Hereke İpek Halı, Ankara’da düzenlenen coğrafi işaretler fuarında tanıtıldı.
Fuara katılanlara Hereke ipek halısı ile ilgili bilgi verip belgesel çekimi yaptık.
Marka Kalkınma Ajansının organizasyonunda Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Düzce illerinin de katıldığı, Ankara Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde düzenlen coğrafi işaretler sergisinin açılışını Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan tarafından Ankara Ticaret Odası kültür merkezinde yapıldı. Coğrafi işaretler sergisi büyük ilgi gördü.
İlk coğrafi işareti dünya markası Hereke İpek Halı aldı
Yapılan araştırmalarda Osmanlı’dan Türkiye cumhuriyetin ilk coğrafi işaret ve sertifika 1890 yıllarında Hereke ipek halı aldı. Hereke İpek Halısının tanıtımı ile ilgili çok önemli çalışmalar yapan Kocaeli Kültür ve Turizm Müdür vekili Ercan Yamen, Hereke ipek Halı olmak üzere Kocaeli’nin marka değerlerini tanıtıyor
Coğrafi işaretlerle ilgili basında yer alan haber
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Son zamanlarda her alanda millileşme gayreti içindeyiz ve teknolojiden tarıma birçok konuda büyük mesafeler kat ettik. İşe tohumdan başladık. Ata tohumu konusunda önemli adımlar attık. Bugünlerde gerçekleştirilen TEKNOFEST ile milli teknoloji hamlesi yapıyoruz. İnsanımızın kendi başarabileceklerine ve ülkemizin sunduğu potansiyele olan inancı tazelendi” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, 2’nci Uluslararası Coğrafi İşaretler Zirvesi’nin açılış programına katıldı. Programda yaptığı konuşmada coğrafi işaretli ürünlere katkı sağlayan zirvenin Anadolu’nun mirasına katkı sağladığını ifade eden Emine Erdoğan, “Ülkemizin her köşesinden fışkıran zenginliği tescillemek, takdire şayandır. Bir şehre ilk kez gittiğimizde, hemen ‘nesi meşhur’ diye sorarız. Coğrafi işaret dediğimiz şey, aslında bu sorunun cevabıdır. Bir yerde yetişen çiçekten tutun, orada üretilen peynire kadar yöreyle özdeşleşen şeylerdir. Bugün Türkiye’de, Adana’nın kebabından, Ayancık keten bezine, Kastamonu siyez bulgurundan, Mut zeytinyağına, Nizip sabunundan Safranbolu safranına kadar yüzlerce coğrafi işaretli ürün mevcut. Gaziantep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı ise, Avrupa Birliğinden coğrafi işaret tescili almış üç ürünümüz. Afyon sucuğu, Kayseri mantısı, Giresun tombul fındığı gibi 15 ürün için de Avrupa Birliği’ne tescil için başvurularımız yapıldı, işlemlerimiz devam ediyor. İnşallah en kısa zamanda bu ürünler de ülkemizin anonim değerleri olarak dünya sahnesine çıkacak. Bunların hepsi son derece sevindirici gelişmeler. Tabi bu sadece bir başlangıç. Türk Patent ve Marka Kurumunun envanterine göre, Türkiye’de coğrafi işaret alabilecek ürün sayısı 2 bin 500’e yakın. Yani hemen elimizin altında müthiş bir potansiyel var” dedi.
“Gençlerimiz vizyonlarını ve enerjilerini bu işe katarlarsa, dünya markalarının kısa sürede ortaya çıkması hiç de zor değil”
Ekonominin küreselleşmesinin üretimde standartlaşmayı beraberinde getirdiğine dikkat çeken Erdoğan, bunun gençler için önemli bir fırsat olduğunu belirterek, “Türkiye medeniyetlerin doğumhanesi, farklı kültürleri barındıran bir çeşitlilik havzasıdır. Bu muhteşem hazine, bitkiden tekstile, esanstan gastronomiye kadar her alanda kendini ortaya koymaktadır. Bildiğiniz gibi, ekonominin küreselleşmesi, üretimde standartlaşmayı da beraberinde getirdi. Bu durumu, tüm dünya olarak bir süre için yenilik olarak kabul ettik. Fakat bugün kendini hep tekrar eden bir üretim hayatı ile karşı karşıyayız. Artık her mecrada karşımıza kişiye özel ürün gamı çıkıyor. İnsanlar artık otantik değeri olan, bir hikaye taşıyan ürünleri tercih ediyorlar. İşte bu noktada, Türkiye bir cennet. Ama iş coğrafi işaret tescili almakla bitmiyor. O ilk adım. Önemli olan sonrasında ne yaptığımız. Burada gençler için büyük bir fırsat mevcut. Gençlerimiz vizyonlarını ve enerjilerini bu işe katarlarsa, dünya markalarının kısa sürede ortaya çıkması hiç de zor değil. Tabi bu süreçte en önemli unsur, tasarım. Yerel bir ürünü öyle bir tasarımla buluşturmalıyız ki dünyanın öbür ucunda, tamamen farklı bir kültürde yaşayan insanlar için cezbedici hale gelebilsin” diye konuştu.
