Ülke nasıl kurtulur?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çok iyi derecede Tarih bilgisi olmayanlar asla iyi bir siyasetçi ve devlet adamı olamaz. Tarih dersi yanında coğrafya bilgisi de mutlaka olmalıdır. Ülkemizde Tarih dersine ilgi duyanların oranı oldukça düşüktür. Ya da; herkes kendi siyasi bakış açısından Tarih yazarlarının kitaplarını okur. Karşı görüşlere kapalıdır. Bir de olayın yabancı kaynakları vardır. Orayı da koca ülkede bir kaç kişi takip etmektedir. Siyasilerin okuduğunu düşünmüyorum. Halkın ve siyasilerin büyük bölümü Tarihi TV dizilerinden öğrenmektedir.
Bu yapı ile siyasette veya ülke idaresinde başarılı olmamızın olanağı yoktur. Tabi bunun yanında siyasi kişiliklerin; çok sosyal olmaları gerekir. Yabancı gelişmiş ülkelerde özellikle devlet başkanları; çocukluktan başlayarak özel bir eğitime tabi tutulur. Sanat, kültür, yabancı diller, Tarih, Coğrafya, matematik dahil tüm fen bilimleri dalında yetiştirilir. Müzik, dans, folklor, kültür alanların da bile ders alırlar.
Başarılı olmuş Osmanlı Padişahları bile Lala dediğimiz hocalar tarafından özel olarak yetiştirilirdi. Çünkü devleti idare etmek için çok donanımlı olmak gerekir.
Karşımızdaki devletlerin idarecileri özel yetiştirilmiş donanımlı insanlardır. En azından bir kaç yabancı dil bilirler. Sizin beşyüz danışmanınızın olması anlam taşımaz. Zaten kararı verecek olanın danışarak karar vermesi anlamsızdır.
İşte Atatürk böyle bir kişi idi.
Bilgili, kültürlü ve sosyal bir kişilik. Direk mücadelenin içinden gelen biri. Bu ülkenin en büyük hatası başta bugünkü CHP idarecileri olmak üzere onu anlayamamış olmalarıdır. Onun yapmış olduğu kalkınma planı uygulanmaya devam etseydi; bugün dünyanın en gelişmiş ülkesi veya belki de dünyanın patronu olurduk.
Bugün çektiğimiz sıkıntıların baş sebebi: 1938 den bu yana devleti Atatürk gibi idare edebilecek ikinci bir kişinin gelmemiş olmasıdır.
Her gün değişen, gittikçe kötüleşen bu eğitim sistemi ile çağdaş dünyadan kopmamız kaçınılmazdır.
Siyaset tıkanmıştır.
Parti tüzükleri de iyi yetişmiş siyasetçilerin sahne almasına engeldir. Koltuğa oturan tabuta binerek kalkmayı düşünmektedir.
Atatürk’ün partisi lâfta kalmıştır.
AKP ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir.
MHP emperyalizmin emrinde; destek görevini kayıtsız, şartsız yerine getiren bir parti olmuştur.
Artık Türkiye Cumhuriyeti; laik, sosyal bir hukuk devleti sayılmamaktadır. Uluslararsı kuruluşlar idarenin otokrasi olduğu görüşünde birleşmiştir. Peki bizi bu karanlık tablodan kim çıkarabilir.
Bunun için iyi bir diktatöre ihtiyaç vardır.
Şimdi okuyanlar şaşıracak.
Diktatörle nasıl olacak diye?
Ama diktatör kelimesi ilk kez eski Roma da kullanılmıştır.
Ve kötü bir anlamı yoktur.
Diktatörler; her şeyi bilen güçlü kişiliklerdir.
Ünlü Yunan filozof Aristo’nun da savunduğu gibi; demokrasi elitler rejimidir. Cahil, yoksul bırakılmış halk doğru seçim yapamaz. Bu halktan da doğru seçim yapmasını beklemek hâyaldir. Çok iyi yetiştirilmiş, vatansever kültürlü diktatör bir kadro bizi huzurlu limanlara taşıyabilir. Benim düşünceme göre sandıkla refah ve mutluluk gelemez. Sadece demokrasi tiyatrosu oynamaya devam ederiz.
Ama tulumbada su bitmiştir.
Filmin sonu yaklaşıyor.
Tiyatro oynansa da; oyuncular asla değişmez.
Sadece başrol ile karakter oyuncular yer değiştirebilir.
Erdal Bıçakcı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Ülke nasıl kurtulur?