Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu’na ALEVİ diye oy verilmeyecek ise Türkiye’de demokrasi düşüncesi daha benimsenmemiş demektir.
Memlekette Demokrasi de lâiklik de Anayasada süs gibi duracak mânasındadır. Millet ittifakını kurmayı becerebilen, ayakta tutan, devamını sağlayan ve en akılcı, rasyonel tutumla şu an 6 partiden oluşan ittifak haricindeki siyasi partilerle temas sürdüren yine Kılıçdaroğludur. Kılıçdaroğlu Milli iradeyi Mecliste temsil eden,6 milyon oya sahip bir siyasi partiyi dışlamıyacak kadar rasyonel bir akla ve demokrasi görüşüne sahiptir.
Ülkemiz üniter bir devlettir.
Nüfusun %20 sine yakın bir nüfusu etnik kökeni Kürt olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları oluşturmaktadır.
Her etnik kökeni o Kürt, o lâz, o çerkez, o Ermeni gibi ithamlar ile dışlar, yine vatandaşları, o Alevi,o Musevi, o hıristiyan, o Süryani diye kendinizden ayırırsanız siz ne lâikliği, ne demokrasiyi kavrayamamışsınız demektir.
Bu anlayış ile yapılacak bir seçimin sonucundan da sonuç olmaz. En zorlu süreç, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yaşanılacak ve yönetilecektir.
Bir şeyleri yıkmak çok kolay ama tepetaklak olmuş bir devlet düzeninisıfırdan da değil bu halinden eski haline getirmek çok zordur. Çok sabırlı, uyumlu, uzun bir devlet tecrübesine, bürokrasiye, maliyeye ve siyasete hâkim bir kişi lâzımdır ki, bunun için de en doğru aday KEMAL KILIÇDAROĞLU dur.
En ufak bir yanlış hareket ve anlaşmazlık kurulmuş olan ve ümit bağlanmış bu ittifakı seçim sonrası dahi olsa alt üst etmeye yeter. Kılıçdaroğlu adaylığını açıkladıktan sonra ALEVİ diye yüklenilmesi görülecektir ki hiçbir önemli etki bırakmayacak, çok kısa bir müddet içinde tesirini kaybedecektir.
Zira, altı boş bir iddiadır. Alevi olmakla hiçbir olumsuz şey olmamaktadır. Esasen politika haricinde halkın Sünni-Alevi diye bir problemi yoktur.
Cemevlerini ibadethane saymayan Siyasi yönetimdir. Halkın buna bir itirazı olamaz. Alevi çocuklarını askere alıp da şehit olunca cenazesine gitmeyen yine bu siyaset anlayışıdır. Hiç kimsenin dini inancına kimse karışamaz Allah indinde. Devlet, hiç ayırım yapmadan Sünni -Alevi demeden herkesten almaktadır vergiyi ve bu verginin büyük kısmı da Diyanet bütçesine gitmektedir.
KILIÇDAROĞLU’nun 9 seçim kaybettiği iddiası ise bence oldukça insaftan yoksun bir değerlendirmedir. CHP, ortanın solunda bilinen bir partidir.
Türkiye kültürel yapı paydasında ise merkez sağ ve sağ partiler paydası %60 ilâ %65 dir. CHP ve Sağ partiler haricinde de % 10 civarında bir oy potansiyeli vardır.
O zaman Kılıçdaroğlu haricinde kim olursa olsun koalisyonsuz bir seçim sonucu almak mümkün değildi. Kılıçdaroğlu partinin oyunu artıramadı diyenlerin bu konjektürde Kılıçdaroğlunun CHP yi dağılmadan tutmayı başarabildiğini ise hiç görmemektedirler.
Kılıçdaroğlu’nun siyasi hataları yok mu ?
Kaç kere söyledim ve yazdım ben de hatalı gördüm bazı tercih ve söylemlerini.
Ama bunların nedenlerini tam dinleyip öğrenemedik kendisinden.
Bulunduğu mevki o kadar zor bir konum ki,bir ittifak ile bir koalisyon ile müşterek hareket etme zorluğu neler yaptırmıştır bunu anlamak lazım..
Bir Ana muhalefet partisi başkanı düşünün ki kendisi ile beraber hareket eden bir muhalefet partisi,hem de iktidara en ağır ithamlarda bulunan bir muhalefet partisi ve lideri aniden 180 derece bir dönüşle iktidarın yanında yer alıyor..
İşte böyle bir siyaset yapılıyor Türkiye’de.
Hepimiz görüyoruz ve hepimiz yaşıyoruz beraberce.
Geldiğimiz bu noktada,6 parti başkanı bir masa etrafında toplanabilmiş iken, bunu başarabilmişler iken bırakalım da kendi aralarında kararlaştırsınlar Cumhurbaşkanı adaylarını da…
Esas başarılması gereken Cumhurbaşkanını seçtikten sonra muhalefetin mümkünse 400 hiç değilse 360 milletvekili ile gelebilmesi meclise.
Değilse çok şey hayal olur Muhalefeti iktidara karşı yönlendirmeli muhalefet.
Katılırsınız katılmazsınız, Bunu da en iyi başaran Kılıçdaroğludur…
Zuhal Kayhan yazıyor
Zuhal Kayhan
Diğer Yazıları
Köşe Yazarı
Yorumlar kapalı.