Çin’in Uygurlara yönelik baskı politikası devam ediyor. 27 Mayıs’ta ABD Kongresi, Pekin’i Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve başka yerlerdeki Uygurları ve diğer ulusal ve dini azınlıkları ezmekle suçlayan bir yasayı kabul etti. Yasa, Çin’in üst düzey yetkililere yaptırım uygulamasına izin verecek. Tasarıyı destekleyen Kongre Üyesi Brad Sherman, Amerika’nın Uygurların tarafında olduğunu söyledi.
ABD Hazine Bakanlığı, Çin’deki Uygurlara baskı yaptığından şüphelenilen devlete ait şirketlere ve yetkililere çeşitli yaptırımlar uyguladı. Ancak bu durumda ABD şirketleri de zarar görebilir. Bunun nedeni, yaptırım uygulanan Çinli şirketlerin bazılarının ABD şirketleriyle işbirliği yapmasıdır. Bu nedenle, ABD Hazine Bakanlığı yaptırımlara tabi olan Çinli şirketlerle finans ve ticaret işlemlerini tamamlamak için 30 Eylül’e kadar bir süre belirledi. O zamana kadar ABD şirketleri, yaptırım uygulanan Çinli şirketlerle ticareti ve diğer ortak faaliyetleri askıya almalıdır. Çinli şirketler Uygurların zorla çalıştırılmasını istismar ediyor. Uygurların kamplarda ürettikleri ürünler Çinli şirketler tarafından satılıyor ve kazanç sağlıyor. Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri bu şirketlere yaptırım uygulamaya karar verdi.
ABD, Çin’in 1 milyondan fazla Uygur Türkünü çalışma kamplarında tuttuğunu söylüyor. Washington, Müslüman Uygurların Çin’de zulüm gördüğüne inanıyor. ABD Kongresi yasası, Çin’de yaşayan diğer azınlıkların – Kazaklar ve Kırgızlar – da baskı altında olduğunu belirtiyor. Çin’de onların da hakları ihlal ediliyor. Yeni yasaya göre, Çin’deki azınlıklar hakkında her yıl Kongre’ye bir rapor sunulması gerekiyor. Fiili yeni yasa, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki siyasi ilişkileri ana hatlarıyla ortaya koyuyor. Yasanın uygulanması Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından denetlenmelidir.
Çin, Uygurlarla üç şekilde savaşıyor:
Birinci yön, radikal Uygurlarla mücadeledir. Çin onlara terörist diyor ve onları etkisiz hale getirmeye çalışıyor.
İkinci yön, Çinlilerin Uygurların tarihi topraklarına yeniden yerleştirilmesidir. Sonuç olarak, yerel Uygurlar ve Çinliler arasında sık sık çatışmalar yaşanıyor.
Üçüncü yön, Uygurların zorunlu “eğitimi” dir. Bu amaçla Uygurlar zorla ve dönüşümlü olarak kamplara yerleştiriliyor ve emeklerinden yararlanılıyor. Pekin, Uygurların kamplara “gönüllü olarak” geldiğini iddia etse de, gerçekler ve gözlemler aksini gösteriyor. Hiç kimse kampa “gönüllü” olarak gidip sömürülmek istemiyor.
ABD Kongresi’nin tanınmış yasası, Washington’un Uygurlara olan sevgisinden kaynaklanmıyor. Washington Pekin’i farklı yönlere itmek istiyor. Bu anlamda Pekin’in Uygurlara karşı sert politikası, Washington’un Çin’e karşı politikasını sertleştirmesine izin veriyor. Ancak Pekin’in agresif dış ve güvenlik politikası, uluslararası toplumun Uygurların sorunlarına daha fazla dikkat etmesine yol açtı.
Uygur sorunu, Türk dili konuşan ülkeleri de endişelendiriyor. Türkiye ve diğer Türkçe konuşan ülkelerin Çin’den Uygurlar hakkında bir rapor istemediği doğrudur. Ancak, Türkiye ve Türkçe konuşan ülkelerin nüfusu Uygurlara yönelik politikadan memnun değil. Öte yandan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Uygurların Çin’deki kaderi hakkında endişeli. Türkiye’de yaşayan Uygurların büyük çoğunluğu Milliyetçi Hareket Partisi’nin seçmenleridir. Bu faktör aynı zamanda MHP’nin Uygur sorununa dikkat etmesini gerekli kılıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli bir dizi konuşmasında Uygurların karşılaştığı zorluklardan bahsediyor.
Çin, Uygurlara yönelik bir şiddet politikası izlerken, Pekin Türkiye’de nasıl tepki vereceğini umursamıyor. Aksine Pekin, Türkiye’ye ve Türk dili konuşan diğer ülkelere Çin ile ilişkilerinde Uygur unsurunu unutturmaya çalışıyor. Ancak bu mümkün değil. Çin ile güçlü ekonomik bağları olan Kazakistan’da bile böyle bir toplum, komşu ülkedeki Uygur ve Kazak karşıtı politikalardan memnun değil. Almatı’daki Çin konsolosluğu önünde sık sık protestoların olması tesadüf değil. Protestocu Kazaklar, Çin’de gizemli bir şekilde ortadan kaybolan akrabaları hakkında bilgi istiyor.
Atlas Araştırma Merkezi