Sevgili okurlar,
Siyasetine “muhalif kanadında” koparılan fırtınaları iyi okumak, bundan dersler çıkarmak ve “vatandaş olarak durduğumuz yeri iyi bilmek, kime hizmet ettiğimiz noktasında bir muhasebe yapma gereği” hasıl olmuştur..
1980 Öncesi, “sağ-sol” kavgasına tutuşturulan gençlerimizin, içine düştüğü, “ölümcül çıkmaz sokakları” hatırlatmamız acaba işe yarar mı?
Bir yanda, “komünizm ile mücadele” kapsamında, yoksul Anadalo gençlerine yüklenen “milliyetçi, İslamcı, mukadesatçı..” fikirler etrafında birleşen, üniversite ve Anadolu gençlerine karşı, diğer tarafta, birleşen ” yurtsever, ilerici, sosyalizme bağlı” yoksul işçi, köylü, memur gençlerinin kavgasını tekrar masaya yatırmamız, buradan büyük dersler çıkarmamız gerek?
NE AMERİKA, NE RUSYA?
Sokaklarda dillendirilen sloganlar hala aklımızda değil midir?
“ Ne Amerika, ne Rusya, Milleyetçi Türkiye” sloganlarına karşılık, ” Bağımsız Türkiye” ve diğer sloganlarla ikiye bölünün Türk gençliği,” sağ ve sol” çıkmazında heba edilmiş, kimi hapishanelerde ömür tüketmiş, kimi ölümlere mahküm edilmiş ve ardından yaşanan gelişmeleri hepimiz bilmiyor muyuz?
Kiminin Çin, kimin Rusya, kiminin Küba, Kiminin eski Yugoslavya’ya umut bağladığı günlerde, bilerek ve bilmeyerek Amerikan çıkarlarına(emperyalist) hizmet edenler kadar, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk çizgisinde yürüyenlerin hikayesini, bu kısa yazıda anlatmak ne mümkün!
SAĞ VE SOL KAVGASI?
Demem o ki, dün gençlerimizi, insanımızı, siyaseten “sağ ve sol” cenehlarına ayıranların, bugün ellerinde bir başka argüman var..
Hala “milliyetçilik, ümmetçilik” bağlamında, “dini saikler ile” insanımızı kontrol eden, “onları belli fikirler etrafından kutuplaştıran, aralarına derin uçurumlar koyan siyasi anlayışın”, geldiği yer hepimizin malumudur..
ÇÖKÜŞÜN FATURASI AĞIR!
İşte Türkiye’yi 21 Yıldır, bu anlayışlarla yöneten bir zihniyetin, “ülkede yarattığı travmalar, ekonomik ve sosyal çöküş, milli gelirin dibe vurması, fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olduğu, yeni zengin bir sınıfın yaratıldığı, devlet kadrolarında büyük bir kadrolaşmaya gidildiği, enflasyonun bir türlü frenlenemediği, sağlıkta, eğitimde, askerlikte, adalette ve diğer alanlarda yaşanan çürümüşlüğün giderilmesi”, elbette zaman alacaklardır..
KİRLİ SİYASİ DİL?
İşte, “Türkiye’yi dibe vurduran, Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını har vurup, harman savuran, hazineyi tamtakır, kuru bakır hale getiren, ülkenin doğal kaynaklarını, güzelliklerini talan eden, gittikçe güvensizliği tavan yapan ve insanımızı ayrıştıran,kutuplaştıran, ağır ve kirli bir siyasi dili tercih eden, bir iktidardan kurtulmak için, atılan olumlu adımların, son noktasında sekteye uğraması” büyük hayal kırıklığı yarattı.
İYİ PARTİNİN KARARI?
İnsanımız, “Millet İttifakı” bileşenlerinin, aylardır sürdürdüğü olumlu çalışmalar bağlamında, yeni bir iktidar, yeni bir yönetim, yeni bir değişim için umutlanmışken, “Cumhur İttifakının” ağzına bal çalması, büyük bir hayal kırıklığından öte, işin içine başka unsurların karıştığını gösteriyor..
Bir kere, “Millet İttifakı” uzun bir uzlaşma, birliktelik döneminden sonra, ülkeyi yönetmede birçok adım atmış, birçok kabul edilir açıklamalar yapmıştır..
ADAY BELİRLEME?
Son olarak “aday belirleme” konusunda, “İYİ Parti’nin, masadan kalkması, kaldırılması, yani yan çizmesi” düşündürücüdür..
Siyasi partilerin hedefi, iktidar olmaktır..
Bu yolda yapılan “uzlaşmaya”, sadakat göstermektir..
