Yalancılar hiç sevilmez.
Oysa ben yalan konuşmayı severim.
Hatta bana yalan söylenmesinden de inanılmaz zevk alırım.
Düşünsenize tüm insanların hiç yalan konuşmadığını!
Bunun felaket sonuçları olurdu.
Herkes, her şeyi doğru konuşsa neler olurdu, neler.
Örneğin; sokağa çıkıyorsunuz.
Komşunuz Ahmet beyi görüyorsunuz. Ahmet bey çökmüş, bitik bir vaziyette. Hasta olduğu suratından belli. Ve siz ona “Ahmet abi hasta mısın? Çok kilo vermişsin, vah vah” derseniz; onun hali ne olur?
Anında ölmez mi adam?
Onun yerine “günaydın Ahmet abi. Bugün bomba gibisin” derseniz ne olur?
Tabi ki, pozitif olarak etkilenir. Bu ona moral verir. Moral de sağlık.
Eşinizi aldattınız.
Eve geldiniz ve eşiniz size “Bugün neredeydin” diye bir soru sormuş olsa, siz de doğruyu söylemelisiniz ya; “Bugün kız arkadaşımla seviştim” derseniz neler olur evde? .
Yuvanız yıkılmaz mı?
Din de böyle değil mi?
İnsanın,” öldükten sonra ne olacağız sorusuna”, tatlı yalanlarla yanıt vererek, onları motive etmez mi?. “Şayet iyi insan olursanız, cennette ağırlanacaksınız. Sonsuz hayat, erkekler için bir sürü kadın verilecek. Kötü olursanız, ateşe atılacaksınız”.
Bunları duyan bilinçli olarak bu yalanlara inanmak ister.
Siz doğruyu söylediğiniz taktirde, sizden nefret eder.
Fala aslında kimse inanmaz.
Yalan olduğunu bile bile insanoğlu falcıyı dinlemek ister. Geçici de olsa mutluluk yaşar.
Demek ki neymiş?
Yalan söylemek faydalı bir eylem de olabilirmiş.
Tabi ki; her zaman yalan söylemek faydalı değildir. Bir kişiyi maddi olarak soymak ve dolandırmak için söylenen yalanlar yapılmış en büyük kötülüklerdir.
Siyasilerin söylediği yalanlar en zararlı yalanlardır. Zira onların yalanları tüm toplumun geleceğini ilgilendiren yalanlardır.
Bu örnekleri daha da artırabiliriz.
Bu sebeple yalan insanlara özgü bir davranış biçimidir.
Yalansız kalmayalım. Ama başkalarının canını yakmak için yalan söylemeyelim.
Eğlenirken, gırgır yaparken de zararsız yalanlar anlatalım.
Unutmayın ki; yalansız yaşanmaz.
Ama bunu abartmayalım.
Hayatımızı sadece yalan üzerine kurmayalım.
Çünkü, “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” gerçeğini bilmeyen yoktur..
Erdal Bıçakcı yazıyor