Yusuf Cinal
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dünü, mum ile aramak?

Dünü, mum ile aramak?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili okurlar,
“Bu kentin elbette parke taşları sökülmesin, ışıkları sönmesin, ağaçları devrilmesin, hele de yaşam anıtlarımız evlerimiz başımıza göçmesin, sularımız şarıl, şarıl aksın, elektriğimiz kesilmesin, kazalar olmasın, öğrenci okuluna, memur, işçi işine, çiftçi tarlasına ve emekli ise, yılların birikimi ile huzur içinde çayını, kahvesini yudumlasın, hastalarımız hastane kapılarında sürünmesin, şifa bulsun, komşuluk ilişkileri dostane şekilde sürsün, kimse, kimseye, yan gözle bakmasın…” kim istemez?
Nerede o günler, değil mi?
Nerede?
“Dünü mum ile aramak”, insana çok acı veriyor!
“Dünü aramak ve ağız tadı ile yaşamak, şimdi şu dağın ardındaki umut” bile değil!
Aynı yaş kuşağı içinde olanlarımızın, “dün ile bugün farkını çok iyi yaptığından, kimin kuşkusu” olabilir ki?
Kimin, kimlerin?
Bu kentin fabrikaları vardı..
24 Saat çalışan, üreten ve bu kente hayat veren fabrikaları!
Şimdide var ama, çok farklı..
“Bir kesim işçiler ADVAS’dan, bir kesim işçiler Donatım’dan, bir kesim işçiler Şeker Mahallesinden, kent merkezine yürür ve alış-veriş” yaparlardı..
Kent, bir başka bayram yeriydi, o günler..
Bugün ki gibi AVM’ler yoktu ama, yine de hatırı sayılır büyük mağazalar vardı, büyük mağazalar ve kente hayat veren esnaflar, tüccarlar..
İnsanımız olmadı, Kocaeli’ne, İstanbul’a giderdi…
Adapazarı Ekspres Treni, vızır, vızır işlerdi..
Sabah git, akşam dön!..
Ne günler idi, ne günler..
“Bir kahvenin, kırk yıl hatırı olduğu” yıllar!..
“Zeki Müren’li, Ziya Taşkent’li, Behiye Aksoy, Emel Sayın, Nuri Sesizgüzel, Ahmet Sezgin, Yıldıray Çınar, Şükran Ay ve diğer ünlü sanatçılarımızın”, baş tacı edildiği yıllar..
Nereden, nereye değil mi?

Atatürk sonrası Türkiye’de, “yıllarca İsmet Paşalı, ardından Menedresli, sonrası Demirelli, Turgut Özallı yılları” konuştuk, tartıştık..
Şimdi ise, “AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanlı yılları” yaşıyoruz!..
İsterseniz, burada sözü kesip, Sakarya Valisi Rahmi Doğan’a kulak verelim..
Evet, Sakarya Valisi Rahmi Doğan,” Yükselen Şehir ve Gençlerin Rolü” konulu söyleşiyle ” SUBÜ Konuşmaları’nın 108’nci konuşmacısı” oldu.
Sakarya Valisi Rahmi Doğan,” Hatay Valiliğim döneminde deprem anında, planların işlemediğini yaşayarak gördük. Asıl önemli olan yıkılmamaktır” diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Sakarya’nın gerçekten dünyanın en güzel noktalarından biri olduğunu gördüm.
Tarih boyunca, bir kavşak noktası olan bu şehir, bugün de Kuzey Marmara Otoyolu, TEM, D100 ve Karadeniz bağlantılarıyla, stratejik bir konuma sahip. Sakarya, hem tarım, hem sanayi üretimi yapan, yıllık yaklaşık 10 Milyar dolarlık ihracatıyla, 81 İl içinde 7. Sırada yer alan, işsizlik sorunu olmayan bir şehir. Yaylaları, gölleri, nehirleri, doğal güzellikleri ve turizm potansiyeliyle, yaşamın kolay olduğu, çalışmak veya okumak için tercih edilen bir il.
En büyük hassasiyetimiz; bu doğal değerleri, çevreyi ve su kaynaklarını dikkatle korumaktır”
Katılmamak, mümkün mü?
“Yeşil, siyahı, inci mercan kastane kabağı, ıslama köftesi, boşnak böreği, altın sarısı ayvası, üzümü, türkülere konu elması, güler yüzlü insanları” ile bizim oralar işte!
Valimiz Rahmi Doğan, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi(SUBU) öğrencilerine, Sakarya’yı böyle anlatmış..
“Dünün tarım kenti, turizm kenti Sakarya, bugünlerde sanayi kentine” evriliyor..
Sorunları, yok mu?
Olmaz mı?
Bir bakıma,” bir eğitim kenti olma özelliğini de eline alan Sakarya’ya, yeni nesil öğrencilerin, bürokratların, siyasilerin, iş insanlarının, sivil örgütlerin, velhasıl hepimizin katacağı”, çok şey var..
Yeter ki, “Sakarya diealinde birliktelik” yapalım!..
Bakın, o zaman, neler değişecek neler?
Yusuf Cinal yazıyor, 22 Kasım 2025


Dünü, mum ile aramak?
Yorum Yap