Türkiye pekala “uzlaşma rejimi” yani,”koalisyon” ile de “yönetilebilinir” diyebilmektir..
İktidar kanadı ”Cumhur İttifakı”, muhalif kanat “Millet İttifakı” arasında, yaşanan bu “gelgit” olayı, “siyaset tarihi” açısından da çok önemli..
BU BİR DAYATMA DEĞİLDİR!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ne istedi di gerçekleşmedi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ne hata yaptı ki, böyle bir tepki ile karşılaşıldı?..
Habertürk’te İYİ Parti mellitvekili Prof. Dr. Ahad Antiçen’i ve diğer gelişmeleri, dikkatlice dinledim, takip ettim..
İnanın, “inanın cevizi geçtim, fındak kabuğunu doluracak” türden bir mazeret olamaz!?
ADAY ANKETLER?
Zira, uzun zamandır, “Millet İttifakı” adına, kamooyunda bilinçli olarak “aday anket” bölümünde, adından zikredilen, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ABBB Mansur Yavaş ve diğer adaylar karşısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı, son periyotlarda, artı değer ile öne geçmiştir..
Bunu, “Millet İttifakı” bileşenlerinin görüp, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nda ittifak yapması tesadüfü olmadığı gibi, bir dayatma değildir..
SÖYLEMLERİ HAVADA KALDI?
İYİ Parti’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, “kazanamayacak aday olarak göstermesi, tanımlaması, siyaseten de kabuledilir” değildir..
O zaman, neden bugüne kadar,” Millet İttifakının adayı, 13.Cumhurbaşkanı olacak” diye, bu millete gaz verdiniz!?
Gelinen bu noktada, İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının konumu ve adaylı misyonları bağlamında, İYİ Parti’nin savunduğu kadar kolay ve akıllıca değildir..
Bu masada yer alan paydaşlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adında ittifak yaparken, “İYİ Parti’nin eften, püften mazeretler ile İttifaktan ayrılması”, hayra alamet bir siyasi gelişme değildir..
Bir kere, bir siyasi parti olarak, elbette uzlaşmadan, birliktelikten ayrılabilirsiniz!
Ama, “bunca zaman dilimi birlikte olduğunuz, birlikte yol haritası oluşturduğunuz paydaşlar için, kubaledilemez mazeretler, suçlamalar, karalamalar sıralanması”, hoş olmamıştır..
GÜVENSİZLİK CEPHESİ!
İYİ Parti, bu bağlamda seçimlere ramak kala, büyük bir “güvensizlik” imajı ile başbaşa kalmıştır..
Bu yeni durum ile “ülkenin bu kötü gidişatını ters çevirmek, durdurmak, değişimi mutlak kılmak” noktasında olduğu kadar, “bu ucube sistemden, Parlamenter Sisteme dönüş, Cumhuriyet’in kazanımlarının yeniden ihyası, Atatürk Türkiyesi’ne yeniden dönüş için”, atılan adımlar sekteye uğradı, büyük bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk yarattı denilebilinir..
STADYUMLARA YANSIYANLAR?
Bugün yapalıcak “Millet İttifakı” toplantısında, elbette yeni bir karar açıklanacak ve birliktelik vurgusu yapılacak..
Herşeye rağmen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bu süreçten, “kazanan aday olarak çıkacağı ve Türkiye’yi özlenen günlere döndüreceğine inanç”, taptaze duruyor..
Keşke,” İYİ Parti’de bu değişimin yanında kararlılıkla dursa, birliktelik devam etse”, iyi olurdu..
Ancak, “Türkiye’de artık stadyumlara yansıyan o sesleri duymamak”, safdillilik olur!..
BAŞIMIZA NE TÜR FELAKET GELMELİ?
Türkiye, “şiddetle değişim istiyor, bu iktidardan kurtulmak istiyor, bu tek adam rejimine artık milletin tahammülü” kalmadı..
Bunu, bu büyük depremde de gördük!..
Daha, “başımıza ne tür felekate gelmeli ki, değişim kararlılığında” olmalıyız!
Gel de eski Bakan, gazeteci Yaşar Okuya’nın son açıklamalarına hak verme?
“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, masayı dağıtacak” demesindeki sırrı, bilmek artık, çokta önemli değil..
Bakalım, bu fokur, fokur kaynayan siyaset kazanının altında, yarın, öbür gün kim, kimler odun atmaya devam edecek?
Dünden, bugüne siyasi anlayışlar bağlamında bile, halk değişimi şart koşuyor!
Bekleyelim, bakalım, neler göreceğiz!
Yusuf Cinal yazıyor, 6 Mart 2023
Yusuf Cinal
Diğer Yazıları
Yönetici
Yorumlar kapalı.