Dedesi padişaha hocalık yapmış, devlet memuru babanın çocuğu olarak 1953 yılında doğmuştu Karasu’da …
*
İlk, orta ve lise tahsilini Karasu’da, yüksek tahsilini de, İstanbul’da tamamlayarak, çok sevdiği öğretmenliği, yine, ilk mezunlarından olduğu
Karasu Lisesinde, Milliyetçi Cephe Hükümetlerinin aşırı baskılarına
rağmen, 8 yıl yaptıktan sonra, istifa ederek, ticaret yapmak üzere İstanbul yollarına düşmüştü…
*
Ticarette, çok paralar ve dostlar kazanmasına rağmen, çocukluk ve gençliğinin unutulmaz anılarıyla, Karasu, hep sevdalısı olmuştu…
*
Zaman zaman geldiği Karasu’da, hangi katkıyı sağlayabilirim, ne fayda sağlayabilirim diye düşünürken, tüm masraflarını cebinden olmak üzere, 2 yıl
Kuzuluk Ersoy Spora, 5 yıl da Karasu Spor’a başkanlık yapmıştı…
*
Karasu Sporu süper lige çıkarttıktan sonra, Sakarya spor ikinci başkanlığını yapmış, ancak aklı, hep, Karasu’da kalmıştı…
*
Tek başına oluşturduğu organizasyonla, İstanbul Üniversitesinden bilim
adamlarıyla birlikte, günümüzde kaybolmaya yüz tutan Mersin Balığı zenginliğini, Karasu’ya tekrar kazandırmak amacıyla, “Mersin Balığı Festivali” düzenliyordu 5 Haziran Çevre günlerinde…
*
5 yıl sürdürdüğü bu festival ile Sakarya Nehri Mersin Balığı yavrularıyla zenginleşmişti…
*
Ticarette kazandığı parayı, bir yandan en büyük tutkusu olan dünyayı gezme ve dolaşmaya harcarken, dünya kentlerinde gördüklerinden esintileri Karasu’ya
aktarma için, can atıyordu…
*
Kenara atılmış gibi duran, Atatürk’e ait büst, yakışmıyor diyerek Karasu’nun en güzel meydanına, bu gün bile, yabancıların gelip, önünde resim çektirdiği,
müthiş bir Atatürk Anıt’ı yaptırıyordu, festivalde İbrahim Tatlıses’e 40 bin lira
verenlerin, 13 bin lira bu anıta verecek paramız yok, diyenlerine inat…
*
Yine, gönüllerinde Atatürk sevgisi yüksek olan Yassı geçit Köyü’ne, Atatürk Anıtı ve Kütüphane yaptırarak, Karasu’ya hizmetlerine
devam ediyordu…
*
Korona Belası ile. artık geldiği 67 yaşı, onu, biraz daha Karasu’ya çekiyor, zamanını, doğduğu topraklarda ve bilhassa aşık olduğu Karadeniz’de
geçirmek istiyordu …
*
Geçen hafta, Palamut sezonunun da, büyük bir bereketle açılmasıyla, bir arkadaşıyla, motoruyla, denize açılır… Dönüşte, iskeleye bağlamak istediği
motorunda, dengesini kaybederek, küreklerin bağlandığı demir kazığın
üzerine düşer ve baldırı paramparça olur… Çok kan kaybeder, hatta kendinden
geçip bayılır…
*
Karasu Devlet Hastanesi Acil servisine getirildiğinde; yaşadıkları ise, korku
filmlerini andırıyordu kendi anlattıklarına göre… “Vurulan morfin ve yapılan dikiş sonrası düşen nabız ve tansiyona rağmen, yapılan müdahaleler çok acemice” diyor.
*
Kabus gibi geçirdiği bir geceden sonra, apar topar İstanbul’da, özel bir hastanede, doktorun ; “Karasu’da yapılan müdahale ve işlemlerin
çok acemice olduğunu söylemesi,” Karasu için ömrünü vermiş, kurduğu dernek ile, İstanbul’daki Karasuluları bir çatı altında toplamış Erdal Bıçakçı’ya
yapılan çok büyük vefasızlıktı…
Yaz aylarında 500 binlere kış aylarında ise 80-90 binlere varan nüfus yoğunluğunun yaşandığı Karasu Devlet Hastanesinde yöneticilik vasfı çok yetersiz bir Baş Hekim sebebiyle , Kadın doğum uzmanı doktorunun,
Kalp doktoru ve hatta doğru dürüst bir cerrahın olmadığı bir Devlet
Hastanesinde, apandisiti patlayan eski bir ilçe başkanı arkadaşımızın
kızının, bu durumu, doğru teşhis edilemediği için vefatı,
Daha geçen, hafta rahatsızlanarak, acile kaldırılan emekli bir belediye
çalışanı komşumun, kalp krizi geçirdiği halde, kas gevşetici iğne vurularak ,
evine gönderilmesi sebebiyle, 5-6 saat sonra vefat etmesi, Yine, geçen hafta, vefat eden mahallemin çok sevilen bir hanım efendisine, ambulansın geç
gelmesi ve Sakarya merkeze geç ulaşması sebebiyle, beyne oksijen gitmemesine
müdahalede, geç kalındığı için, ölümün gerçekleşmesi, artık bu hastaneye
bir neşter vurmanın zamanının geldiği yoksa daha kötü durumların yaşanacağını göstermektedir bizlere… Ve bir zamanlar Operatör Dr. Kerem
ve Operatör Doktor Şemsettin Beyler gibi, Türkiye çapında cerrahları
bünyesinde bulundurup, yılda bin-bin beşyüz gibi cerrahi müdahaleler yapıldığı
gözbebeği Karasu Devlet Hastanesi, bu gün liyakatsiz bir yönetimin elinde
olduğunu gördüğümde, ilgisiz, becerisiz bir AKAPE İlçe Başkanı, merkezdeki parka “Alpaslan Türkeş “ adı niye verilmediğini baş derdi olarak gören (stepne) MHP nin ilçe başkanı, şu an ticaretten başını kaldıramayan İyi Parti İlçe Başkanı ve hala Karasu’ya ısınamamış ve çalışmalarına başlayamamış
CHP İlçe Başkanları aklıma geliyor…
Son söz olarak ;
Karasu Sevdalısı Erdal Bıçakcı kardeşimizin kıl payı atlattığı, fakat diğer vefat eden kızımız, komşumuz ve mahalleli hanımefendi kardeşimizin, Eski İlçe Başkanı arkadaşımızın sevgili canı kızı ve Belediye çalışanı komşumuzun bu kadar şanslı olmadığı bu derece vahim duruma düşürülen Devlet Hastanesi, Karasu sahilindeki, muhteşem villasında tatil yapan
Menzil Tarikatı Baş Efendisinin, GATA’daki temsilcisi, “Entarisi Ala
Benzeyen” fistanlı Baş hekim Yardımcısı Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı
Ali Edizer kopyalanıp Karasu’ya mı gönderildi diyorum ..?
NOT ; İnsanlığa, Barışa, Hoş görüye, Uzlaşmaya dair, çok güzel şeyleri
öğrendiğim, en güzel liseli yıllarımın geçtiği İSKENDERUN/HATAY’a,
yaşadığı felaket sebebiyle, geçmiş
olsun diyorum…
Muzaffer Tatlı yazıyor/Karasu Sakarya