneticileri olduğu açıktır.
Çünkü Güney Kıbrıs ve Uluslararası toplum, adanın hala tümünün Kıbrıs Cumhuriyeti toprağı olduğunu kabul etmektedir.
Rum kesimi, Kıbrıs Cumhuriyeti kisvesi altında Ada’da olan herşeyinde kendi topraklarında olduğunu varsaymaktadır.
Bu cinayetinde Ada’da ve bir Kıbrıs vatandaşına karşı işlendiğini var sayması halinde, bunun itiraflar delil olarak kullanıldığında, bunun TC Devletinin eskiden İçişleri bakanı olarak görev yapan birisi tarafından yaptırıldığı iddiası ile konu uluslararası bir dava konusu yapılabilir.
Bu konu bile bu yüzden TC’ne karşı bir uluslararası operasyona dönüştürebilir. Bu ihtimalde gerçekleşebilir. Türkiye bu anlamda zor durumda bırakılabilir.
İkincisi Latin Amerikadan çeşitli yollarla Uyuşturucu getirilmesi, ticaretinin yapılması konusunda ki konuda, ABD ve diğer uluslarası kuruluşlarca Uluslararası mahkemelere taşınabilir. Türkiye’ye karşı bu konuda değişik düzeylerde, uluslararası yada devletler nezdinde yaptırım oluşabilir.
Burada, iddalarda sözü edilen, TC Devlet görevlilerinin, üst düzey siyasilerin bilgisi dahilinde Uluslararası sözleşme ve yasalar çiğnenerek organize kaçakçılık yaptığı konusu gündeme gelebilir.
Bu arada somut olarak Türkiye’de Mehmet Ağarların el koyduğu idda edilen Yat Limanı konusu ve uyuşturucudan gelen paraların bölüşümü ile ilgili konunun ucu Türkiye’de herşeyden haberi olan Tayyip Erdoğan’a kadar gidebilir.
Binali Yıldırım’ın oğlu konusunun açılmasının anlamıda büyük bir ihtimalle zaten budur.
Sedat Peker’in bugün bahsettiği misafirlerinin sadece Türkiye’den gelmediğide, Peker’in gittiği ve tamamen ABD ve İngilterenin kontrolündeki Birleşik Arap Emirliğinden bellidir.
Bir kere şu bu gibi konuları araştıran herkes tarafından bilinmektedirki, BAElerinde uçan kuştan CİA’nın ve MI6’in haberi, yol vermesi ve izni vardır.
Onların izni olmadan ve çıkar sağlamadan BAE bu şekilde bir gösteriye ve itiraflara izin vermez.
Ve ayrıca olaylar, bu itiraflar neticesinde açıkça ABD’nin kontrölündeki bir kanal olan youtube yoluyla dünyaya da bilerek taşınmaktadır.
Başta Türk Milleti olmak üzere, dünya halkları ve devletleri, uluslararası kuruluşlar bu konuda açık istihbarat kanalı olan youtube yoluyla etkilenmekte ve bir şekildede dizayn edilmektedir.
Konun dünyada çok etkili Le Monde ve NewYork Times’ın konuyu yazmasından dolayıda konu bir başka aşamaya doğru evrilmektedir.
Bu etkili gazetelerin bu olayı yazması ve analizler yapmasıda asla günümüzde tesadüf olarak algılanmamalıdır.
Önümüzdeki dönemde Sedat Peker’in itirafları, ABD ve İngilterenin Tayyip Erdoğan ve ekiplerinin işledikleri ‘idda edilen’ suçları üzerinden Türkiye’ye karşı karşı hamle yapmalarınada bir anlamda zemin hazırlamaktadır.
Türkiye bir anlamda da bu itiraflar yüzünden ise uluslararası arenada itibarsızlaştırılmaktadır.
Bunlara Sedat Peker’in itirafları/ iddaları ve önümüzdeki dönem yapacağı diğer itiraflarda, yine önümüzdeki dönem çeşitli güçler tarafından Türkiye’ye karşı yapacakları çeşitli siyasi baskılarda da delil olarak gösterilebilir.
Türk Devleti dünyada bir uluslararası suç örgütü devleti gibi gösterilebilir.
Türkiye ise devletin başında ve içindeki bu suçlular yüzünden uluslararası bir şantaj ve operasyonla bu konular bahane edilerek baskı altına alınabilir.
Zaten youtube’de yayınlanan itirafların yayınlanmasıda bu nedenle bilinçli olarak yayınlanmaktadır.
Bence en son video 7 de Sedat Peker bunları açıkça sergilemiştir.
Ayrıca Sedat Peker‘in kendisi ne derse desin, kendisi istesede istemesede itiraflarından dolayı, fiziken bir uluslararası muteber bir güç tarafından korunmasa, bu kadar itirafı bu şekilde yapması ve BAE lerinde kalmasıda imkansızdır.
Birde bu konuda şunu belirtmekte yarar vardır;
Bu dünyada sadece Sedat Peker yaşamıyor.
Yani sadece Sedat Peker bu dünyadaki tek zekalı birisi değildir.
Tabiki başkalarıda var.
Bunu bilecek kadar yaşayan ve analiz eden insanlarda var.
Sedat Peker’in ben başka istihbaratlara veya devletlere çalışmıyorum demesinin bu anlamda hiç bir değer taşımamaktadır.
Burada yapılması gereken şey, Türkiye’nin bekası için, Türkiye’nin bir an önce bu suçlular yönetiminin girdabından kurtarılmasıdır.
Ve bunun içinde, Türkiye ‘de ki milli, irili ufaklı oluşumların, kendi aralarında hızla bir eş güdüm sağlayıp, bugünkü siyasi partilerin dışında, bir Birleşik, Ulusal Bir Oluşumlar Meclisini oluşturup, Türkiye’de ki halkıda seferber ederek, Atatürk ülküsü yolunda bir an önce siyasi iktidarın değişimini sağlamaktır.
Türkiye, ancak bu şekilde, Siyaset, Galdyo, Tarikat, Mafya dörtlüsünden hızla kurtarılır.
Düzlüğe çıkarılır. …
Normalleşir. …
Yeniden uluslararası itibar ve sahibi yapılabilir….
Şantajlara direnir. ….
Bağımsız davranır….
Ve Halkın mutlu Türkiyesi aynen 1923’te ki gibi tekrar kurulabilir.
Sefa Yürükel