Sevgili okurlar,
Ülkemizde, başta “PKK Terör örgütü” olmak üzere, birçok farklı terör gruplarının olduğunu, bilmeyinimiz yoktur..
Elbette “Terör örgütlerinin” bir hedefi, bir hedef kitlesi ve gerçekleştirmek istedikleri vardır..
“Kaos, karmaşa yaratmak,sempati ve taraftar toplamak, rejimleri hedefe koymak, silahlı mücadele ile korku salmak..” gibi anlayışlar ile bugünlere gelen “terör olgusu” günümüzde artık farklı bir şekilde tanımlanıyor..
“Silahlı mücadele ve propgandalar ile sürekli terör estiren, bombalama eylemlerinde bulunan, banka soyan, insan kaçıran, öldüren, rejime karşı diklenen ve silahlı mücadele de bulunan terör örgütlerini” bu yüzyılda artık ülkeler, tepe, tepe kullanmaktadırlar!..
Bizim kuşak rahat hatırlar ki, “Tamil gerillaları, SİH’ler, İRA, ETA, Kızıl Tugaylar, Kızıl Kmerler..” gibi terör örgütlerinin birçoğu, kepenk kapatarak, yerlerini daha radikal, bağnaz, tutucu, kelle kesen, acımasız bir yapıya dönüştürmüştür..
“11 Eylül ABD Kulelerinin vurulması” ile “terör olgusu”, bütün dünyada, önemli bir silah olarak kullanılmaya başlandı..
Afganistan’ı işgal eden Ruslara karşı Amerikalılar, “Taliban ve El Kaide’yi” destekleyerek, farklı kazanımlar elde etti.
Yani,” terör silahı” ile rakiplerini zayfılattı ve yeni bir “terör stratejisi ile dünyayı sarsmaya” başladı..
Ancak şunu unutmayalım ki, bu “terör silahının” zaman, zaman geri teptiğini görmedik mi?
Bu terörist odakları, kucaklarında besleyenlerin, kendi silahları ile vurulduklarına şahit olmadık mı?
Başta Amerika’da terör saldırısı olmak üzere, “Avrupa başkentlerini vuran terör saldırıları ile” irkilmedik mi?
Bugün geldiğimiz noktada, özellikle “Suriye, Irak ve Libya, Afganistan, Pakistan ve diğer ülke topraklarında”, hala yerleşik durumda olan “terör gruplarının” varlı bizleri ne kadar ürkütse de, “bu terörist grup ve kümelere, hala bel bağlayan, onlara lojistik destek veren, bu terör grupları üzerinden hedeflerine ulaşmak isteyen ülkeler” yok mu?
İşte Türkiye’nin dibinde bir terör bataklığı oluşturulmadı mı?
Türkiye, bu terör gruplarından muzdarip değil mi?
Bu terörist grupları, kümeleri besleyen, bunlara arka çıkan ülkeler belli değil mi?
Öyleyse, terör ve terörist organizasyonlarla nasıl mücadele edeceğiz?
İşte müttefik olduğumuz Amerika, Yunanıstan ve bazı Avrupa Birliği ülkelerinin bu terörist gruplara “lojistik destek verdiği, onların elemanlarını eğittiği”, onları “özgürlük savaşçıları” olarak kamuoyuna lanse ettiği gerçeğini gözardı edebilirmiyiz?
İşte NATO(Kuzey Atlantik Asamblesi) üyeliği için başvuran Finlandiye ve İsveç’e karşı “veto” silahını kullanan ve bu iki ülkenin “terör odaklarına” karşı,”desteklerini gündeme taşıyan Türkiye”, maalesef bu manada da yalnız bırakılmıştır!
Dost görünen ülkelerin, gerçek yüzünü görmek ne acı değil mi?
Şimdi ise, Ukrayna-Rusya Federasyonu savaşında,bu “terörist gruplar” alana sürüldü!..
Hem Rusya bunu yaptı!
Hem Amerika?
Ve de “toprakları işgale uğrayan Ukrayna”, çaresiz olarak bu güçten yararlanmak üzere tüm “terörist gruplara” çağrı yaptı..