“Böyle bir keşfe çıkmak, kültürel tarihimizde adeta bir arkeolog titizliğiyle araştırmak da, tıpkı bayrak sevgisi gibi kutsal bir çabadır”
Son zamanlarda her alanda millileşme gayreti içinde olunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Teknolojiden tarıma birçok konuda büyük mesafeler kat ettik. İşe tohumdan başladık. Ata tohumu konusunda önemli adımlar attık. Bugünlerde gerçekleştirilen TEKNOFEST ile milli teknoloji hamlesi yapıyoruz. İnsanımızın kendi başarabileceklerine ve ülkemizin sunduğu potansiyele olan inancı tazelendi. Dünyanın global markalara doyduğu bu dönemeçte, fark oluşturabilmek, ancak yerel olanı dünya sahnesine taşımakla başarılabilir. Yerel olanı bilip hazmetmeden evrensel olamayız. Eğer ülkemizin her bir bölgesini, yöresini fasikül fasikül okuyabilirsek, henüz keşfedilmemiş ve tüm dünyada çığır açmaya gebe nice hazine bulacağız. Böyle bir keşfe çıkmak, kültürel tarihimizde adeta bir arkeolog titizliğiyle araştırmak da, tıpkı bayrak sevgisi gibi kutsal bir çabadır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin verilerine göre, sahte ve taklit ürünlerin küresel ticaretteki payı yüzde 3.3’e ulaşmış durumda. Bu haksız kazancın önüne geçilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunması da, coğrafi işaretli ürünlerin artmasından geçiyor” şeklinde konuştu.
“Coğrafi işaret, kırsal kesimde büyük istihdamlar sağlayarak, bölgeyi ve halkını kalkındırma imkanıdır”
Resmi kalite işareti olan coğrafi işaretin, ürünün pazarlama gücüne güç kattığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Eğer biz, coğrafi işaret almaya aday ürün potansiyelimizi iyi kullanabilirsek, ekonomik anlamda da yeni kulvarlarda koşacağız. Dünyada yaklaşık 10 bin ürünün, 200 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip olduğu biliniyor. Alınacak tescillerin dünya pazarlarına açılması noktasında da, önemli bir ekonomik değer ortaya koyacağı aşikar. Öte yandan, coğrafi işaret, kırsal kesimde büyük istihdamlar sağlayarak, bölgeyi ve halkını kalkındırma imkanıdır. Bildiğiniz gibi anavatanı Türkiye olan bazı ürünlerimiz maalesef başka ülkelerce sahiplenildi. Lalenin Hollanda’ya yolculuğu aslında hüzünlü bir göç hikayesidir. Yoğurdumuzun, dönerimizin başka isimlerle anılması da bir nevi kültürel işgaldir. O nedenle bu zirvenin kazanımlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
“Yeni arayışlar içinde olan, enerjisini, zekasını ve özgünlüğünü yeni bir iş alanına kanalize etmek isteyen girişimciler için bir farkındalığa vesile olmalı”
Coğrafi işaretli ürünlerin ülke ekonomisinde önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, yeni iş alanı oluşturmak isteyen girişimcilere seslenerek, “Bugün burada konuşulacaklar bu iç halkada sınırlı kalmamalı. Buradan çıkacak bilgi ve oluşacak sinerji, üreticiden tüketiciye herkese yayılmalı.Yeni arayışlar içinde olan, enerjisini, zekasını ve özgünlüğünü yeni bir iş alanına kanalize etmek isteyen girişimciler için bir farkındalığa vesile olmalı. ve elbette satın alma davranışlarında da bir bilinç oluşturmamız gerekiyor. Tüketiciler, coğrafi işaretli ürünler aramalı ki, arz-talep dengesi sağlansın. Dolayısıyla tanıtıma da bir o kadar yatırım yapmalıyız. İnanıyorum ki coğrafi işaretli ürünlerin artması insanımızdaki aidiyet duygusunu perçinleyecek ve büyük bir destek görecektir. Anadolu’nun çeyiz sandığında, her ihtiyacımıza cevap veren nice iksir var. Kıymetini bilir, hak ettiği değeri verirsek, bize misliyle cevap verecektir. Henüz başında da olsak, inşallah coğrafi işaretli ürünler konusunda kısa zamanda hızla yol alacağız. Ülkemizin değerleri, hak ettiği itibarı dünya ölçeğinde de bulacak” dedi.
Program sonrası ATO Başkanı Gürsel Baran tarafından Emine Erdoğan’a doğal kumaştan özel olarak hazırlanan bir kaftan hediye edildi.
İsmail Kahraman