ABD Emperyalizmi son günlerde Balkan, Ege ve Karadeniz havzasında ki sözde 21 yüzyıl NATO savunma tatbikatı ile ve Yunanistan’la yaptığı yeni anlaşmalarla ve eski yaptığı anlaşmalarıda istismar ederek, Yunanistan’ı bölgedeki gerilimin ve ülkeler arası muhtemel çatışmaların üssü yaptı.
ABD bu emeline ulaşabilmek içinde, Yunanistan’ın içinde bulunduğu, ekonomik ve siyasi krizleri ve bunalımlarıda kendi emperyalist çıkarı için iyi kullandı.
Komşumuz Yunanistan’ın topraklarının üzerinde yer alan 20 Yunan askeri üssüne ABD fiilen el koyarak adı konulmayan bir şekilde Yunanistan ‘ı işgal etti. ABD bu üsler dışında ise, artık Yunanistan’da her dediğine evet diyecek bir işbirlikçi hükümet aracılığıyla, Yunanistan’dan ABD’ye tahsis edilmesini istediği ( Savunma anlaşması çerçevesinde) yeni 20 askeri üs daha talep etti.
Bu duruma mahal veren Mandacı Başbakan Kyriakas Mitsotakis ise, son işbirlikçiliğini siyasi olarak hararetle savundu. Mitsotakis bu işbirlikçi ve tehlikeli siyaseti ile bölge barışını ve Yunanistan’ın bağımsızlığını zedeledi. Son olarakta Türkiye sınırına 30 km mesafedeki Dedeağaç’a ( Alexandrapoli) ABD üssü konuşlandırma gibi icraatı ilede Yunan milletini ve ülkesini emperyalist bir esarete ve Türkiye ve Rusya ilede yeni bir gerilimin altında bıraktı.
ABD Mandacısı Başbakan Mitsotakis bunun böyle olacağını biliyordu ve istiyordu. Zaten kendini iktidarda tutmak için hızlı bir şekilde ve 3 aylık bir zaman içerisinde ABD’nin yeni yönetimi ile temasa geçti. Yunanistan’ın çıkarları ile ABD’nin çıkarlarının örtüştüğünü belirtti. Yani kısacası TC’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün deyişiyle :’Ayı ile yatağa girdi’.
Mitsotakis bu şekilde ve fütursuzca bir Başbakan olarak resmen ülkesini adı konmamış bir şekilde işgal ettirdi.
ABD ve işbirlikçi Mitsotakis’in Son hamleleri Yunanistan’ı ABD’nin bölgedeki emperyalist çıkarlarının kuklası yaptı. Yunanistan’a bağımsızlığını kaybettirdi.
Mitsotakis’in belirttiği gibi ABD ve Yunanistan’ın çıkarlarının ortak olduğuna görede olsa, olaya neresinden bakarsanız bakın iki ülke arasındaki ki çıkarların aynı olduğu tabiki doğru değil. Çünkü burada ABD Yunanistan’ı bölgede kullanan Yunanistan ise bölgede kullanılan ve hedef bir ülke konumuna soktu.
Bu durum konjektürel olarakta olsa bile Yunanistan’ın lehine şu anda olumlu bir durum yaratmadı. Yunanistan’a karşı Mısır’ın Türkiye’nin Akdeniz’de Libya ile birlikte çizdiği münhasır ekonomik alan sınırını tanıması bile buna bir işaret teşkil etti.
Yunanistan Hükümeti ABD ile bu gereksiz işbirliği sonucu, esasında bölgede barış, işbirliği, hakkaniyet, dayanışma olursa ancak yeni gelişmelerden ekonomik, siyasi ve güvenlik anlamında pay alacakken ve stabil bir komşu olacakken, kendini Rusya, Türkiye ve bölgedeki diğer devletler açısındanda gereksiz yere hedef haline getirdi.
ABD için ise durum tabiki farklı.
