Yüz yaşını geride bırakan Yeşilçam’ın görüp görebileceği en şeker, en vazgeçilmez aşçı karakteriydi. Neredeyse 200 kiloydu. Balıkesir Burhaniye’de yaşıyordu. Ortaokulu bitiremeden ekmeğini taştan çıkarmaya başladı; lokantada, leblebicide, terzide çırak olarak çalıştı…
O sırada Burhaniye’de çalışan bir film ekibi onu İstanbul’a davet etti…
1957’de, “Allı Gelin”le sinemaya ilk adımı attı…
Aşçı rollerinde o denli başarılıydı ki, bazen aynı günde üç film setine yetişmek için çırpınıyordu…
18 yıl boyunca, kimilerine göre 400, bazılarına göre 500 filmde oynadı… Farkında olmadan dünya rekoru kırmıştı…
Yürürken göbeği kendisinden önce gidiyor, onun mimiklerine bakan gülme krizine giriyordu…
1960’da sevdiği kadın Sevim Tosun’la dünya evine girdi. Bu aşkın meyveleri, ilk “tosun” Erdal, 1963’te doğdu. İkinci “tosun” Gürdal, dört yıl sonra gözlerini dünyaya açtı. Her iki “Yavru Tosun” dörder kilogram doğmuşlardı. Doğuştan iştahlıydılar, yani, zaten yemek yemeyi çok seven bir aileydi…
Çünkü, Sevim Anne öyle güzel yemekler yapıyordu ki…
Necdet Tosun, çok sempatik bir şişmandı. Hep güler yüzlüydü. Bir setten diğerine koşarken ne yazık ki, para kazanamıyordu…
Akşam eve döndüğünde, cebinde deste deste para yerine bir senet koçanı olurdu… Geleceğe güvenle bakamıyordu…
Çok sevdiği yavruları Erdal ile Güldal’ın sıkıntı çekmesini istemiyordu…
Birkaç yıl üst üste İzmir Fuarı’ndaki Benelüks Aile Gazinosu’nda şov yapıp, hayranlarını mest etti…
Geleceğe güvenle bakmak istiyordu. Çocukları için her şeyi yapmaya hazırdı. Çünkü bağırsaklarından şikayetçiydi…
O’na sanki kötü işaret veriyordu vücudu!
Oysa, Necdet Tosun, o tarihlerde henüz 40’lı yaşlarının ortalarındaydı…
Sonra… Çok acıklı bir şey oldu… O kocaman şahane adam, yeni bir iş için Almanya’dan teklif aldı…
Takvimler 1975 yılının, 27 Nisan’ını gösteriyordu…
Gurbet elde trafik kazası geçirdi. Hastaneye kaldırıldığında ağır yaralıydı. Durumu biraz düzelince İstanbul’a getirildi…
Ne var ki, o kazadan tam 13 gün sonra, 10 Mayıs 1975’te hayatını kaybetti…
Henüz 49’una yeni girmişti. Evlatları Erdal 13, Gürdal ise 8 yaşındaydı…
Tosun Ailesi’nin evi karalara boyandı…
Yüzüne baktığınız anda gülmeye başladığınız Necdet Tosun’u kaybedeli tam 45 yıl oldu…
Hiç unutulmuyor; çünkü her gece en az iki siyah-beyaz filmi TV ekranlarında…
Rolü kısa ama, kalplere girmiş bir kere o tonton aşçı, unutmak mümkün değil…
Ama, ah, şu kader yok mu?
Necdet Tosun, geriye gözü yaşlı bir eş ve henüz çocuk yaşta iki erkek evlat bıraktı… Anne Tosun, iki evladını da iyi yetiştirmeye çalıştı…
Ancaaak… Bakın neler oldu…
Necdet Tosun öksüz bıraktığında, büyük oğlu Erdal ortaokuldaydı. Konservatuvarı bitirdi; babası gibi oyuncu olmak istiyordu. Atıf Yılmaz teklif edince 17 yaşında, “Mine” filminde oynayarak sinemaya başladı…
Sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu’na geçti, Uğur Yücel’le “Özel Tiyatro”yu kurdu…
Sonunda, her şeyi bıraktı, Yılmaz Erdoğan’ın BKM Oyuncuları arasına katıldı… “Bir Demet Tiyatro” oyununda, “Eyvah Necdet” karakteriyle büyük alkış topladı… Türkiye onu böyle tanıdı, babası gibi bağrına bastı…
Dört yıl önce, Kasım’ın son günüydü. Sarıyer Büyükdere Caddesi’nde yaşayanlar sabaha karşı büyük bir gürültüyle yataklarından fırladılar! Kontrolden çıkan bir otomobil, Sarıyer’den Levent’e doğru giden Erdal Tosun’un aracına olanca şiddetiyle çarptı. Araçta sıkışan Erdal, oracıkta son nefesini verdi; diğer aracın sürücüsü ise yaralandı… Erdal, o sırada 53 yaşına yeni girmişti…
Tosun Ailesi’nden geriye Sevim Anne ile iki numaralı evlat Gürdal kalmıştı…
Gürdal’ı, genç nesil hatırlar. Babasının genlerini taşıdığı için o da oyuncu olmuştu. Ağabeyi Erdal gibi konservatuvarı bitirdi, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahne tozu yuttu…
Gürdal Tosun, son olarak “Bir Demet Tiyatro” ekibinde görev aldı. Burada canlandırdığı “Bakkal çırağı Tombalak” tiplemesi hiç unutulmadı…
Delikanlılığından beri böbrek yetmezliği çekiyor, bir yandan da aşırı kiloları nedeniyle tedavi görüyordu…
Dört gözle uygun böbrek bekliyordu. Ne yazık ki o böbrek bulunamadı…
Dünya sevimlisi “Tombalak”, İzmir’deki Bozyaka Hastanesi’nde, en verimli çağında, henüz 33 yaşında hayata gözlerini yumdu…
Bir eş, bir baba, iki evlat kaybetmişti Sevim Tosun… Hepsi, son 60 yıl içinde hayatına girmişti. Üçünün de acısını hep içinde sakladı…
Bu yılın Şubat ayında o da çok sevdiği eşinin ve iki erkek evladının yanına kanatlandı. Ne kocasına doyabilmişti, ne de evlatlarına….