“VEFA…”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Yazmayayım dedim bu hafta yazımı, ama gene de yapamadım…Çünkü yazacağım konunun özü, maalesef Karasu…
Hem de “Sevdalım olan Karasu…”
*
40 yaşına gelmiş, vizyonu dünya olan oğlumun ; “Baba…Artık senin
o güzel günleri yaşadığın Karasu yok…Artık bunu gör…Ne yöneteni, ne yönetileni, ne de, yeni yerleşenleriyle, Karasu elden çıkmış ve “Ellerin Olmuş..” ve sen
hala “Sevdalım Karasu deyip duruyorsun” ikazlarına rağmen, ben hala, o
tertemiz insanlarıyla, büyük bir kısmı çalınıp yok edilmiş doğal
güzelliklerine rağmen, “Akıllı, Vizyon Sahibi, Demokrat” bir Belediye
Başkanıyla, tekrar, geri kazanılacağı umudundayım diyerek, yazmaya ve
bu özlemleri duyan, “Dünya denizlerini teknesiyle arşınlayarak
“Efsane” olan gözü pek delikanlı Cengiz Arslanoğlu” ve onun gibi, Karasu’yu, o güzel günlerine tekrar getirme özlemi duyan, tüm Karasu sever dostlarla
iletişim kurmak istiyorum…Ve maalesef, bu yazımı “Duygu Yüklü” olarak yazıyorum…
*
Korona mıdır, ne anasının gözü ise, üç aydır, şeklimizi şemailimizi bozdu bizim…Ne hasta ziyareti, ne büyüklerle sohbet, ne kahvede “Vur Dibine Gitsin Kuyu dibine muhabbetleri” ne çok sevdiğim dostların, cenazesine
katılabilme gibi, yaşamımızın ruh zenginliklerini, yaşayamadık…
*
Bu moral bozuklukları yaşanırken, bir de, üzerime gelen, zulüm ve
saygısızlık hareketleri ile, hepten dip yaptı maneviyatım…
*
Bir, 10 km doğumdaki komşu ilçem Kocaali’ye ve onun gerçekten “AK”
Belediye Başkanına bakıyorum ve diyorum ki İşte… “ADAM…”İşte…” GÖNÜLADAMI…”İşte…” SAMİMİ MÜSLÜMAN”…
*
Bir bakıyorum “Kavlan altı Muhabbetleri” diye, geçmişte Kocaali İlçesinde
“İZ BIRAKAN” Halkın gönlündeki değerleri, halkın gözünde yüceltiyor,
karşılıklı konuşarak, hem de “Korona Günlerinde” kapı kapı
dolaşarak, evinde mahsur kalan değerlerine “MORAL” veriyor
çam sakızı çoban armağanı hediyeleriyle…
*
Her gün, onu izleyerek, biraz da, kıskanarak, mutlu oluyor
“Helal Olsun Sana Be Ahmet Acar…Böyle günlerde, moral çöküntüsündeki
halkın gönüllerine döşediğin asfaltlar ile mutlu ediyorsun halkını…
Biraz da bu “Gönül Rüzgarlarından” Karasu’ya gönder” dememe rağmen,
Karasu’da, ne “Gönül” ne de “Vefa” Hiç birinden eser yok…
*
Bir bakıyorsun,Belediye Başkanı Beyefendi, gelmiş şehrin merkezinde,
Lise Binasını yıkıyor o dozerlerin “Tak tak tak” seslerini, evde kapalı
kalmış ve tedirgin insanların beyinlerine vururcasına..!