ABD, yeni yönetimininin açıklamaları ile yeniden kendi ilgilendikleri bölgelere geri dönüyoruz adı altında bir doktirini hayata geçireceğini belirtti. Bunuda seri ve saldırgan bir siyaset izleyeceğini bizzat ABD Başkanı Biden’in ağzından Münih Güvenlik konferansında dünyaya ilan etti.
ABD’de ki yeni yönetiminin bu konudaki önceliklerinin ise, konuyu Balkan, Akdeniz , Karadeniz , Ortadoğu, Hazar vs bölgelerine ilişkin olarak ele alırsak: Rusya’yı, Türkiye ‘yi ve İran’ı kuşatmak, Çin’in bir yol bir kuşak projesini engellemek, BOP planını gerçekleştirmek ve Akdeniz, Ege, Karadeniz, Hazar, Ortadoğu ve Orta Asya daki var olan egemenlik alanlarını elinden kaçırmamak ve bunlara yenilerini katmak için sadece Yunanistan değil, Romanya, Bulgaristan ve Ukrayna, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ve Lübnan’da ki ABD yanlısı güçler, terör örgütleri PKK ( alt birimleri YPG, HDP, DBP vs) ve Heyeti Şam ve İŞİD gibi örgütleride koordine etmek olduğudur.
Yunanistan’ı da bunun için özel olarak işgal ettiğide bellidir.
Burada konumuz Yunanistan olduğu için, Yunanistan konusunda bazı gerekli sözlerin söylenmesinde ve farklı vurguların yapılmasında da yarar vardır.
Yunanistan, hem karada, hem havada hemde denizde, bazılarının Yunanistan’ın önemini bakar körce küçümsemesinin ötesinde stratejik ve ayrıcalıklı bir öneme sahiptir.
Haritaya bakıldığı zaman Yunanistan’ın:Balkan, Akdeniz, Karadeniz coğrafyasında ki konumu itibari ile ne kadar önemili olduğu açıkça görülür.
Ayrıca Yunanistan’ın AB ve NATO üyesi olmasıda görece olarakta olsa Yunanistan’a coğrafyada bir ayrıcalık vermektedir.
Bu durum, bölge ile ilgili olarak; siyasi, ekonomik ve askeri analizler yapılırken asla görmezlikten gelinmemelidir.
Bazılarınca yapılan ve Yunanistan’ı küçümseyen, hatta şovence aşağılayan isabetsiz bilgi ve analizlere bu bakımdan itibar edilmemelidir.
Bu konuda gerçekçi olunmalıdır.
Ama bu duruma karşı hem Yunanistan içinde hemde bölgede, bölgedeki barış ve istikrar için mutlaka bir şeyler yapılabilinir ve yapılmalıdır. Bu konuda taktikler ve stratejiler vakit geçirmeden geliştirilmelidir.
Normalde Yunan milleti bu gibi anti emperyalist konuda geleneksel olarak talimlidir. Bu mandacı Mitsotakis işbirliği ile yapılan ABD’nin Yunanistan’ı fiili işgalini millet olarak asla kabul etmeyecektir. Bunu kabul etmeyeceğinide yavaş yavaş gösterecektir. Göstermektedirde. Yunan milletini tanıyanlar bunu iyi bilmektedir.
Ancak bu konuda son günlerde Yunan kamuoyunda adımlar atılmak istensede, Korona nedeniyle, Yunan milletinin işgali protesto eylemlerinin dozuda görece olarak az olmaktadır. Ama Yunanistan’ın bazı bölgelerinde yavaş yavaş ABD işgaline karşı bazı protestolar başlamıştır. Sosyal medyada bu konuda tartışmalar yoğunlaşmaktadır. Ve bunların önümüzde ki günlerde artacağı beklentiside çoğalmaktadır. Yunan basınında yer alan haberlerde bu yöndedir. Kamuoyunda ve siyasiler içinde de bu konuda sert tartışmalar yapılmaktadır. Bu bilgilere Yunan medyasından ulaşılabilinir.
