Türkiye nereye?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
DİNİ GERİCİLİK KISKACINDAKİ TÜRKİYE NEREYE?
Bugün Türkiye’de Erbaş figürlerinin, bir sonuç olarak ta aşama aşama ve bağıra bağıra devletin başına siyasal olarak ta oturmuş olan dini gericiliğin, devletin törenlerinde pervazsızca boy göstermesi ve devletin protokolünde tüm kurumsallığı ve sembolleriyle ön plana çıkması, öyle ve hiç bir şekilde de tesadüf gibi bir olay değildir.
Bu yüzdende bu günlerde gündemde olan bu konunun, uzunca süredir yaşanan ve çeşitli dönemlerde, çeşitli nedenlerden dolayı kesintiye uğratılsa bile, ortaçağın ideolojisi olan din ile donanmış ve fiili olarak Türkiye’de ki siyasi iktidarlar tarafından da uygulanmış bir sürecin tabii bir sonucu olarak ele alınması, her bakımdan çok doğru olacaktır.
Bir kere doğru konuşmak gerekirse, Türkiye’de din referanslı İslamcı gericilik yeni değildir ve 1000 yıldır örgütlenmektedir.
1000 yıldır da Türkiye’de ki gericilik, özünde taşıdığı Ortaçağ ideolojisi olan bir din kültürü ile Türk Milleti’nin  yaşam biçimini ve dilini de olumsuz bir biçimde etkilemiş durumdadır.
Şu anda görünen o ki, Türklerin içinde bulunduğu coğrafyada 1000 yıldır örgütlenen bu din referanslı gericilik, tarihsel olarak Yavuz Sultan Selim ile de büyük bir sıçrama ve hızlı bir aşama kaydetmiştir.
Ve 1514 yılından itibarende, 1908-1938 dönemi hariç, bu coğrafyada kökten dinci gericileşme, milli olarak kültürsüzleşme ve bilim ve akıl düşmanlığı yapma, değişik görünümler altında olsa bile, bu durum bugünde bir karanlık süreç olarak hala devam etmektedir.
Örneğin bugün Türkiye’de kendisine laik’im diyenler bile, günlük konuşmalarında, arapça olarak kullandıkları dini inanç sembollerini ve söylemlerini  ‘normal’ ‘Türkçe’ cümlelerinde de sıkça  kullanarak yada oldukça fazla bir şekilde de Türkçe’ye eklemleyerek, daha doğrusu Türkçeyi katlederek  icra etmektedir.
Bugün bu yüzden, Türkiye’de ki insanların büyük çoğunluğu bilerek yada bilmeyerek, yarı Türkçe konuşan ve Arap kültürü ağırlıklı bir din kültürünün güdümüne girmiş durumda olan birer yarı Arap olduklarının farkında bile değildirler.
Bu durumda ise sonuç olarak görğnen o ki Türkçe, Türk kültürü ve Türk sosyal yaşam biçimi, arap motifli din kültürü tarafından yüksek düzeyde asimile edilmiş bulunmakta ve kültürel bir soykırıma tabi tutulmuşta olmaktadır.
Bu sürecin önümüzdeki dönemlerde Türkiye’de ki demokratik ve laik düşünen birikimlerce durdurulmaması halinde ise bu sürekli taviz verilen din referanslı gericilğin, Türk yaşam biçimini olumsuz bir şekilde yontması devam edecek ve bir milletin kimliğini belirliyen esas öge olan dilin, ki bu durumda Türkçe’nin dejenerasyonu da bu durumda asla önlenemeyecektir.
Bu yüzden aydın ve laik Türklerin Türkiye’nin olumlu bir yönde gelişmesi için mutlaka gericiliğin ideolojisi olan
din ile Avrupa aydınlanmasında olduğu gibi hesaplaşmaya girmesi gerekmektedir.
Çünkü bu mevcut durumda görünen o ki, bu doğmatik ve Arap motifli din kültürünün yoğun etkisi yüzünden, Türkiye kesinlikle her alanda geriye gitmektedir ve bilim, mukayese, sorgulama ve akıl süzgeci alanlarında doğal milli  fonksiyonlarını kullanamaz hale gelmiştir ve ülke ve millet olarak olarak her anlamda gelişemez ve felç edilmiş bir durumdadır.
Bu yüzden de kısaca, Türkiye’de uygar bir gelişim için halledilmesi gereken  bugünkü temel  konu ise, gericiliğin temel ideolojisi olan Arap motifli dinin ve bunun  toplumu güden kültürünün ve hükümranlığının bir an  önce kamusal alandan kesinlikle çıkarılması ve uygar bir eğitimle de gericiliğin temel aldığı ve kullandığı dinin kişisel vicdanlara hapsedilmesi gerekmektedir.
Bunun için Türkler, bundan sonra aklını kullanmalı ve bilimi rehber edinmelidir.
Ve  din referanslı mevcut gericiliğe karşı programlı ve planlı bir mücadeleyi millet içinde demokratik olarak örgütleyerek, dinamik bir biçimde  geliştirmelidir.
Türk coğrafyasındaki bu 1000 yıllık karanlık süreci bir an önce bitirmelidir.
Aksi takdirde bugün Türkiye’de gidilen yolun sonu karanlıktır.
Ve  bu süreç bir an önce durdurulmaz  ve tasfiye edilmez ise Türkiye için önümüzdeki dönemde, bunun muhtemel bir  iç savaşa yol açabilecek olan vahim sonuçları da  olabilecektir.
Yine  her zaman olduğu gibi :
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Hoşça kalın.
Sefa Yürükel

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Türkiye nereye?