Sevgili okurlar,
“Gözden uzaklarda yaşasak ta, hiçbir zaman gönüllerden uzak olmadığımızı ve ülkemizin her sorunu ile dertlendiğimizi bilmeyenimiz” yok!
Hayat akışı içinde nelere şahit olmuyoruz ki?
Şurada bir üflemelik zaman dilimi içinde, “öfkeleri, kinleri, husumetleri, ayrılıkları, gayrılıkları, kıskançlıkları”, maalesef bir kenara bırakamıyoruz!?
Öyle ya, “neyi pay edemiyoruz” noktasında söylenecek sözümüz var mı?
Bakın siyasilerin, “her zaman söyleyecek sözü olduğunu”, dün bir kez daha Ankara’dan gelen haber ve görüntüler ile öğrendik!..
VAY BE, HADİ ORDAN?
Bir gazateci, Ülkü Ocakları eski Başkanı Sinan Ateş cinayeti ile ilgili olarak iktidar ortağı(Cumhur) MHP(Milliyetçi Hareket Partisi) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir soru yöneltiiyor:
– Efendim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, üçüncü defa Cumhurbaşkanlığı için aday olamayacağı konuşuluyor..Siz neler söylersiniz?
-Siz beni hiç dinlememişsiniz?
Gazeteci bu defa;
–“Efendim, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili MHP’ye yönelik iddialar var?
-Hadi oradan?
Dedim ya, “siyasilerin söyleyecek sözü varsa, gazetecilerin de soracak soruları”, her zaman vardır!
İtilsek te, kakılsak ta, öldürülsek te, bu yoldan dönmeziz!
Vay be, hadi ordan!
Buradan şuraya gelmek istiyorum:
“Bu memlekette namuslu, özü, sözü bir, gerçeklerin peşinde koşan, insanımızın haber alma, edinme hakkını sonuna kadar kullanan, bir araştırmacı yazar, gazeteci Uğur Mumcu”, bundan tam 30 Yıl önce hunharca katledildi!
30 YIL GEÇTİ UNUTULMADI, UNUTTURULMADI?
24 Ocak 1993 Tarihinden bu yana, tam 30 Yıl geçti!
Uğur Mumcu, “bir gazeteci, bir yazar idi, bir siyasetçi değil di ama, kalemini satmayanlardan” biriydi..
Kısaca, “Kalpaklı Kuvayı Milliyecilerden biriydi” Uğur Mumcu!
Evinin önünde, hiç yoktan katledildi!..
Geride acılı bir eş ve evlatlar ve sevenleri yüzbinleri, milyonları bıraktı!..
Uğur Mumcu’yu, kimler neden katletmişlerdi?
Bu sır, aradan 30 Yıl geçmesine rağmen çözüldü mü?
Hayır!
Üzülmemek elde mi?
Daha yakın zamanda Necip Hamlemitoğlu’da, aynı odaklar tarafından olmasa bile, aynı gerekçeler ile hedef seçildi ve öldürüldü!..
Ya, genç bir akademisyen, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Doc.Dr. Sinan Ateş?
Güpe gündüz Ankara’nın göbeğinde neden katletildi ki?
Bilmeyen mi var?
Herkes biliyor ama, katil hala yakalanmadı?
Ne acı bir durum?
Sinan Ateş’inde, ardında gözü yaşlı bir eşi, iki evladı ve yüzbinlerce seveni, acılarla kala kaldı!?
Neler oluyor, Allah aşkına?
FAİLİ MEÇHULLER?
Bugüne kadar işlenen ve “failleri meçhul kalan cinayetleri” unuttuk mu?
“Abdi İpekçi, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Çetin Emeç ve hemşerimiz Ali Gaffar Okan ile diğerlerini” hatırlatmama gerek var mı?
Niye öldürülüdüler ki?
Hangi karanlık eller, bu ülkemizin aydın, seçkin, gazeteci, siyasetçi, akademisyenlerini hedefe koydu ki?
Hangi karanlık eller, buna cüret etti?
ALİ GAFFAR OKAN’I TANIRMISINIZ?
Sizler Ali Gaffar Okan’a tınırmısınız?
1952 Yılında Hendek İlçemizde dünyaya geldi, ailesinin binbir emek ve sıkıntısı ile okudu, ülkenin önemli alanlarında, görevler üstlendi, başarıları sonucu, o yılların en çetin görev alanlarından biri olan Diyarbakır’a tayin oldu..
Diyarbakır’da, “adı efsaneleşen polislerden, emniyet müdürlerinden” biri olan Ali Gaffar Okan!
Bilinen bir kesimin menfaatlerine dokunduğu için, Ali Gaffar Okan ve arkadaşlarına, hain bir değil, birkaç pusu kuruldu ve arkadaşları ile birlikte, 24 Ocak 2001 tarihinde alçakca şehit edildi!..
Ne acı bir durum?
Büyüt, okut, devlette göreve getir, sonra bir değil, birkaç karanlık el, gelsin senin o güzel çiçeğini koparsın!?
Ne oldu?
Bu menfur cinayeti işleyenler, tek, tek yakalandı, arka kapıdan salıverildi ve sonra siyaseten muhatap olarak görüldü!..
“Bu durum, ancak Türkiye’de olabilir” diyenler, ne kadar haklı?
SEVELİM, SEVİLELİM!
Peki, şehidimiz Ali Gaffar Okan için, başta Hendek ve Sakarya’da gereken ihtimamı, özveriyi gösterebiliyoruz mu?
Üzülerek, söyleyeyim ki, hayır!
Üzülmemek elde değil?
Mekanları cennet olsun!
“Bütün bu cinayetlerden, saldırılardan, ötekileştirmelerden, ayrılıklardan, gayrılıklardan, hala sürdürülen kin ve öfkeden kurtularak, ülkemizde güzellikleri egemen kılmak, kardeşlik türkülerinde insanımızı buluşturmak, hepimizin görevi” olmalıdır!
Koca Yunus ne güzel söylemiş; “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmıyor dostlar!”
Başka sözünüz ne ola ki?
Evet, biz Avrupa’da yaşayan Türkler olarak, orada insamız üşürse, biz burada donarız!
Sizden ayrı, sizlerden gayrı olur mu?
Yusuf Cinal yazıyor, 25 Ocak 2023 Brüksel
Yorumlar kapalı.