TÜRKİYE’DE BİR MUHALEFETSİZ İKTİDARA DEĞİL, TÜRKİYE’Yİ YÖNETMEYE TALİP GERÇEK BİR MUHALEFETE İHTİYAÇ VAR.
Gidişat iyi değil.
Ne yapacağız?
Kurtuluşumuz nasıl olacak?
Açlık, yoksulluk, işsizlik ve intiharlar nasıl son bulacak?
Ekonomi nasıl düzelecek?
Mafya, siyaset, gladyo ve tarikat dörtgeninden nasıl kurtulacağız?
Adalet, hukuk, sosyal devlet ve laiklik nasıl tekrar sağlanacak?
Bürokraside düzen nasıl Cumhuriyet ilkelerine göre tekrar işleyecek?
Gerçek Milleti temsil eden Milli Meclis ne zaman tekrar oluşacak?
Terörizm ve güvenlik konularındaki adımlardan nasıl tatminkar olunacak?
Siyasal İslam nasıl devletten ve Milletten arındırılacak?
Yurtdışına beyin göçü nasıl durdurulacak?
Eğitim tekrar bilimsel ve laik yapıya nasıl kavuşturulacak?
Sağlıkta devletçilik nasıl sağlanacak?….
ve bunun gibi onlarca soru ile günlük olarak karşılaşılmaktadır.
Bu şekilde gününü geçiren ve hüzün duyanlar ülkede günden güne çoğalmakta ve umutsuzluk cenderesinde gündelik ruhi ve maddi bir Milli bunalım oluşmaktadır.
Bu soruları ciddiye almak ve çözümler üretmek gerekmektedir.
İşte bunun için,
bu günlerde , Türkiye’nin, Anadolu Devletler Mezarlığına gönülmemesi için, Bizans’ın son döneminde olduğu gibi Meleklerin Cinsiyetini tartışmayan ve ülkenin bu muhalefetsiz iktidar ile yoluna devam etmemesi için uğraşacak, TC’nin İlke ve Devrimleri yolunda ilerlemesini sağlayacak, liyakatlı, Laik Türk kadrolarla, kendisini Türk Milleti’nin Öz Evladı olarak kabul edenlerin, aralarında bir eşgüdüm ve ilkeli birliktelik sağlayarak, tek bir ajenda ile: Atürk’ün Ülküleri doğrultusunda hareket edecek ve iktidara gelmeyi hedefletecek ve Türkiye’yi dünyada yeniden itibarlı bir devlet olarak kabul ettirecek ve yönetmeye talip bir stratejisi olan, sonuç odaklı ve bugünkü bölünmüş Millet İçinde de iç birlikteliği sağlayacak, gerçek bir muhalefete ve kadrolara ihtiyacı var.
Bunun dışında bugün yorum yapmalar ve yapılanmalar şu an için gerçektende lükstür.
Türkiye’nin ihtiyacı değildir.
Sadece nefsi tatminkarlıktır.
Bencilliktir.
Miskinliktir.
Teslimiyettir.
Korkaklıktır.
Yan çizmektir.
Bu tavırları alanlar, Türkiye’nin de yıkımında ve Milletin ve Devletin imha edilme sürecinde doğrudan veya dolaylı olarakta suç ortaklığı yapmaktadır.
Kısacası, Siyasal İslamcıların ve onların tabi olduğu BOP planının Türkiye’yi yıkma Projesini ve kötü gidişatı gördüğü halde, çeşitli bahanelerle buna müdahil olmayanlar, bedel öderiz diye risk almayanlarda burada lafın tam anlamıyla dilsiz şeytanlık yapmaktadır.
Mevcut kötü gidişatı durdurup tersine çevirmek için öncelikle Milli Gruplar arasında bir eşgüdümün sağlanması gerekmektedir..
Türkiye’nin yeniden belini doğrultması ve ayağa kalkması, işlevselleşmesi için, sorunun çözümünde ve yukardaki vatandaş tarafından günlük sorulan sorulara cevap verilmesi açısındanda bu Milli eşgüdümü sağlamak, sorunların çözümünde en olmazsa olmazdır.
Bu süreçte Atatürk İlke ve Devrimlerinin savunulması, Türk Kimliği, Türkiye’nin Coğrafyası ve Bayrağı ile sorunlu olunmaması, ve bu doğrultuda ilkeli bir birliğin sağlanması, tek ajendalı okunması ve içten bir gönül bağının kurulması, Milletin beklentilerindeki istenilen derecede bir yurtseverlik ve inandırıcılık için temel bir zorunluluktur.
Tabiki bunu gerçekleştirecek olanlarda yeni mandacılar değildir.
Bunu gerçekleştirecek olanlar, kendine içtenlikle ve gururla ben Türküm , ‘ her kim merdane, çıksın meydane, kalmasın cane, kimse hüner var’ diyen, fedakar ve cefakar, uygar bir yaşamı fazlasıyla hak eden Türk Milletinin kendi öz evlatlarıdır.
Sefa Yürükel