Ülkemizin birliği ve dirliği adına yazıyorum..

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değerli arkadaşlar,
Bu yazı bir partiye  çıkar sağlamak amaçlı bir yazı değildir fakat siyaseti konu edecektir.
Yazının amacı siyasi-ekonomik- sosyal çıkmaza girmiş olan ülkemizin dirliği adınadır.
Yazı, 2023 olarak planlanmış olan fakat daha da erken yapılması olası seçimi konu alır. Yazının amacı AKP merkezli, AKP yandaşı olan aydınların, havuz medyasının dezenformasyonlarına, akıl karıştırmaya yönelik  yazılarına, sözlerine, açıklamalarına karşın uyarı fişeği atarak dikkat çekmektir.
İktidar zordadır, politik ve ekonomik yolları tıkandığı için yaklaşan seçimleri kazanamayacağını gördü. AKP içten içe de çürümüş ve dağılmaya başlamıştır. Bu siyasi oluşumu bir arada tutan Ülkeye ve Vatana hizmet değil, çıkar işbirliğidir. Arkalarında baş edemeyecekleri kadar suç birikmiştir. Sorgulamadan ve yargılanmadan olabildiğince kaçabilmek için, iktidarda kalmak için her yolu deniyorlar ve de yakın gelecekte daha da baskın olacaklardır.
NELER OLUYOR?

  1. İktidarın amacı seçimi kazanabilmek için muhalefet cephesini parçalamaktır. Bunu gerçekleştirmek için CHP – İYİ parti – Saadet partisi üzerinde operasyonlar  başladı. Bu nedenle Havuz medyasında ve haber paylaşım gruplarında da özellikle CHP ve İYİ partiyi hedef alan yazılar ve muhalif partiler üzerinde oyunlar yoğunlaştı. Bu yazıların bir kısmı da aydın ve çağdaş düşünceli kişilerden geliyor. AKP’den kurtuluş seçeneği ve alternatifi olan CHP ve İYİ parti cendereye alınıyor. AKP’nin eli güçlendiriliyor.

Bu tutum Türkiye’nin geleceğine kurşun sıkmaktır. Bu demek değildir ki muhalif partilerde var olan olumsuzlukları eleştirmeyelim. Fakat her bir eylemin vakti zamanı vardır ve bu zaman O zaman değildir. Muhalif cephe sütre gerisinde safları sıklaştırarak güç birliğine gitmek zorundadır. Yani önümüzde var olan 2 alternatiften, kötünün iyisi yanında olmaktır. AKP’yi iktidardan sandıkta uzaklaştırmanın yolu budur. Ak koyun, Kara koyun durumudur…Üçüncü bir yol bilen varsa yazmasını , bizi aydınlatmasını dilerim
CHP
Partisi tarafından kendisine Cumhurbaşkanlığı adayı olmak onuru verilen Muharrem İnce, tam bu kritik zorlu dönemde partisinde ayrılarak yeni bir parti kurma yoluna girdi. Güçlendirilmesi gereken muhalefet cephesini zayıflatarak bölme işlevini yerine getiriyor. Üzüntü ile görülmüştür ki dün de 3 CHP Milletvekili de partiden istifa etmiştir. AKP çıkarları lehine bir eylem yapılıyor. Amaçları ve nedenleri ne olursa olsun ülkenin, laik demokratik Türkiye’nin ağır tehdit altında olduğu bu dönemde İnce başta olmak üzere 4 milletvekilinin bu davranışları doğrudan AKP’nin çıkarlarına hizmettir. CHP ve muhalefetin birlik gücünü kıracak bir davranıştır. Güzel ülkemizin geleceği adına İnce başta olmak üzere cepheyi terk eden 4 milletvekilini kınıyorum. CHP’nin zayıflaması AKP’nin  elini güçlendirecektir.
İYİ Parti
Bilindiği gibi Ümit Özdağ İYİ Parti’nin kurucular kurulunda yer aldı. Strateji, İletişim, Propaganda ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu. 2018 Türkiye genel seçimlerinde, İYİ Parti’den İstanbul milletvekili seçildi. İYİ parti istanbul İl Başkanının Fetö’cü olduğunu iddia etmesi nedeniyle 16 Kasım 2020 tarihinde partiden ihraç edildi.
Partinin bir kurucusunun böylesi bir iddiayı gündeme getirerek basınla paylaşması da Muharrem İnce’nin  CHP’yi terk etmesiyle aynı döneme gelmiş olması düşündürücüdür. Günümüzde iktidarın muhalif olan herkesi  terörist/fetö’cü olarak damgaladığı dönemde   iktidarın eline koz vermek amaçlıdır. İyi Partinin zayıflaması AKP’nin  elini güçlendirecektir.
SAADET partisi
Bilindiği gibi Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan Saadet partisinin yüksek istişare kurulu başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi ve Asiltürk’ün de AKP’ye olumlu tavrı nedeniyle Saadet Partisi içinde çatlaklar başlamıştır. Asiltürk ilkelerinden sapmış görülüyor. Milli görüş gömleğini çıkartarak Erbakan ve partisini terk eden Erdoğan’ın 18 yıllık günahlarına ortak olmak sinyalini İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ geri getirmek söylemiyle veriyor.
Partilerinden ayrılanların yarın hangi cephelerde mevzil alacaklarını göreceğiz.