Çeçenistan’dan, Libya’dan, Suriye’den ve diğer ülkelerden “terörist guruplar, akın, akın Ukrayna cephesine” koşarak, orada yeni görevler üstlendiler..
Ne diye, kimin için?
Hangi ücrete, ne bedele?
Şu düynanı haline bakarmısınız?
Peki “barış” ne olacak?
Uzatmayalım, bu “terörist grupların” ötesinde, Amerika ve Rusya, kendi milli orduları dışında da, “lejyöner savaşçıları” resmen desteklediler, savaş alanlarına sürdüler..
Dünyanın birçok ülkesinden, yani Çin’den, Afganistan’dan, Avrupa’dan, Amerika’dan, Rusya’dan ve diğer ülkelerden birçok genç adam, bu örgütlerde görev almak için sınırlar aştı, “ateş ve barut kokan savaş ve operasyon alanlarında tetik çeker” duruma getirildi..
Türkiye’de bu yeni gelişmelere ayak uydurdu!
Özellikle, Suriye topraklarından gelen terör tehditlerine karşı herekete geçti..
Bakalım bu işin semeresi ne olacak?
Ama, terörden muzdarip ülkelerin bu tehlikeli silaha başvurmasının, “iç yansımaları can almaya başlarsa”, o zaman bu işin sorumluluğunu, kim,kimler üstlenecek?
İşte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADT adlı yapılanma önüne gitmesi ve bu konuya dikkat çekmesi çok önemlidir..
Yarın, devletin resmi görevlileri yanında, bu yapılanmaların yaptıkları sorun olursa, işte o zaman ülke olarak kendimizi nasıl savunacağız?
Bakınız, Bizim Sakarya Gazetesi’nde Türkiye’de bir “darbe kalkışmasına kalkışan FETÖ yapılanması ile ilgili operasyonların” ardı, arkası kesilmiyor..
Haber bu,” İstanbul merkezli 9 ilde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) mensuplarına yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda ‘Emniyet Mahrem Yapılanması’ içerisinde olduğu tespit edilen 14 kişi gözaltına alındı.”
Maalesef, terör ve farklı görüşteki yapılanmaların stratejileri de bu yüzyılda değişiklik arzediyor..
“Dini suistimaller, din adına hizmet, dini öğretiler, genç nesillere dini bilgiler..” adı altında ortaya çıkan yapılanmaların, farklı dış kaynaklardan yönetildikleri, desteklendikleri bilinen bir gerçek..
İşte,” Türkiye’’e gözyaşları ile dini açıklamaları ile insanımızı kandıran, kendi saflarına çeken, onların iyi niyetlerini suistimal eden Fetullahçı yapılanmanın, Türkiye’de yaptıklarını” gördük!..
Bu konuda,ülkelere ve devletlere büyük görevler düşüyor..
Ama, ailelere daha da büyük görevler düştüğü bir gerçektir..
Herkes, oğlunu, kızını yarınlara hazırlamakla görevlidir..
İşte bu yolda, “oğlunuzu, kızınızı”, başka ellere teslim ederseniz, “o zaman olacaklar ile acı gerçekler ile yüzleşmeniz” kaçınılmaz olur!..
Siz, siz olunuz, “çok değerli evlatlarınızı, bilmediğiniz, güvenmediğimiz, kuşkulandığınız karanlık ellere, insanlara” teslim etmeyiniz!
Sizi takip eden, kandırmaya hazır, “bu karanlık adamlardan” çevrenizde çok var!
Onlar,” kendilerini güya dinin hizmletgahları, evliyaullahlar” olarak pazarlarlar, her laflarının önünde “Allah,Peygamber, Kur’an” vardır ama, niyetlerinin iyi olmadığını, acı gerçeklerle görmedik mi, yaşamadık mı?
Lütfen, “bu art niyetlilere karşı uyanık olalım, birbirimizi uyaralım,tehlikenin farkında” olalım!..
Yarın, iş işten geçtikten sonra, “son pişmanlığın faydası” olmuyor!..
Bunu, “FETÖ Yapılanması” ile yaşamadık mı?
Yusuf Cinal yazıyor/18 Haziran 2022 Brüksel
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.