Bu tartışmaların ve işgale karşı eylemlerin muhaliflerce dahada güçlendirilmesi ve Yunan milletinin genel ve yoğun olarak anti emperyalist bir mücadeleye girmesi için, muhaliflerin doğrudan insiyatifi ele alması ve halkı bu doğrultuda örgütlemesi gerekmektedir. Bu konudaki tartışmalardanda anlıyoruzki kamuoyunda ki beklentilerde bu yönde görülmektedir.
Konunun çok hassas olması nedeniyle, bu anlamda bölgedeki diğer ülkeler ve halklarda Yunanistan’dan bana ne dememelidir.
Konuya bilinçli ve sorumlu bir şekilde ilgi göstermelidir .
Çünkü Yunanistan’da ki gelişmeler tüm bölgeyi doğrudan ilgilendirmektedir.
ABD’nin Yunanistan vasıtasıylan son bir aydır bölgeye abanması ile birlikte sorun sadece Yunanistan’ın iç sorunu olmaktan çıkmıştır.
Konu bölgede varım diyen her devleti ve millet olarakta her milleti ilgilendirmektedir.
Yunan milleti bu yeni esarete, aynen 1940-44 döneminde Hitler Almanya’sına karşı direnişin ateşini yakan,
öğrenci Apostolos Santas ve Manolis Glezos,
ELAS lideri Aris Velouchiotis ve diğer direniş önderleri olan:
Giorgios Siantos
Stefanos Sarafis
Markos Vafiadis
Charilaos Florakis
Apostolos Santas
Alexandros Svolos
Iannis Xenakis
Yiannis Ritsos,
Alexander Papagos
Elias Degiannis
George Psychoundakis
Manolis Glezos
Vasilios Sachinis
Georgios Grivas
Kostas Perrikos
Thomas Manolakos
Michail Demertzis
gibi direnmelidir.
Bölgedeki diğer milletlerle birlikte koordine edilmesi gereken, anti emperyalist bir direnişin safında yer almalıdır
Bu olması gereken direniş, hem Yunanistan’ı hemde bölge ülkelerini rahatlatacak, yabancı güçlerin bölge ülkeleri arasındaki iyi komşuluk ilişkilerini, barışı ve halklar arası dayanışmayı önlemesini engelleyecektir. Dayanışmayı güçlendirecektir.
Bölge ülkelerinin tüm yurtsever güçleride, Yunan milletinin ABD emperyalizminin Yunanistan’ı işgaline karşı direnmesini bölgenin çıkarı için teşvik etmelidir ve onlarla samimi bir dayanışma içinde bulunması gerekmektedir.
Yüksek sesle bölgede siyasiler ve STKlarca, ABD emperyalizminin Yunanistan’ı işgaline hayır denilmelidir.
Kesinlikle Yunanistan’dan bana ne denilmemelidir.
Çünkü Yunanistan’da ki gelişmeler tüm bölgeyi doğrudan ilgilendirmektedir.
Bu yüzden bölgesel barışa, işbirliğine ve halklar arası dayanışmaya evet demek sadece Yunan milletinin görevi değildir. Aynı zamanda bölgedeki diğer milletlerinde görevidir.
Bu konuda, bugünlerde tartışmalar, konferanslar, fikirler ve eylemler geliştirilmelidir.
Çünkü tehlike ve tehdit hızla çoğalmakta ve bölgeyi istikrarsızlığa ve çatışmaya götürmek istemektedir.
Tehdit edenin adresi : ABD emperyalizmidir.
Direnişin adresi ise: tüm bölgedir. Halklar arası dostluktur. Devletler arası samimi işbirliğidir.
Büyük ve ortak bir anti emperyalist mücadele bölge halklarını ve devletlerini belleklemektedir.
Sefa Yürükel
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımcılar ve Terörizm Araştırmacısı