  1. SOSYAL DEVLET VE TEOKRASİ 

Siyasi bağlamdaki gözlemlerimi sundum fakat bir başka tehdit daha var; Türkiye’miz bilindiği gibi Gri demokrasi bölgesinde olan ülkeler sınıfına girerek DEMOKRASİDE küme düşmüştür. Otokrasi tek bir buyurganın sözlerine bağlı kılınmış, erkler ayrılığı yok edilmiş, parlamento rafa kaldırılmıştır. Yargı doğrudan buyurgana bağlıdır ve hukuk da askıdadır.
Laik demokratik , çağdaş Cumhuriyet, otokrasi tramvayında son sürat İslam Devletine doğru yol alıyor. Yaklaşan seçimi sandıkta kaybedeceğini bilen AKP ülkeyi süratle polis Devletine çeviriyor. Doğrudan saraya bağlı polis birlikleri kuruldu. Emniyet güçlerine alınacak personelin AKP gençlik teşkilatından veya AKP seçmeni olması referans alınıyor.
Anayasal haklarını kullanarak hak arayan, avukatlar, doktorlar, sağlık çalışanları, işçiler, öğrenciler meydanlarda, caddelerde dövülüyor, gazlanıyor…Mcharty’nin ruhu meclislerde, adliyelerde, saraylarda dolanıyor.
İşte İŞARET FİŞEĞİ yukarıda okumanıza sunduğum konulardır.
Zaman birlik ve beraberlik zamanıdır.
Tehdit yakın, Tehlike büyüktür.
“Armutun sapı Üzümün çöpü “konularını ertelemek zamanıdır.
Saygılarımla.
Naci Kaptan / 30.01.2021
İSLAM DEVLETİ’NE?..
Sayın Kaptan,
İ”şaret Fişeği” başlıklı yazınıza yanıtımdır…
“laik demokratik , çağdaş Cumhuriyet’in otokrasi tramvayında son sürat İslam Devletine doğru yol alıyor” olmasından, Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olduğunu belirten tek bir söz ettiğini hiç duydunuz mu?
Çünkü ona göre hala laiklik tehlikede değil, Y-CHP’de 1930’ların, yani Atatürk’ün CHP’si değil!…
Ayasofya’nın açılışına bir tek laf etmediği gibi,  minberinden Atatürk’e “nankör” diyen, nankör Diyanet Başkanı’na bir tek laf ettiğini duydunuz mu?
Türkçe ezan tartışması çıktığında Atatürk’e hakaret eden Erdoğan’a bir tek söz etti mi, yoksa konunun üstünü örtmeye mi çalıştı?
Meral Akşener, parti içi rahatsızlığı olan Ümit Özdağ ile bir araya geldi, sıkıntılarını gidermeye, onu ikna etmeye çalıştı. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ile böyle bir görüşme yaptı mı, yoksa son Kurultay’da olduğu gibi, onu dışlayarak istifaya mı zorladı. En son ne dedi? “Parti kurmak serbest, isteyen parti kurabilir” diyerek güle güle mi dedi?
Mehmet Ali Çelebi, uzun süredir partideki bu gidişi önlemek için çırpınıyor, bunun rahatsızlıklarını giderecek en küçük bir adım attı mı, yoksa kapıyı mı gösterdi?
Son olarak HALA KILIÇDAROĞLU İLE BİR YERE VARILABİLECEĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?
Saygılarımla…
Prof. Dr. Süleyman Çelik

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Ülkemizin birliği ve dirliği adına yazıyorum..