Yusuf Cinal

“Bir kurşun bile sıkmadık yahu?”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Sevgili okurlar,
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, silah arkadaşları ve Türk Milleti’nin kararı ve onayı ile başlatılan “İstiklal Mücadelesinin” en önemli zafer taçlarından biri olan “30 Ağustos Zafer Bayramı’nı”, milletçe idrak ettik.
Devletin zirvesinde olanların Anıtkabir’e çıkması ve sonrasında tüm illerde “Zafer coşkularının” yaşanması, aynı zamanda Cumhuriyet’e bağlılığın ifadesi olarak görülmelidir.
Samsun’da yakılan,” o özgürlük ve bağımsızlık ateşi”, yurdun her köşesinde hayat buldu ve aziz Türk Milleti’nin azim ve kararlığında, hep birlikte zafere yüründü..
Ne çetin günlerdi, o günler, ne çetin?

İZMİR’İN DAĞLARI?
Samsun’dan Havza’ya, oradan Sivas, Erzurum ve diğer illeri kapsayan o kutlu yürüyüş ve düşmanı yurttan söküp atma kararlılığı bağlamında, “İzmir’in dağlarında çiçekler açtırılması” az şey değildir..
İşte Zafer Haftası etkinliklerinin gerçekleştirildiği hafta içinde, Rize’de bir başka etkinlik düzenlendi.
Rize’nin fethinin 561’inci yılı dolayısıyla Valilik, Belediye ve Rize Dernekler ve Vakıflar Birliği Vakfı (RİDEVA) tarafından gerçekleştirilen etkinliğin bir başka misafiri de TBMM Eski Başkanı İsmail Kahraman idi.

“FETİHLER KUTLANIR”
Programda konuşan TBMM eski Başkanı İsmail Kahraman, “Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım. 2 Mart’ta Rize kurtulmuş, kim diyor? Yok Erzurum şu Mart’ta. Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz. ‘Ben esirdim, esaretim bitti, ben köleydim’ diye ikrarda bulunulmaz. Bu küçüklük kompleksi verir, bu yanlıştır, böyle şey olmaz.
Fetihler kutlanır. Tarihi zengin ve engin bir milletiz biz. Biz köklü bir devletiz. Zaferlerle dolu bizim tarihimiz.
İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş?
İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş?
Ne münasebet.
Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler.
Kurşun sıkmadık ki.
2 Mart’ta da aynı şey var.
Ruslar çekildi gitti.
Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık.
Tarihi doğru dürüst niye bilmiyoruz?
Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz. Fethettiğimiz tarihe diyeceğiz”
açıklaması, yeni bir tartışma yarattı..
Vay be?
Şu hale bakınız!?

6.FİLOYA SELAM ÇAKANLAR?
Amerikan 6.Filosuna selam çakan beyefendilerden İsmail Kahraman neler söylüyor böyle!
Anlı, şanlı “yandaş medya” bu konuda sessuzluk içinde!
Ya aynı kafada olanlar?
-Kurtuluş savaşı vermedik ki?
-Ya İstiklal Mücadelesi?
-Sakarya, Afyon, Tınaz Tepe, Dumlupınar, Yunanlılar, İngilizler, İtalyanlar, Fransızlar, işgal, hepsi yalan talan!
-Sütçü İmam da kim miş?
-Ya Kara Fatmalar?
-Antep’in gaziliği, Maraş’ın Kahramanlığı, Ege’nin efeleri, hepsi yalan!..
-Bir  kurşun bile sıkmadık yahu?
-Sakarya’nın işgali yalan, kurtuluşu yalan?
-Molla Ahmet, İpsiz Recep, Kazım Kaptan ve diğer yerel kahramanlarımızda kim?
-Kurşun atmadık ha?

YUNAN KAZANSAYDI HA?
Ama palavra sıkmaya devam!
Öyle ya,” Yunan kazansaydı” diyen zihniyetin zırvalarına bakınız!
İngilizler İstanbul’u, Yunanlılar topraklarımızı işgal etmediler yahu!
-Feryada bakınız!
-Bu ne hazımsızlık?
-Ankara kapılarına dayanan düşmanın İzmir’e kadar kovalanması da yalan!
-Atatürk yalan!
-İsmet Paşa yalan!
-Kazım Karabekir Paşa yalan!
-Fevzi Çakmak yalan!
-Ali Fuat Cebesoy yalan?
-Paşa, paşa İsmail Kahraman gerçek?
Vay ki, ne vay?
Yalan okumuş, yalan anlamışız!?
Ülkede, bu zihniyete hala alkış tutanlar var ya?
Ona yanarım!
Uzatmayalım, İsmail Kahraman’lara inat, rağmen “İstiklal Mücadelesi, Kurtuluş Destanı” çocuklarımıza anlatılacak, “o özgürlük ve bağımsızlık coşkusu” alabildiğince yaşayacak, ülkemin sokaklarında, caddelerinde fener alayları geçecek, mehteran yine devrin marşlarını seslendirecek ve her 30 Ağustos tarihinde kahramanlarımızı yad edecek, onlara minnet ve şükranlarımızı, özlemlerimizi ifade edeceğiz..
Göğsümüzde “İstiklal Madalyası ile Cumhuriyet’in” güzelliklerini milletçe hep birlikte yaşayacağız..
Kahramanlarımızı, bu destanın gerçek yiğitlerini unutmayacağız, unutturmayacağız!

KURTULUŞ DESTANI
Bakınız Sakaryalı emekli, merhum öğretmenlerimizden  Muammer Kılıç, “ Kurtuluş Destanı” adlı şiirinde, nelere işaret ediyor?
“On beş Mayıs, düşmanın İzmir’e girişiydi..
Ulusun kurtuluşu ilk şehit verişiydi..

Yurtsever Hasan Tahsin, silahını kapmıştı..
Düşmana İlk kurşunu iskelede atmıştı..

Türkün hareketinden Padişah kuşku duydu..
Koca Kemal Paşa’nın başına ödül koydu..

İnönü’de iki kez savaştı İsmet Paşa..
Türk’ün şanlı ismini yazdırdı dağa, taşa..

Yirmi altı Ağustos tan yeri ağırırken,
Palikarya Afyon’da son uykuya varırken..

Dokuz Eylül gününde ordum İzmir’e girdi..
Yurduma saldırana unutulmaz bir ders verdi..

Verdiğimiz savaş, tüm dünyaya örnek oldu..
Bu yolda savaşanlar hepsi bağımsız oldu..”

Bu milletin öğretmeni de yalan söylüyor öyle mi?
Bütün bu duygularda Yalan?
Tarihçilerde bu kutlu destanı abartıyor?
Ne diyelim kardeşim, ne diyelim?..
Bu yüzle de tanıdık vatanı!
Bu kutlu destan kahramanlarını saygı, minnet ve özlemle anıyoruz..
Bize bu güzel ülkeyi miras bırakanlara, bayrağımızı yere düşürmeyenlere, bizleri zaferle taçlandıranlara selamlar olsun!
Mekanlarınız  cennet olsun!
Zafer Bayramı kutlu olsun!
Yusuf Cinal yazıyor, 31 Ağustos 2022 Adapazarı

“Bir kurşun bile sıkmadık yahu?”

Yorumlar kapalı.