Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Daha dünde yaşadılar?

Daha dünde yaşadılar?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
“Her sabah, dünya yeniden kurulur” derdik ya, değişti vallahi?
Ya da, “her gün taze bir başlangıçtır” diye biliriz!
Şimdi, “gün ortasında, akşama doğru, birbirinden farklı gelişmelere tanıklık ediyoruz ya”, inşallah hayra alamet olur!
Eylül ile birlikte, balıkçılarımız “vira bismillah” diyerek, “denizlerden ekmeklerini çıkarmaya” koştular..
Öyle ya, “balıkçı emekçilerimizin de, ekmek teknesi takalar, kayıkları, oltaları, ağları ve denizler, göller, nehirler” olarak bilinir….
Deniz suları sıcak olduğu için, “o fakirin sofrasını süsleyen palamut balığı”, ortalıkta yok..
Kala, kala, “hamsi, sardalye, mezgit ile diğer balıklara” kaldık mı?
Fransa’da ağabeyim Mustafa Cinal(Demir yumruk) ve yeğenim Metin Cinal ile Karasu yolundayız..
Baba, oğulun takılmacaları, gülüşlerime neden olsa, onları bazen, bu soğuk esprilerden men etmeye çalışıyorum..
Sinanoğlu, Ferizli yakınlarında Sakarya Nehri üzerinden geçiyoruz..
Sanki, Sakarya Nehri can çekişiyor!
“Boz bulanık”, desem, yalan olur!
Kirli mi, kirli!
Neyi kirletmedik ki, neyi?

SAKARYA NEHRİ!
Sakarya yerel basının hep gündeminde, “Sapanca Gölü” olsa da, “şu bizim çocukluk günlerimizin deresi Mudurnu Çayı için koparılan fırtınaya” değdi doğrusu!
Hey gidi günler, hey!

Alaağaç ve Karaçalılık gençleri buluşup, “yüzmek için Mudurnu çayı yolunu” tutardık..

Yolboyu, çeltik tarlalarından, mısır, pancar, patates, domates, biber, soğan tarlalarını aşıp, gürül, gürül akan Mudurnuçayı ile tanışırdık…
Nerede, o gençlik, nerede o gençler?
Tarla emekçilerimiz, çiftçilerimiz..
Güneş tepede, harman zamanı beklenir..
Ya, pancar teklemeleri sonrası, pancar sökme, mısır kırma günleri?..
Az kalsın unutuyordum, rahmetli annem hep öyle derdi;
“Mısır kırımlarında doğmuşum, bir yayla zamanı sünnet düğünümüz olmuş..”
Başak mı, terazi mi burcum?
Terazi olsa gerek!Karaçalılık önlerinden geçerken, gözlerimiz kahvehanede buluşan, köyün ileri gelenlerine takılırdı..

DAHA DÜNDE YAŞADILAR?
Bizim Alaağaçlılar ile Karaçalık eşrafı buralarda buluşur, günü değerlendirer, yarına hesaplar yapılır, biraz da kenarından siyaset konuşulurdu..
Nadir Erdem, Cevat Erdem, Mustafa Çelik, Yusuf Uluköylü, Osman Duru, Yusuf Duru, Şevki Çavuş, Muhittin Karaca, Yusuf Batır, Davulcu Muhammet, Kel Süleyman, Abaza Eşref, Hancı Mehmet, Çelep Abit, Hakkı Çavuş, Ahmet Sayılı, Aslan Aydın, Demirci Muhammet ve diğerleri”, sabah çayından sonra, akşam çayında da, kazanı kaynatırlardı..
Onlar, “daha dünde yaşayanlarımızdı”, unutmak olmaz!
Ne günlerdi, ne?
Selamlar olsun!
Şimdi onların torunları, çocukları, telefon, bilgisayar ekranlarında sörf yapıyorlar..
Nereden, nereye değil mi?
Nereden, nereye?

AH, YAYLA ÇİMENLERİ, AH?
Telefonun tellerine türküler yaktığımız, “sevgiliye, anne, babaya, asker oğlana, halaya, dayıya, amcaya, yazdığımız mektubun ucunu yaktığımız, selam ve saygılar, özlemler gönderdiğimiz günler”, çok arkalarda kaldı..
Yine geldi, çattı yayla zamanları..
Genç kızlar, gelinler, anneler, babalar, çocuklar, yayla şenliklerinde kol, kola..
Ah yayla çimenleri, ah!
“Yatma sevdiğim yatma, yaylanın çimenine,
Uyuyup da kalırsın, gelemesun yanume!”

Türküleri ile Karadenizli sanatçı İsmail Türüt, huzurlarınızda..

Bu yıl İsmail Türüt’ün türkülerinden çok, söylemleri gazetelere haber oldu..
Anahtar Partisi Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’da, yayla şenliklerine davetliydi ya?
İşte olanlar, oldu, o karşılama anında!..

TUNCELİLERE Mİ?
Bizim İsmail Türüt bu, ağzını bir açtı, pir açtı..
Baklayı ağzından çıkardı usta!
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kasdederek, “ artık yaşlandılar, onları da seviyoruz ama, artık genç liderlere sahip çıkmalıyız” diyerek, Yavuz Ağıralioğlu’nu, işaret etti..
Gülüşmeler arasında, kelimeler yuvarlandı gitti!..
Ancak, asıl mesaj son kelimelerde düğümleniyordu:
” Ülkeyi Tuncelilere mi teslim edelim” diyerek, Türüt noktayı koydu..
Peh, peh, al aşağı vur dizi..
Kimler tutacak bizi?
Hop, hop, hop, yaşa varol!
“İkimizun sevdası yazılsın dağa taşa,
Ayrılık illetini, Mevla’m vermesun başa!”

Haydin, horona uşaklar..

Bizim yaylanın suyu, soğuktur içilmeyu,

Geçtim yalan dünyadan, sevdadan geçilmeyu!”
(Nurcanım)

Haydi, eller yukarı!

NE DOĞRARSAN AŞINA?
“Sakarya yerel siyasetini harekete geçiren bu konuşma”, bir başka tartışmalarında fitilini ateşledi..
“Karadenizli sanatçı İsmail Türüt’ün boyuna takanlar kadar, söylediklerinin ağırlığını da konu edenlerin açıklamaları gazete sayfalarında yerini alırken, aslında İsmail Türüt’ün önemli bir konuya işaret ettiğini söyleyenler de” az değildi, hani!
Bu tartışma yıllar önce CHP Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit için söylenenleri de akla getirmedi değil..
E, ne demişler?
“Ne doğrarsan aşına, o çıkar karşına!”
Gününüz aydın, sofranız bereketli, gönlünüz hoş olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 4 Eylül2025


Daha dünde yaşadılar?
Yorum Yap