*
(Neymiş…Yıkımı üstlenen müteahhitten, yıkım işini almış mış da, para kazanacak mış da…15-20 gün, bu gürültü sürdü…Hemen, peşinden, yine şehir merkezindeki iki adet hastane binası yıkımı oldu…Bunlarda, 15-20 gün sürdü…
*
Velhasıl…Evden çıkamayan insanlar, moral çöküntüsünü, çevreye verdiği
aşırı ve berbat rahatsızlıklarla geçirdiler, sağ olsun vizyonsuz,
sığ, ne oldum delisi mantalitesiyle, icraatın başındaki Belediye Başkanı sebebiyle…
*
Bir de…Cumartesi-Pazar kısıtlamasının öncesi günde, insanların alış veriş için
yoğunluk yaşadığı şehir merkezinde, önceki Belediyenin yaptığını bozarak,
yeni bir şeyler yapma hevesiyle, insanların emdiği sütü burnundan
getirdiğinin farkında bile değil…
*
Farkında olsa bari, “Çevreye verdiği rahatsızlıktan. Belki de hiç rahatsız
olmayıp, mutlu oluyordu…”

*
Ve, bu günlerde, çeşitli numaralarla, güya birisinin koyduğu, Cumartesi-Pazar
kısıtlamasını, “Sayın Reis’in” ağırlığını koyarak, sanki, bir lütufmuş gibi
kaldırması ile, zıplayan, “sözde Karasu’da yazlığı olan İstanbullu” ile,
50 binlik nüfusunun 200 binlere çıktığı, bu günlerde, çalışmalar ve ana artelin
kapalılığı devam ediyor…
*
Karasu’ya 5 km uzaktaki köy evimden, arabamla, Karasu’ya gitmiyorum,
yaşanan curcuna sebebiyle…Ve Karasu, bu curcuna ile, karmakarışık
bir hal yaşarken, Kocaali, seçkin konukları ve tertemiz sahili ve güleç, vefalı, Ak
Belediye Başkanıyla mutlu…
*
Yanı başımdaki Kocaali ile Karasu’yu kıyaslıyorum da, bir zamanlar, yanına
dahi yanaşamadığı Karasu’yu, bugün fersah fersah geçmiş Kocaali
yaşanabilirlik değerleriyle…
*
“Salgın” dönemi, eski Belediye Başkanlarını,Meclis Üyelerini, eşraf aile reislerini,halkı,dükkanını yeni açan esnafını, yanına gidip görerek, moral değerlerini yükselterek, “Gönül Adamlığını”, “Vefa’nın yalnız İstanbul’da Bir Semt Olmadığını” onu, o koltuğa taşıyan taşımayan herkesin, gönlündeki Başkan olduğunu ispat ederken, “Karasu Belediye Başkanı Beyefendi,” bu Karasu için,
gecesini gündüzüne katmış, ailesini ihmal etme, mevcut ekonomik durumlarını kaybetme pahasına, ilçesine, kendine, o kutsal görevi veren halkına yaptıkları iyiliklere karşılık vermiş kısaca VEFA duygusunu yaşatmış “eski fakat eskimemiş” ve hala gönüllerde yaşayan Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri ve hatta sağ-sol demeden İlçe Başkanlarının hepsini, nasıl, ziyaret edip, bir kolonya, bir
maske ile, gönüllerini alamamış…
*
Vah vah vah…Zavallı Başkan…Biraz Kocaali’yi ve onun AK başkanını
örnek alabilseydi keşke…Ama…Nerde..?Evet…Vefa…İstanbul’da bir semtin adı…Ya da Bozasıyla ünlü bir yer, değil mi..?Sayın, Karasu Belediye Başkanı Beyefendi…
*
Zaten, yukarıda iki resim, VEFA’dan ne anladığını gösteriyor Kocaali ve
(zavallı) Karasu Belediye Başkanlarını..?
*
Siz ne dersiniz, değerlerini kaybetmeden, hatta, yaşayarak, büyümeye çalışan,
Halkıyla iç içeliği, karanlığın çöktüğü Salgın günlerinde, yukarıda
gösterilen resimdeki Belediye Başkanına sahip Kocaali Halkı..? Ve, artık, “yozlaşmış yabancı,” “kaptı kaçtı bir takım insanların” ellerine terk edilmiş ve göz yaşlarıyla bu ellere bırakılan, kutsal ibadeti dahi bir gösteri ve ayrıcalıklı hale dönüştürüp halkın kendi seccadesiyle Allahın huzuruna gelirken O’nun ve
şürekasının özel mavi halılar üzerinde namaz kılmasıyla Türkiye gündemine
“Hop” diye oturan bir Belediye Başkanına sahip, Karasu Halkı..?
Sahi…Siz ne dersiniz..?
Vefa, bir semt adı, ya da bu günlerde amatör kümeye
düşen futbol takım ya da meşhur bir boza çeşidi mi…?
Ne dersiniz..?
Muzaffer Tatlı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“VEFA…”